Durup dururken üzerinden 9 yıl geçmiş olan Gezi eylemlerine daldı. Oraya katılan erkeklere “çürük”, kadınlara ise “sürtük!” diye hakaret etti.
Gezi’de yer alan ve eylemlere destek veren birisi olarak bu çürük sözü beni sadece güldürdü.
Atalarımızın dediği gibi, “Kem (kötü) söz sahibine aittir!” diye düşünüp geçiverdim.

ÇÜRÜKLER O TARAFTA
Nasıl olsa Gezi’de yer alan biz erkekler çürük değildik. O çürüklerin, Nakşibendi/Halidi tarikatların yurtlarına yuvalandıklarını iyi biliyoruz. Tacizler, tecavüzler Sayın Erdoğan’ın candan destekçisi bu kesim arasında görülüyor. Bunlara Ensar Vakfı gibi vakıfları da katabilirsiniz. Kuran kursu denilen yerlerde yaşanan rezaletleri de biliyoruz. Bu çürüklerden bazılarını listeleyip bir iki kez yayımlamıştım. Sayın AKP lideri isterse “TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE” adlı kitabımıza şöyle bir bakıp çürüklerin hangi kesimden çıktığını öğrenebilir.

Sürtük işine gelecek olursak… Geziye katılan bacılarımızın tümü de kapı gibi sağlamdır. Gezi kadınlarından hiçbirisi, beğendiği bir siyasetçiye “Kocamı bırakıp senin karın olmaya hazırım!” demedi. Bu tipler de AKP taraftarları arasından çıktı.

NORMAL BİR BEYNİN İŞİ DEĞİL
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişinin beğenmediği milyonlarca insana “sürtük-çürük” diye küfretmesi kabul edilir bir şey değildir. Daha da kötüsü, bu makamdaki birisinin böyle konuşmalar yapmayı giderek artırması artık onun sağlık açısından ciddi biçimde sorgulanması gerektiğini gösterir.
Belli ki Sayın Erdoğan’ın geçirdiği rahatsızlıklar, onun düşünme yetilerini olumsuz etkilemiş, muhakeme yapma gücünü zayıflatmıştır.
Hatırlayalım:

2006 yılının Ekim ayında bayılmış, otomobille hastaneye yetiştirilmiş ve kilitli kalan aracın camları balyozla kırılarak Erdoğan acile alınmıştı. Bu durum, onun sara nöbeti geçirerek bayıldığına yorumlanmıştı.

2011 yılının Aralık ayında kalın bağırsağından 20-25 santimlik bir kısım kesilerek çıkartılmıştı. Bu da bağırsak kanserine yakalandığı haberlerine yol açmıştı. Sonraki dönemde bu operasyonun tekrarlandığı da yazılıp söylendi. 

Erdoğan’ın yürümekte zorluk çektiği tören alanlarında da gözle görülebiliyordu. Şimdilerde küçük adımlarla yürümeye çalışması, fiziksel sağlığının sorunlu olduğunu gösteriyor. Kendisinin Parkinson hastalığının ve hatta Alzheimer hastalığının etkisinde olduğu da konuşulmaktadır. Normal bir beyin bu mevkide böyle konuşmaya kapı açmaz…

İKTİDARDAN DÜŞME SENDROMU
Bütün bu belirtiler sara problemi ile birleşince AKP Liderini ağır biçimde yıpratmıştır. Fiziksel rahatsızlıklar psikolojisini de olumsuz etkilemiştir. Ve böylece ortaya “Her şeyi ben bilirim!” diyen bir sorunlu insan çıkmıştır. Eline topladığı yargı gücünü  kullanarak rakiplerini ezmeye çalışması bundandır. TBMM’yi, polisi, askeri, devlet kurumlarını istediği gibi kullanmasına karşın popülaritesinin hızla azalması, onda “İktidardan Düşme Sendromu” yaratmıştır. Bu çok tehlikeli sendrom Sayın Erdoğan’ın dengesini daha da bozmakta ve onun işte böyle “çürükler/sürtükler” diye muhalefete ağır biçimde küfretmesine yol açmaktadır. 

Sözün özü, Sayın Erdoğan’ın fiziksel-psikolojik sorunları, Türkiye’nin başına büyük dertler açmaktadır. Eğer o böyle “Ben bilirim, ben istediğimi yaparım; istediğime de söverim!” tavrını sürdürürse ülkemiz gerçekten daha büyük sıkıntılara düşecektir.
Ne yazıktır ki: Erdoğan; Türkiye’nin beka sorununa dönüşmek üzeredir.