Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 11 Nisan’da cumhur ittifakının 23 ana başlıktan oluşan seçim vaatlerini duyurdu. Bu başlıklardan en çok dikkat çekeni kamuda mülakatların kaldırılacağı vaadi oldu. Artık gençler kamuda sınavlardaki başarı sıralamasına göre işe alınacaklarmış!

Demek ki neymiş, işe alımlar bu güne kadar “sınavlardaki başarı sıralamasına göre ” yapılmıyormuş! Herkesin bildiği bu gerçeğin itirafını Cumhurbaşkanından duymuş olduk. Ayrıca mülakatların kaldırılmasında ”görevin getirdiği zorunluluklar” önkoşulunu da kenarda tutuyorlar. çünkü, olur da tekrar seçilirlerse bu çok önemli avantajı tümüyle yitirmek istemezler.

Bu konuyu daha önceki bir yazımda detaylıca ele almıştım. Kamuda işe alımlarda AKP liyakat, hakkaniyet ve adalet ilkelerine asla geri dönemez, bunun çok önemli iki sebebi var;

  •  Birinci sebep; partizanca kadrolaşma ile iktidarlarını sürdürme arzusudur.
  • İkinci sebep ise; bir tür ‘kamu rantı dağıtımı’ aracı olan işe alım süreçlerinin, tabanı elde tutmadaki yaşamsal önemidir. Bu yüzden bu sürecin tamamen kendi siyasal kontrollerinde kalmasından vazgeçemezler.

AKP'Lİ BAŞKAN KÜRSÜDE 'TORPİL YAPAMAMAKTAN' YAKINDI
Kamuda işe alımların AKP tarafından “kamu rantı dağıtım aracı” olarak kullanılması çok aleni yapılıyor. Öyle ki, tabanları bu haktan bazen “mahrum” bırakılmaktan açıktan yakınıyor, mülakatın olması gerektiğini söylüyor.

AKP‘nin Kepez İlçe Başkanı geçtiğimiz günlerde Bakan Çavuşoğlu’nun da katıldığı bir toplantıda ‘artık torpil yapamamaktan, mülakat olmamasından’ yakındı: “Bizim hiç inisiyatifimiz yok. Gerçekten artık teşkilatlarımız hiçbirini işe katamıyor. Bu da gençlerin AK Parti’den uzaklaşmasına neden oluyor. Elbette ki liyakat olsun. Ama en azından bir mülakat olsun. O zaman biz de teşkilat olarak o mülakatta en azından düzgün insanları işe katabilelim” dedi.

YENİDEN ISITILAN HAYAL: ANKARA İSTANBUL SÜPER HIZLI TREN HATTI
Erdoğan vaatleri arasında, seksen seneden beri tanıdık gelen Ankara-İstanbul arasında süper hızlı tren hattını da saydı. 1943’te “Sürat Demiryolu” adıyla sunulan proje kapsamındaki Ayaş tüneli yapımını 1976’da Başbakan Süleyman Demirel başlatmıştı. 1977’de Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan da projeyi sürdürdü, sonra durdu. 1980’li yıllarda zaman zaman incelemeler yapılan tünelin yapımına Demirel’in yeniden Başbakan olduğu 1990’lı yıllarda devam edilse de bitirilmedi. Aradan geçen zamanda 8 kilometresi kazılan Ayaş tünelinin 2 kilometrelik kısmı kalmıştı.

AKP 2010’da (ikinci iktidar döneminde) bu projeyi tekrar gündeme sokmuştu. Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bakanlığının 2011 bütçesinin görüşülmesi sırasında, Ayaş tüneli ile ilgili “Milletimizin hızlı tren hayallerini, bir tünele gömülü bırakıldığı günleri unutmayalım. 1976’da temeli atılan Sürat Demiryolu, Sincan-Ayaş arasındaki tünelden çıkamamıştır. 10 kilometrelik tünelin temel atma törenine katılan yeni mezun mühendisler, emekli oldular,” demişti.

BİR KÜÇÜK PÜRÜZ: PROJE KUZEY ANADOLU FAYI ÜZERİNE PLANLANMIŞ!
Ayaş Tünelini yeniden canlandıracaklarını söyleyen dönemin Bakanlık Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Metin Tahan 2013’de “Tünelin sudan çökmemesi ve muhafazası için her yıl 200-300 bin lira harcama yapılıyor” demişti. O günlerde “Ayaş Tüneli için ışık göründü; 22 hükümet 29 bakan eskiten, hayvan barınağı ve saman deposu olarak kullanılan tünel bitiriliyor. Beypazarı ve İstanbul Demiryolu projesi nihayet hayata geçiyor” başlıklı haberler servis ettiler, ancak son harcamalara rağmen proje yine atıl kaldı.

Aradan yedi yıl geçti, 2000 yılında gazeteci Fatih Altaylı dönemin TCDD Genel müdürünün bu projenin hayal olduğunu kendisine açıkladığını yazdı. Genel Müdür gerekçe olarak “Maliyeti çok ama çok yüksek, yaklaşık 30 milyar dolar. Hattın neredeyse tamamı Kuzey Anadolu fayı üzerinden geçiyor ve fayla kesişen çok sayıda tünel var, bu işin olması mümkün değil’’ demişti. Altaylı ‘‘madem olmayacak Tünel'i niye kazıyorsunuz, ne işe yarayacak?’’ dediğinde Genel müdür gülmüş ‘‘kışın köylüler içine hayvan koyabilirler. Kardan, soğuktan korur’’ demişti.

