Bu yazımda sıcak gündemden bir parça uzaklaşıp; ülkemizde ekonomik, sosyal, siyasal gücü ve etkinliği gitgide zayıflatılan orta sınıf meselesini açmaya çalışacağım.

Orta sınıfın ekonomik yönden hızla irtifa kaybederek alt sınıflara kayması, bugün içinde bulunduğumuz ekonomik ve politik kriz ile doğrudan ilintili bir mesele. Bu dönüşümün sebep ve sonuçlarını irdelemenin, yaşadığımız krizleri anlamada da yararlı olacağı kanaatindeyim.

Orta sınıfın ortak özelliklerini ve önemini bilirsek, bu kesimin ülkemizde iyice güçsüzleştirilmesinin sebeplerini de anlamamız kolaylaşacaktır. Bu sınıf tüm ülkelerde genellikle küçük işadamları, profesyoneller, vasıflı emekçiler, belirli ölçek üstünde üretim yapan çiftçiler, akademisyenler ve orta üstü kademe devlet çalışanlarından oluşuyor. Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’ın Orta Direk” olarak tanımladığı, orta gelir düzeyindeki bu kitle toplumun önemli bir kısmını oluşturur ve ekonomide belirleyici rol oynarlar. Yaşam biçimi ve tarzı ile toplumun sosyal yapısında değişiklikler yaratan orta sınıfa hem bir "gelir kategorisi" hem de "davranış kategorisi" açısından bakmak gerekiyor.

ORTA SINIF İSTİKRARIN SİGORTASIDIR

Orta sınıf genellikle kentli, yasalara saygılı, toplumsal dayanışma eğilimi yüksek, değişikliklere hızlı uyum sağlayan, nitelikli eğitime önem veren insanlardan oluşuyor. Genellikle toplumun ana tüketicisi olan ve (diğer sosyal gruplara göre) gelirlerinin daha yüksek bir yüzdesini vergiye ayıran toplum sınıfıdır. Sahip oldukları ekonomik imkânları sebebiyle sanat, kültür, eğlence, hobi ve sosyal aktivite alanlarındaki ekonomik faaliyetlerin de temel tüketicisi pozisyonundadırlar.

Üst gelir gruplarının çıkar hesapları, en alttakilerin ise geçim mücadeleleri, bu sınıfların ülke yönetimindeki hatalı uygulamalara duyarsız kalmalarına neden olabilir. Ancak orta sınıfın uyarıları ve oluşturdukları sivil toplum örgütlerinin gücü sayesinde ülke yönetiminde iyi gitmeyen birçok uygulama düzeltilebilir. Bu bakımdan orta sınıf tüm sosyal grupların adeta öncüsü ve sözcüsü durumundadır. En bilinen örnek İskandinav ülkeleridir. Bu ülkeler bugünkü gelişmişlik düzeylerine, orta sınıfa verdikleri desteklerle ulaştılar.

Görsel 1-1

TÜRKİYE'DEKİ ORTA SINIFIN İKTİSADİ ANALİZİ 

İstanbul planlama ajansı için bilim insanları Türkiye’deki orta sınıfın iktisadi analizini içeren bir çalışma yaptılar. Araştırmaya göre demokrasi ile orta sınıfın gelişmişliği arasında bir nedensellik bağı var. Demokrasiden orta sınıfa değil ama orta sınıftan demokrasiye doğru bir gidiş var. Yapılan tüm çalışmalarda, orta sınıfı güçlü olan toplumların demokrasilerinin de güçlü olduğu açıkça görülüyor.

Demokrasinin zayıf olduğu ülkelerde hükümetler üst sınıfları ihale, ucuz kredi vb patronaj ilişkileri içinde, alt sınıfları ise sosyal yardımlarla kendisine bağlıyor. En alttakileri ve üsttekileri kendilerine bu şekilde kolayca bağlayabilen popülist (anti demokratik) iktidarlar, o kadar kolay ikna edemedikleri orta sınıfın güçlü olmasını istemiyorlar.

