Günümüzde hem yerli üreticilerimizi, hem tüketicilerimizi ve hem de ithalatçıları neredeyse canlarından bezdiren Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) hayatımıza gireli tam 22 yıl olmuş. 6 Haziran 2002 tarihinde 4760 Sayılı yasayla başlatılan Özel Tüketim Vergisi, bir anlamda alkollü içkilere vurulan en büyük darbedir denebilir.
Alkollü içkilerde başlatılan ÖTV uygulaması ile, kaçak ve sahte alkollü içkilerin de hızla başlatıldığı bir döneme günaydın diyorduk.
Kaçak ve sahte içki üretimleri, bir zaman sonra evlerde rakı yapımlarının da başlamasına da zemin hazırlanıyordu.
Her yılın Ocak ve Temmuz aylarında , yani yılda 2 kez artış yapılarak uygulanan ÖTV yaptırımları, kayıt dışı alkollü içki yapımlarının da önünü açar hale getirmiştir.
Çeşitli yöntemler kullanılarak kayıt dışı içki üretimlerinin yanı sıra, ev ortamlarında yapılan rakı üretimleri, çok önemli sağlık sorunlarının başlamasına da neden oluyordu.
Bu sorunu daha açık bir şekilde gözler önüne sermeden önce, geleneksel alkollü içkimiz rakının Türk Gıda Kodeksindeki tanımına bir bakalım isterseniz:
Rakı; yaş veya kuru üzümden elde olunan sumanın (üzüm alkolü), anason tohumlarıyla birlikte en fazla 5 bin litrelik geleneksel imbiklerde ikinci kez damıtılmasıyla üretilen, %40 -50 arasında alkol içeren ve 1 ila 3 ay arasında dinlendirilen distile alkollü bir içkidir.
Metil alkol içermese dahi, doğrudan etil alkollere katılan anason yağı veya anason aroması diye belirtilen katkılarla yapılan içeceklerin, yukarıda tanımı yapılan rakıyla uzak yakın bir ilgisinin ve benzerliğinin olmadığı da açıkça görülmektedir.
Son yıllarda ülke genelinde daha da artış gösteren “evlerde yapılan rakılar”, kaynağı pek de belli olmayan alkollere anason yağı veya anason aroması adı verilen bazı sentetik karışımların ilavesiyle yapılan bir çeşit alkollü içecektir.
Bazen doğrudan alkol ithalatçılardan, bazen de internet yoluyla kimi şirketlerden satın alınan alkollerle ev ortamlarında yapılan bu tür alkollü içeceklerin, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebileceği kesinlikle unutulmamalıdır. Özellikle “saf etil alkol” adıyla satın alınan alkollerin, saf etil alkol mü, yoksa öldürücü metil alkol mü olabileceği konusunda herhangi bir ayırımın yapılabilmesi de pek mümkün değildir. Zira bu alkollerin vasıflarını saptayabilmek için duyusal kontrollerin yapılması tek başına yeterli olamayacağı gibi, bu yöntemle rakı yapanların evlerinde gerekli teknolojik ekipmanların bulunamayacağı da tabiidir.
Ülkemizde perakende olarak alkol satışının yapılması yasal olarak mümkün değildir. Yurt dışından serbest bölgelere getirilen alkoller, buradan kullanım hakkına sahibi olan firmalara, kapasite raporlarına uygun miktarlarda ve kontrol altında satışları yapılmaktadır. Kozmetikçiler, kolonya üreticileri, sağlık kuruluşları, eczane ve hastane gibi kurumlar, almış oldukları yasal izinler çerçevesinde bu alkolleri satın alma hakkına sahip olurlar. Yani evlerinde rakı ve benzeri alkollü içki üretmek isteyenlerin, alkol temin etme gibi haklarının olamayacağı da açıktır. Yasal düzenlemelerin aksine neredeyse her yurttaşın piyasadan alkol temin edebilmelerini, bu yüzden anlamakta güçlük çektiğimi ifade etmekteyim.
Ayrıca malum piyasalardan satın alınan alkollerin saf etil alkol yerine, metil alkol olma ihtimali de oldukça yüksektir. Çünkü yurt dışından getirilen alkollerden metil alkolün fiyatı, etil alkole kıyasla en az % 50 oranında daha düşük olmaktadır. Bu tür alkolleri etil alkol adıyla satabilecek duyarsız bazı ithalatçıların olabileceği de yine unutulmamalıdır.
Etkin denetimsizliklerin yanında, uygulanan abartılı vergiler yüzünden, evlerde rakı yapımı denilen tuhaflıkları bundan böyle sanırım daha da artış göstererek izlemek durumunda kalacağız.
Rakı içme alışkanlığını az veya çok sürdüren, ancak rakı alım gücü ile rakı fiyatları arasında sıkışıp kalanları; rakı değil ama rakıya benzer içeceklere yönelen insanlarımızı bu durumda pek de suçlayamıyorum. Ancak yine de evlerde yapılan rakıların mercek altına alınması gereğine inanmaktayım. Kullanılan alkollerin bir kısmının yoğun metil alkol içerdiği, kolluk kuvvetlerince yapılan baskınlardan anlaşılmaktadır.
Metil alkollerle yapılan çeşitli içecekler yüzünden toplu ölümlerin yaşandığı Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerdeki trajedileri sırası gelmişken anımsatmak isterim. Bu tür ölümler, kaçak ve bilgisizce yapılan içki üretimlerinin doğal sonuçlarıdır.
Metil alkollerle veya içeriğinde yoğun metil alkol barındıran alkollerle yapılan içeceklerin her tüketilişinde illa ki kısa bir zaman sonra ölümlerle karşılaşılmaz. Bazen zaman ilerledikçe bu tür alkollerle üretilmiş rakıları tüketenlerde aşamalı olarak birçok sağlık problemleri de kendini gösterir. Günler, bazen haftalar sonra ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir. Büyük kentlerimizde belki bu tür trajik olaylara sıklıkla karşı karşıya gelmeyebiliriz. Ancak kontrol ve denetimlerin yeterince yapılamayan Anadolumuzun daha ıssız denebilecek noktalarında, ev yapımı rakı içenlerin başlarına nelerin gelmiş olabileceğini bilmemiz olası değil.
En hafifinden metil alkol yoğunluklu alkollerle yapılan ev rakıları yüzünden ortaya çıkan ölüm olayları, sadece medyaya yansımış bölümüdür. Yani bilinen ve saptanabilen veya ihbarlar sonucunda ortaya çıkartılabilen olaylardır.
Tekrar ediyorum , gözden ırak kent, kasaba ve kırsal bölgelerde ev yapımı rakılar yüzünden nice canlar yitip gitmektedir. Etkin önlemler alınmadıkça, ölüm olayları bundan sonra da artarak devam edecektir.