14 Mayıs seçimlerine şurada beş hafta kaldı ve anketlerin çoğu Millet İttifakı lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığını alacağı yönünde sonuçlar veriyor. Muharrem İnce’nin adaylığının seçimleri ikinci tura bırakma olasılığı görünüyorsa da, seçmende bu sefer kazanılacağı duygusu hiç olmadığı kadar yükselmiş durumda.

Tüm mücadelelerde kazanabilmek için öncelikle kazanmaya inancın olması elbette çok önemli, ancak bu inancın gerçekleşebilmesi olası riskleri görmeye de engel olmamalı. Karamsarlık, umutsuzluk duygusu yaratmak istemem ama 2018 Haziran seçimlerine giderken de muhalefette benzer şekilde “bu iş artık bitti galiba” duygularının hâkim olduğunu anımsamakta yarar olduğunu düşünüyorum.

2018 SEÇİMLERİNDE MUHALEFETİN ÇABASI NİYE YETERLİ OLMAMIŞTI
24 Haziran 2018’deki “adam kazandı” seçimlerinin hemen sonrasında bu köşedeki Erdoğan’ın Şapkasındaki Tavşan” başlıklı yazımın bu günü anlamamıza katkısı olacağını umduğum bir bölümünü paylaşmak istiyorum:

“Bu seçimlerde Erdoğan’ın “şapkasından tavşan çıkarması” mucizesi haricinde bu iş artık bitmişti. Peki Erdoğan o tavşanı o şapkadan nasıl çıkardı?

Muhalif tarafın tüm coşkulu mitingleri “muhalifin muhalife propagandası” olmaktan öteye geçemedi. Bu çabalar, fazla sokağa çıkmayan ama ayrıştırılmış ve kutuplaştırılmış Erdoğan seçmenini sığındığı kimlik çatısını altından çıkartmaya yetmedi.

Bu ayrıştırılmış ve iradesinin üzerine çökülmüş kesim AKP seçim mitinglerine katılmasa da, bu keskin ayrıştırmanın başarılı bir sonucu olarak gidip yine Reis’ine oy verdi.

Bu ülkede artık seçim sonuçlarını belirleyen akıl ve rasyonalite değil; körüklenmiş duygular, manipüle edilmiş algılar ve içine hapsolunmuş kimliklerdir. Bu bakımıyla ülkemizde siyasetin yürütülüş şekli, seçimler ve seçmen davranışları siyaset biliminin evrensel normları ile anlaşılır ve izah edilir olmaktan hayli uzaktır.

Kalkınma, eşitlik, ifade özgürlüğü, adalet vb. gibi temel evrensel ve insani kavramların pek bir anlam ifade etmediği kesimler ne yazık ki bu ülkede oransal olarak çoğunluktalar. Sonuçta bu çoğunluk her seferinde Erdoğan’ın seçimleri almasına yetmektedir. Ayrışma ve kimlik siyasetinin toplumu getirdiği durum budur.

Analitik bir değerlendirme ile sebep-sonuç ilişkilerini yerine oturtamazsak, başarısızlığın gerekçelerini her seferinde çalınan oylara bağlamaktan başka sonuca varamayız ve bir sonraki seçimde de “adam kazandı” demekten başka sözümüz olamaz.”

CUMHUR İTTİFAKI HER ŞEYE RAĞMEN YİNE KAZANIR MI?
Bugünkü ekonomik ve sosyal durum ile 2018 seçim dönemi arasında ciddi farklılıkla var, millet iyice yoruldu ve usandı.

Ucube başkanlık sisteminin sorunlara çare olmak bir yana temel problemlerin asli kaynağı olduğu büyük oranda anlaşıldı. Enflasyon ve hayat pahalılığını iktidar seçmeni de kemiklerine kadar hisseder hale geldi. Üstüne bir de devasa deprem ve ardından sel afetleri yaşandı, iktidarın çaresizliği, beceriksizliği, sistemin tıkanmışlığı ve çözüm üretemezliği iyice ortaya çıktı.