Orta sınıfın iktidarlarca eritildiği ülkelerde demokrasinin güçlenmesi ne yazık ki beklenemiyor. Özgürlük ve adaletten önce beslenme, barınma gibi ihtiyaçlar öncelikli olduğundan, insanların (hak–hukuk taleplerinden ziyade) karınlarını doyurma ve insanca yaşama ve istikrar gayeleri öne çıkıyor. Demokrasi, insan hakları ve çevre duyarlılığı gibi gelişmiş talepler; karınları doyan ve temel ihtiyaçları karşılanan insanların peşinden koştuğu değerleri ifade ediyor. Ülkemizde 2023’deki Kahraman Maraş merkezli büyük deprem felaketi sonrasında iktidar partisinin seçimlerde bu bölgeden güçlenerek çıkmasının sebebi olarak bu gerçeklik gösteriliyor.

Türkiye’de toplumun çok büyük kesimi zor geçinen, ailesinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılama mücadelesi dışında bir şey düşünemeyen orta altı sınıfa kayıyor. Ülkemizde orta sınıfın böyle zayıflatılması iktidarın bilinçli bir tercihi olarak karşımıza çıkıyor. Çalışan kesimlerin refahı düşürülerek bu insanların temel önceliğinin demokrasi değil geçim sıkıntıları olması sağlanıyor. Eğitim sisteminin bilinçli bir tercihle çökertilmesi de bu amaca hizmet ediyor.

Görsel 2-1

ORTA SINIFIN ÇÖKÜŞÜNÜN SONUÇLARI ÇOK AĞIRDIR

Orta sınıf, bir ülkenin ekonomik ve toplumsal sigortasıdır. Eğer çökerse gelir dağılımındaki uçurum büyür, zenginler ve fakirler arasındaki gerilim artar. Toplumsal öfke yükselir. Kutuplaşma, siyasi istikrarsızlık, işsizlik ve gelir kaybı artar. Radikal hareketler güçlenir, kendilerini dışlanmış hisseden insanlar “ kurtarıcı- güçlü lider" arayışına girer ve otoriter yönetimlere kayış başlar. Böylece popülist siyasetçiler güç kazanır ve ülke uzun vadede fakirleşmeye ve kaosa sürüklenir.

Akla ilk gelen örnekler; 1929 Büyük Buhran (ABD): işsizlik patladı, toplumsal huzursuzluk büyüdü. 1930’lar Almanya’sı, Nazizm’in yükselişini ve 2. Dünya Savaşını getirdi. Arjantin 2001 Krizi: siyasi kriz çıktı, ekonomi 10 yıl geriye gitti. Venezüella’nın Çöküşü: ekonomi çöktü, milyonlarca kişi göç etti. Sarı Yelekliler (Fransa), Occupy Wall Street (ABD) gibi hareketler de, orta sınıfın ekonomik sıkıntılar nedeniyle patlamasının sonuçlarıdır.

Görsel 3-1

ÜLKEMİZDE ORTA SINIF NEYDİ, NE OLDU? 

Günümüz dünyasının iktisadi sistemi, gelir ve servetin daimi bir biçimde en üstteki çok küçük bir kesime doğru akmasını sağlıyor. Aşağıdan yukarıya refah transferini ve eşitsizliği besleyecek şekilde yapılanmış sistem sürekli orta sınıfı aleyhine çalışıyor.

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de 1980'lerden itibaren, ama özellikle son 20 yılda, sınıfların toplumsal konumlarında ciddi bir farklılaşma yaşanıyor. Bu farklılaşmanın temelinde ise üretilen gelirin, refahın ve servetin bölüşümündeki adaletsiz kaymalar yatıyor. Enflasyon, hayat pahalılığı, ekonomik kriz zengin fakir arasındaki uçurumu büyütürken orta sınıfın da hızla erimesine yol açtı.