Bu göz boyama projesini AKP ve Erdoğan en son 2018 seçimleri öncesinde de yinelemişti ve tabi ki hiçbir gelişme olmamıştı. Bunca maddi yatırıma, zamana ve emeğe rağmen gerçekleştirilemeyen bu hayal projeyi Erdoğan bugün ısıtıp bir kez daha önümüze koydu!

AKP’NİN İKİNCİ EL VAATLERİ
12 yıl önce açıkladıkları 2023 hedeflerinin çok gerisine düşen iktidar vaatlerinin önemli kısmı (tesadüfe bakın ki) Kılıçdaroğlu ve millet ittifakının vaatleriyle örtüşüyordu! Bu durum “kes-kopyala-yapıştır seçim beyannamesi” yorumlarına neden oldu.

Erdoğan’ın açıkladığı siyasi partilerin kapatılmasını engelleyecek düzenleme, vergilerin düşürülmesi, gelir tamamlayıcı aile destek sistemi, Yükseköğrenim gençliğine cep telefonu ve bilgisayarda vergi muafiyeti ve ücretsiz internet, öğrencilere ücretsiz öğle yemeği destek vaatleri Kılıçdaroğlu’nun vaatlerinden kopyalanmıştı. Öğrencilerin en az bir yabancı dil öğrenmesini ve yazılım ve kodlama becerisi kazanmasını sağlayacakları vaadi ve yaşlı bakım sigortasını için de aynı durum geçerliydi.

“Aile ve gençlik bankası” projesinin de Deva Partisinin projelerinden olduğu görüldü. Bu ‘Banka’ ülkenin doğalgaz ve petrol gelirleriyle çalışacakmış, Türkiye’nin sanki gelirinden tasarruf edecek kadar enerjisi varmış gibi!

AKP seçmen tabanı bu vaatleri ilk olarak muhalefetin dile getirdiğini bilmiyor mu peki? Siyasal tabanlarının sadece kendi kontrollerindeki yayınları izlediklerini biliyorlar. AKP seçmeni kendi yankı odasında nasıl olsa muhalefetin vaat ve projelerinden habersizler diye bu kadar rahat olmalılar.

AKP RESMİ SİTESİNDEN 2023 HEDEFLERİNİ KALDIRDI
Erdoğan son açıklamasında “12 yıl önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri bize dudak bükmüştü” dedi. Gerçekliği o kadar rahat ters yüz ediyorlar ki, bu ülkede yaşıyor olmasak Erdoğan’ın bu sözü üzerine, 12 yıl önceki vaatlerini tek tek gerçekleştirdiklerini sanardık.

Erdoğan’ın bu vaatlerini açıkladığı gün, 12 yıllık 2023 hedefleri beyannamesini resmi web sitelerinden kaldırdıklarını öğrendik, enteresan değil mi? Sanırım meraklıların “bir bakalım 2023 vaatleri neymiş?” diye karşılaştırma yapmalarını istemediler.

Neyse ki arşivler unutmuyor. Bu meşhur 2023 hedefleri konusunu daha önce Yurt Gazetesindeki köşemde ele almıştım.

“Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz” dediler, ilk 20’de bile kalamadık. “Kişi başı gelir 25 bin dolar olacak” dediler, 8 bin dolar seviyelerine düştük. “Bir milyon işsize iş” dediler, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 24’ü buldu. “Avrasya’nın üretim üssü olacağız” dediler, yanına bile yaklaşamadık. “Hedef 500 milyar dolar ihracat” dediler, hedefin yarısına (250 milyar dolara) zor ulaştılar, bu kadarıyla bile ithalat ve cari açık tarihi zirvelere ulaştı.

BU VAATLERİ YAPAMAYACAKLARINI KENDİLERİ DE BİLİYOR SEÇMEN DE
Erdoğan’ın açıkladığı bu seçim beyannamesine bakarak oyunun yönünü değiştirecek bir kişi var mıdır bu ülkede bilemiyoruz. Ancak seçmenimizin önemli kısmının duygularıyla, irrasyonel gerekçelerle ve “taraftarlık şuuru” ile oy verdiğini biliyoruz. Böyle olmasaydı bugün iktidar ve muhalefet ittifakları arasında bıçak sırtı bir dengeden bahsediyor olmazdık, değil mi?

Aslında Cumhur ittifakı ve Erdoğan bu gibi akla ziyan hiçbir vaatte bulunmasa da alacakları oy ne ise, yine onu alacaklar. Kararsız ve/veya AKP’den uzaklaşmış seçmen 21 yıllık iktidarın ardından “aa Erdoğan neler yapacakmış, bu vaatler gerçekten umut veriyor, bu sefer AKP bu işi başaracak” diye oy mu verecek? Vaatleri ne olursa olsun veya hiç vaatleri olmasın, Erdoğan’a her koşulda inananlar ile muhalefete hala güven duyamayanlar iktidarı bir kez daha destekleyeceklerdir.

Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi 'restore' edilecekmiş. Demek ki sistemde problem varmış, hani yoktu!

Aslında kendi vaatlerine kendileri de inanmıyorlar. Bu dediklerin yapacak olsalardı çoktan yaparlardı, ellerini tutan hiç olmadı. Seçim öncesi ‘beyanname’ başlığı altında illa bir şeyler söylemek gerektiği için; muhalefetin vaatlerini kopyalayarak ve 2018 vaatlerini ısıtıp yeniden sunarak bir nebze umut oluşturmak istiyorlar, hepsi bu!

Bugünden baktığımızda meşhur “2023 Hedefleri” listesindeki vaatlerinden sadece 2023 yılının gelmesi gerçekleşmişti. Çünkü ne yaptılarsa tersini söylemişler, ne dedilerse tersini yapmışlardı. Bu sefer neden farklı olsun ki?