Tüm bu yaşanan ıstıraplara bakıldığında hiçbir iktidarın seçim kazanma şansının olmaması lazım. Ancak burası Türkiye, seçmenin büyük çoğunluğu aklıyla değil, sıkıştırıldığı kimlik siyaseti etkisi sonucu hâlâ ve ne yazık ki duyguları ile oy veriyor. Böyle olmasaydı; olmayan vaatlerle ve şu kapkara tabloya rağmen anketler iktidarın hâlâ yüzde kırkların üzerinde oy desteği olduğunu gösterebilir miydi?

YANDAŞ KALEM '14 MAYIS GECESİ İÇ SAVAŞ SENARYOLARI' DİYOR!
Her dönemin iktidarlarının şakşakçısı Mehmet Barlas "Seçimleri kaybeden küresel güçler, 14 Mayıs gecesi iç savaş senaryoları dâhil her türlü oyunu sahneye koyabilirler. Bu konuda çok dikkatli olunmalı" dedi.

Barlas’ın bu yazısı, her seçim döneminde başvurdukları korku ve yılgınlık duygularını bu sefer de manipüle etmeyi deneyebileceklerini gösteriyor. Bu seçimlerde de kolluk ve yargıya hakimiyetin avantajlarını kullanabileceklerinin, gerekirse yasadışı yöntemlere başvurabileceklerinin ipuçlarını göstermekten geri durmuyorlar.

2017’de “atı alan Üsküdar’ı geçti” referandumunu, 2019’da kaybettikleri İstanbul Belediye seçimleri gecesinde “biz kazandık, Teşekkürler İstanbul” açıklamasını unutmadık. Her seçim sonrasında şehir meydanlarını dolduran ve cayır cayır mermi yakan iktidar taraftarlarını da hatırlamakta yarar var.

24 Haziran 2018 seçimleri gecesinde yaşanan garip gelişmeleri “Seçim Gecesi Patlayan Silahlar Sıradan Zafer Coşkusu mu?” başlıklı yazımda irdelemiştim:

Seçim gecesi patlayan silahlar sadece “seçim zaferi coşkusu” olarak açıklanabilir mi? Yoksa o kadar silahlı insan sokaklara başka bazı sebeplerden dolayı da in(diril)miş olabilir mi? Seçim gecesi bir kısım gurupların silahlarla alanları doldurması, tüm yurtta silah seslerinin uzun süre susmaması sıradan bir kutlama coşkusu olarak düşünülebilir mi?

Seçim sonuçlarının henüz tamamen netleşmediği saatlerde sokaklara ve meydanlara silahları ile dökülen gurupların belirli merkezlerden yönlendirilmiş olabileceklerini düşünmek için oldukça çok sebep bulunmaktadır. O gece sonuçlar gelmeye devam ettikçe muhalefetin oylarının arttığı ve iktidarın oylarının gerilediği görülmüştü. Peki Erdoğan’ın oyları yüzde elli seviyelerine doğru inseydi, AKP ve Erdoğan yanlısı coşkulu gurubun karşısına yarışı kazanma umudu artmış muhalif guruplar çıkmış olsaydı neler olurdu? Bunu düşünmek bile istemiyoruz. Tabanını sokağa dökenler ve silahlı gösterilere hoşgörü gösterenler bu ihtimalleri ve olası riskleri de öngörmüş olmalıdırlar.(…) kolluk güçleri, şehir meydanları barut kokusundan geçilmezken ve silah sesleri kulakları sağır ederken neden ortada hiç görülmedi?“

SEÇİM GECESİ YAŞANABİLECEK İÇ KARARTICI OLASILIKLAR
Her seçimde olduğu gibi 14 Mayıs akşamı da Anadolu Ajansı ilk saatlerde iktidar bloğunun oylarının önde olduğu seçim merkezlerinden gelen sonuçları açıklayacaktır. Erdoğan’ın önde görüldüğü bu saatlerde sokaklara dökülerek kutlama yapacak “coşkulu silahlılara” hangi kolluk engel olacaktır?

Sandık sonuçları henüz netleşmeden Cumhur İttifakı temsilcileri ekranlara çıkıp (İBB seçimlerinde olduğu gibi) “biz kazandık, hayırlı olsun” açıklaması yaparlar mı, yapabilirler. Bu durumda, sokaklara “kutlama” için çıkmış silahlı iktidar taraftarlarını hangi kuvvet evlerine gönderebilir ki? “Sonuçlar henüz netleşmedi, durun bir bakalım” diye muhalefet de sokağa dökülür mü, dökülürse gelişmeler nerelere varır?