Orta sınıfın ekonomik gücünün zayıflamasından, bu kesimin hayat tarzı da olumsuz etkileniyor. Hayat tarzı, yaşam ve tüketim alışkanlıkları da bireylerin düşünce yapılarını ve siyasi tercihlerini büyük oranda etkiliyor. Dolayısı ile orta sınıfın ekonomik sıkıntıları ve gelir kaybı onların temel önceliklerini, yaşama bakışlarını değiştiriyor. Bu değişimin, ülkemizde siyasal iktidarın lehine sonuçlar doğurduğu görülmektedir.

Görsel 4

ORTA SINIFIN ZAYIFLATILMASI POLİTİK TERCİHTİR

Klasik orta sınıfın gitgide zayıflaması AKP iktidarlarının siyasal tercihlerinin beklenen bir sonucudur. Ekonomik koşulların gitgide bozulması, orta sınıfın temel önceliklerinin geçim kaygıları olmasını sağladı. Böylece bu sınıfın toplumsal yapının sigortası, dengeleyici ve iktidarları yönlendirici olma vasıfları da yok edilmiş oldu.

AKP iktidarları yukarıda tanımladığımız klasik orta sınıfı yok etmek için yirmi yıllık planlı çabalarını yürütürken çok önemli tercihlerde bulundu. İktidar;

  • Köyden kente göçüşü ve yoksulluğu yok etmeyi değil, bunları siyaseten yönetmeyi seçti.

  • Nitelikli eğitim üzerinden ulaşılabilen sınıf geçişgenliği umudunu yok etti. Nitelikli eğitimin ve liyakatin yerini siyasal bağlantılar, tarikat-cemaat aidiyetleri, torpil ve tavassutlar aldı. İyi yetişmiş kuşaklara ihtiyaç azaltıldı.

  • Ekonomik kalkınmanın temel iktisadi eksenini sanayiden ziyade inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerine taşıdı. Böylece iyi eğitimli, yetişmiş gençlerin değil vasıfsızların önü daha çok açıldı.

  • Kendisine bağlı, siyasetini finanse eden iş çevreleri ve tarikat oluşumları etrafında bir ‘beslenme havuzu’ oluşturdu. Aidiyet eksenli çember ve buralarda yaratılan imkânlar ile yandaş tabanın bağlılık duygularını perçinledi.

  • Bu aidiyet çemberi dışında kalan kişi ve gurupların, özel teşebbüslerin yaşama, iş bulma, var olan işini geliştirme ve kalkınma imkânlarını olabildiğince kısıtladı.

  • Bilimi, rasyonel aklı ve gelişmeyi değil taassubu, inanç eksenli popüler kültürü ve bağnazlığı destekledi.

  • Barışı, uzlaşmayı, dayanışma ve huzuru değil ayrımcılığı, kutuplaşmayı, tabansız milliyetçiliği ve örgütlü cehaleti destekledi.

  • Toplumsal gelişmenin taşıyıcısı olan mevcut orta sınıfı desteklemedi, onları yoksullaştırarak alt sınıfa itti ve (sözde) milliyetçi-mukaddesatçı nitelikte kendi orta sınıfını yarattı. Siyasal gücünü de büyük ölçüde bu kesimlere dayadı.

Mevcut orta sınıfı yoksullaştırıp temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale getirirken AKP kendi yarattığı orta sınıfı mutlu edebildi mi peki? Bu sınıfı ekonomik açıdan eskisi kadar tatmin edemese de onlara “iktidarda oldukları” ve “ötekilerden” çok daha şanslı oldukları duygusu ile tatmin olmak kalıyor. Köyden kente geldikten sonra onlarca yılda elde ettikleri göreceli (ancak doğal) ekonomik gelişmeyi “kendilerine sunulan özel lütuf” olarak görmelerinin sağlanması, AKP’nin siyasal algı faaliyetlerinin en başarılı örneklerden birisidir belki de!

Görsel 5-1