İnsan olan, masum yavruların dövülmesine sevinebilir mi?
Ne acıdır ki ben o haberi izlerken biraz sevindim ve hatta şükrettim.
Olayı biliyorsunuz: Elbistan’daki Bedir Efendi Kuran Kursu'nda kurs öğretmeni, 10 ve 15 yaşlarındaki iki öğrenciyi kemerle dövüyordu.
Orta Çağ zihniyetiyle Kuran ezberletilen bu kurslarındaki dayağa hiç şaşırmadım ama haberin sadece dayakla sınırlı olmasına sevindim. Sevindim, çünkü bu türlü kurslarda çocuklarımızın başına daha feci olayların geldiğini çok iyi biliyordum. Ya bu kurs öğretmeni o çocuklara cinsel tacizde bulunsaydı ne olacaktı?
İşte böyle olmadığı için sevindim.
Bu kurslara özellikle fakir fukara halkımızın tertemiz çocukları gönderiliyor. Kurslarda da karşımıza, ahlakımıza da vicdanımıza da sığmayan olaylar çıkıyor. Gariban insanların masum çocuklarına yönelen sapıklar, onları dinle ve sosyal baskı ile korkutarak istismar ediyorlar.
TACİZ-TECAVÜZ LİSTESİ YAYIMLADIM
Kimse Kuran kurslarını karaladığımı söylemesin. Bu kurslara gönderilen çocukların başına feci olayların geldiğini yıllardır yazıyorum. Kendisini dindar gösteren ve dinle ilgisi olmayan sapıklar ile sapkınlığını Osmanlı torunu kılıfı altına saklayan tipler bu çocukları avlıyorlar. Ensar Vakfı yurtlarında yaşanan taciz ve tecavüzleri bilmeyen yok. Tarikata ait yurtlardaki Kuran kurslarında da aynı rezillikler yaşandı, yaşanıyor.
Bu tecavüzcülerin karıştığı olayların bazılarını “OSMANLIDA OĞLANCILIK” kitabımda ortaya koydum. Yine “TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE/Halidi Cehennemi” adlı çalışmamızda bu konunun köklerini gösterdim.
Piyasada ilahiyatçı veya hoca görüntüsü altında dolaşan ve televizyonlardan-sosyal medyadan yayın yapan sapıkların ensest ilişkiyi bile övdüklerini, 1 yaşındaki kız çocuğu ile evlenmenin bile normal olduğunu söylediklerini gösterdim.
İğrenç olaylar ortaya çıkınca ne yazık ki hemen habere yayın yasağı getirilerek bu rezillikler de gizlendi. Pek çok olaydan birisi şöyle: “Ankara Beypazarı’nda yatılı Kuran kursunda öğretmenlik yapan Ali K., 11 yaşındaki erkek öğrenciye aylarca tecavüz etti. Olaya gizlilik gerekçesiyle yayın yasağı getirildi.”
Görüldüğü üzere, mağduru korumak adına getirilen yasakla aslında tecavüzcüler korundu, korunuyor.
Peki, bu sapıklar tecavüzü nasıl örtüyor?
Bunu da Konya’da 15 yaşında iken Faruki tarikat şeyhi Süleyman Işık’ın tecavüz ettiği erkek öğrenci R.T.’nin ifadesi ortaya koyuyor. Mağdur çocuk diyor ki: “Şeyh bu yaptıklarının Rahmani (İlahi) bir şey olduğunu ve dinî mertebemir artacağını söyledi. Korktum, kimseye bir şey söylemedim.”
Bütün bu sapıklar, tecavüzlerine Rahmani (Allah işi) bir hava vererek kendilerini koruyorlar. Ne acıdır ki Karaman’daki Ensar Vakfı yurdunda yaşanan tecavüz olayında ortaya çıktığı gibi bazı aileler de AKP hükümeti zarar görmesin diye, bu konuda şikayetçi olmaktan kaçınıyor. İşte bu tavır, sapıkları daha da coşturuyor
CEMİL KILIÇ HAKLIDIR
Peki bu zihniyetteki adamlar nerelerden piyasaya sürülüyor?
Bunların büyük kısmının imam hatip ve ilahiyat mezunu tipler olduğunu görüyoruz. Temiz imam kardeşlerimiz kusura bakmasın; biz asla bütün imam hatip mezunlarını böyle görmüyoruz. Ama bu okullardaki eğitim programının böyle sapık tiplere alan açtığını da veriler ortaya koyuyor.
Laik okullarda ve bu okullardan yetişen öğretmenlerde taciz-tecavüz olayı çok nadirken, dinsel eğitim alan tiplerin bu işte başı çekmesi tesadüf olamaz.
Bu gerçeği ilahiyatçı Mustafa Cemil Kılıç, Tele1 TV’deki Karanlıktan Aydınlığa adlı programında bir biçimde vurguladığı için RTÜK, Tele1’e para cezası kesti. Ama ensest ilişkiyi bile övenlere, devletin temel değerlerine sövenlere hiç yaptırım uygulamıyor.
Bu rezillik karşısında Sayın Kılıç da “dilsiz Şeytanlar” bölüğüne mi katılmalıydı?
Herkes görmelidir ki hızla yaygınlaşan taciz-tecavüz sorununun temelinde AKP hükümetlerinin 18 yıl boyunca yürüttüğü dinci eğitim programı yer alıyor. Halidi zihniyetli yobaz tarikatlara yapılan yardımlar, onlara açılan sonsuz imkânlar yer alıyor. Milli Eğitim kurumlarının bile “Değerler Eğitimi” vermek adı altında tacizci tarikatlara-vakıflara açılması bulunuyor.
ÜLKÜCÜLER ONLARI NİYE TEDİP ETMİYOR?
Bütün bu kötü gelişmeler; Türk gençliğinin kendi kimliğinden kopartılarak Araplaştırılması süreci ile at başı gidiyor. Türkçü gençlikte böyle pislikler bulunmazken dinci kesim arasında her türlü taciz-tecavüz olayının yaşanması, Türk töresinden uzaklaşmanın ne büyük yıkımlara yol açtığını gösteriyor.
Geçenlerde, bir grup Ülkücü’nün evli bir kadınla gayrimeşru ilişki yaşan birisini dövdüğünü duyduk. Bu olaya kızan Ülkücüler acaba yurtlarına aldıkları yoksul Türk ailesinin çocuklarına tecavüz eden şeyhlere ne yapacaklar?
Ülkücüler bilmeliler ki bu rezilliğin halledilmesi adam dövmek değildir; din eğitimi adı altında Türk çocuklarına dayatılan ilkel Arapçı eğitimden kurtulmaktır. Türk olan, kendi tarihine, kendi töresine bir bakar ve onun gereklerini yapar.
Türk milli eğitimi, Büyük Atatürk döneminde olduğu gibi Türk kimliğine uygun hale getirilmeden Türk çocuklarının taciz-tecavüz salgınından kurtarılması mümkün olmayacaktır.