Dileriz bu olasılıkların hiçbirisi gerçekleşmez, seçimler barış ve huzur içinde yapılır, sonuçlara demokratik tahammül gösterilir. Ancak, sandık güvenliğini ve sonuçlarını riske edebilecek bu tür olasılıkların olamayacağını kim iddia edebilir?

Geçtiğimiz hafta içinde İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı binasının kurşunlanması ve CHP İstanbul İl Başkanlığı önündeki caddede araçtan havaya silah sıkılması olayları, yaratılmak istenen kaygı atmosferine hizmet amaçlı, sıradan olmayan gelişmeler olabilir mi? Mehmet Barlas “Seçimleri kaybeden küresel güçler, 14 Mayıs gecesi iç savaş senaryoları dâhil her türlü oyunu sahneye koyabilirler” derken, bu tür gelişmeler için ön alıyor olmasın?

EMEKLİ EMNİYET YÖNETİCİLERİNDEN '2023 DEMOKRASİ PLATFORMU'
Benim de içerisinde olduğum sorumluluk sahibi Emniyet Teşkilatı eski yöneticileri bir araya gelerek “2023 DEMOKRASİ PLATFORMU” isimli bir inisiyatif oluşturdular. Bu platformun ilk kuruluş açıklamasını sizlerle de paylaşmak isterim:

EMEKLİ EMNİYET YÖNETİCİLERİ 2023 DEMOKRASİ PLATFORMU KAMUOYU AÇIKLAMASIDIR

Emniyet Teşkilatında çeşitli rütbelerde yönetici olarak uzun yıllar onurla hizmet ettikten sonra emekli olmuş olan bizler, tarihi nitelikteki 2023 seçimlerine giderken bir platform oluşturduk. Bu seçimlerin ülkemize barış, refah ve demokrasi getirmesi için duyduğumuz sorumluluk bu açıklamayı yapmamızı gerektirmiştir:

  1. Öncelikle Anayasamızın 2. Maddesi olan Cumhuriyetin “insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti” vasıflarına dönülmesi, Anayasamızın ilk 4 Maddesinin titizlikle korunulması ve terörle mücadeleden taviz verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
  2. Çok uzun yıllarımızı verdiğimiz güvenlik hizmetleri ve toplumun huzuru, iç barış ve demokrasi, evrensel hukuk, temel hak ve özgürlükler bakımından ülkemizin geldiği yer kaygı verici durumdadır.
  3. Organize suçlarda, kaçak göç ve düzensiz sığınmacılarda, kadına karşı şiddette, muhaliflere siyasal saldırılarda, laiklik karşıtı faaliyetlerde, yargının siyasallaşması iddialarında artışlar, çağdaş hukuktan ve demokratik Cumhuriyetin kazanımlarından uzaklaşmalar olduğu görülmektedir.
  4. Platform olarak 2023 seçimlerinde çeşitli Partilerden Milletvekili aday adayı olan emekli teşkilat mensuplarımızı [meslek yaşamlarını tarafsız ve hakkaniyetle sürdürmüş ve yukarıda özetlediğimiz Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı olmaları koşulu ile] destekleyeceğiz.
  5. Bu çerçevede; yukarıdaki toplumsal kaygıların giderilmesi amacıyla platform olarak demokratik siyaset kanalları üzerinde meşru etki oluşturmak kararlılığımızı kamuoyuna açıklamayı tarihsel sorumluluğumuz olarak gördüğümüzü beyan ediyoruz. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz. 08 Nisan 2023 EMEKLİ EMNİYET YÖNETİCİLERİ 2023 DEMOKRASİ PLATFORMU

Korku statükoyu, umut ise değişimi besler. Ülkelerinin daha iyi bir geleceğe kavuşması için değişim isteyen, sorumluluk alma inisiyatifi gösterenlerin oluşturduğu bu platformun çalışmalarından yeri geldiğinde bahsetmeye devam edeceğim.