Bu yazıyı kafamda tasarlarken, başlığını önce, “ALTILI MASAYI YIKARSA CHP YIKAR” biçiminde düşündüm.

Düşündüm, çünkü CHP yönetimi için temel sorun, Kemal Bey’in mutlaka cumhurbaşkanı yapılması biçiminde saptanmış.

Eğer o 2023’teki seçimde cumhurbaşkanı olmazsa Türkiye sanki mahvolacak… Adı konulmamış müthiş bir dayatma var masada…

OYU ORTADA
6’lı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının CHP’den olması, var olan siyasi dağılıma göre normal… Ama bir de somut gerçek var. CHP’nin oyları, CHP’den herhangi bir ismin cumhurbaşkanı seçilmesi için yetmiyor. Yüzde 25 dolayında gezinen bu oy, bunca yıpranmasına karşın AKP oyunun altında. Yani şu an Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’na göre daha avantajlı. CHP’nin mutlaka masadaki partilerin oyuna gereksinimi var.

TEHLİKE GİDEREK BÜYÜYOR
Türkiye Cumhuriyeti 100 yılı bulan tarihinde ilk kez çok büyük bir tehditle karşı karşıya. Erdoğan çevresinde örgütlenen gerici ve çıkarcı kuruluşlar, TC’nin yerine siyasal dinci bir devlet kurmak için harekete geçmiş bulunuyorlar. Bu gerçeği iktidar destekli SADAT adlı özel örgütün çalışmaları çok net biçimde gösteriyor.

Eğer Erdoğan önümüzdeki seçimi de kazanacak olursa, laik-demokratik-çağdaş hukuka dayalı devlet yıkılıp yerine seçilmiş diktatörlüğü biçiminde bir dinci devlet kurulacak. Ve o devlet, başta CHP’nin elindeki belediyeler olmak üzere muhalefetin elindeki bütün kuruluşlara el koyacak. Çağdaş sivil yaşam kaldırılacak. Türkiye, giderek Afganistan gibi bir ülke yapılacak… Afganistan ile aynı inanca sahip olduğunu açıkça dile getiren bir siyasetçiden başka ne beklenebilir ki?

Tehlike gerçekten büyüktür. Ve AKP seçimi kazanmak için devletin bütün kurumlarını bir baskı ve sindirme gücü olarak kullanacaktır. Her türlü hilenin yanı sıra SADAT örgütlemesi topluluklar ortaya çıkıp sokağa egemen olacaktır.

Böyle bir ortamda 2023 seçimlerinin açık farkla kazanılması şarttır.

Peki Kemal Kılıçdaroğlu ile bu fark yaratılır mı?

Kimse kusura bakmasın ama olmaz.

Kemal Bey’in iyi insan olmasının, sağ seçmene açılma çabalarının sandık başında önemi ortadan kalkacaktır. Bu seçmenin yüzde 80’i Sünnidir ve bu yüzde 80’in yüzde 80’inin bilinçaltında da Alevi karşıtlığı yatmaktadır. Bu kesimdeki sıradan seçmen sandık başına gittiğinde bilinçaltından gelen mezhepçi uyarılara dikkat etmektedir. Bir Alevi aydın olarak bu acı gerçeği CHP’nin belediye başkanlarına hatırlatmak zorundayım. Kemal Bey’i zorlayarak hem onu hem de CHP’yi tehlikeye atmayın. Eğer bu ısrarınız yüzünden Erdoğan bir daha seçilirse ne CHP kalır ne de sizler kalırsınız.

İYİ PARTİ’NİN DİRENİŞİ BOŞUNA DEĞİL
2023 seçimi rastlantılara bırakılamaz. 2023 seçiminin tehlikeye atılmasını kimse isteyemez. İyi Parti, Sayın Kılıçdaroğlu’nun düşmanı değil. Ama onlar Erdoğan-Kılıçdaroğlu yarışmasının Erdoğan için bir şans yarattığını görüyorlar. Eğer Erdoğan bir daha seçilirse CHP’ye dokunmaz ama İyi Parti’yi kapattırır; yöneticilerini de bir suç uydurtarak tutuklatır. Çünkü kendisine rakip olarak o tarafı görüyor.

KİM ADAY OLMALI?
Erdoğan’ı açık farkla yenecek iki aday var: Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu

HDP, Mansur Bey’e oy vermeyeceklerini açıkladı. Lakin Başkan İmamoğlu için böyle bir tavırları yok. Üstüne üstlük İyi Parti de İmamoğlu’na rahatlıkla oy verecektir. Bu nedenle Ekrem Bey, 6’lı Masa’nın adayı olarak ilan edilmelidir. Kendisi, başta Süleyman Soylu olmak üzere hükümetin saldırgan temsilcilerine karşı dik durarak muhalefetin duygularına seslenmesini bilmektedir.

Kemal Bey, bütün bu süreci yöneten lider olarak kalmalıdır. Sistem parlamenter düzene çevrildikten sonra yapılacak seçimlerde Kemal Bey aday olursa daha rahat olarak seçimi kazanabilecektir.

***

2023 gibi ölüm kalım seçiminin riske atılmasını istemiyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu’nu böyle bir kumarda yer almamaya davet ediyoruz… Kendisi, “Siz seçilirsiniz efendim!” diyerek CHP Liderliği’nden bile edebilecek bu tehlikeli maceraya itekleyenlere “Durun bakalım!” demelidir.

CHP’li yöneticiler 6’li masayı zorlayarak daha fazla sevimsiz hale gelmemeliler. Bu durum, 2023 seçimlerini bile tehlikeye atmaktadır. Masa’yı dağıtmanın bir başka yolu da bu dayatmacılık değil midir?