Türkiye, son 20 yılda hızla mezhep taassubuna iteklendi. İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) zihniyetinden gelen Tayyip Erdoğan ve aynı zihniyetteki ekibi, ülkemizi Muaviye Müslümanlığı diyebileceğimiz çıkara dayalı bir din anlayışına soktu. Belgelerini de MUAVİYE’DEN ERDOĞANA DİN VE SİYASET adlı çalışmamızda gösterdik.

Din ve Siyaset

ABD ve İsrail’in isteği üzerine Erdoğan’ın Suriye rejimine karşı başlattığı iç savaş, bölgedeki mezhepçi katliamı daha da azdırdı. Bu geriye gidiş ülkemizdeki Alevi toplumunu çok daha fazla tehdit eder hale geldi.

AKP’nin bu IŞİD-Taliban çizgisindeki zihniyetine karşı muhalefetin 2019 yerel seçimindeki kazandığı başarı bir umut oldu.

Bugün geldiğimiz noktada, işte o kazanımları bile ortadan kaldıracak çok ciddi bir saldırı başlattı Erdoğan. Yanında da 1980 öncesindeki saldırgan ve Arapçı kimliğine geri dönen MHP yönetim tabakası var. Öyle ki vahşi cinayetleriyle Türkiye’yi dehşete düşüren Hizbullah uzantılarıyla bile el ele vermiş durumdalar.

KILIÇDAROĞLU NE YAPIYOR?

Bu tehlikeli ortamda önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyor peki?

Yanına aldığı bazı isimlerle partisine seçim kaybettirmek için uğraşıyor.

Açıkça söylüyorum, Saray’la bağlantılı bir milletvekilinin de yönlendirmesiyle Kılıçdaroğlu, ne yazık ki Tayyip Erdoğan’a çalışıyor.

Bunu da Alevi toplumunun oylarını bölmeye çalışarak yapıyor.

13 yıllık genel başkanlığı süresince Aleviler için en küçük bir hak talebinde bulunmamışken şimdi Alevilerin siyasi lideriymiş gibi hava yaratmaya uğraşıyor. Halbuki Türkiye bugün Orta Çağ vahşetine sürükleniyor. Alevilere ölüm ve katliam eylemlerinin yasal göründüğü şeriat düzenine dönüş için gösteriler yapılıyor.

Bu tehlikeli sürecin yaratılmasında Kılıçdaroğlu’nun gerici politikası da çok etkili oldu. Anayasa Mahkemesi 2008 yılında AKP’ye “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan” ceza verdi de Kemal Bey “Laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum!” diyerek AKP’ye destek oldu.  CHP’nin şanlı devrim yıllarını kötüledi.Partideki laik ve Atatürkçü kadroları budadı. Devlet kadrolarının tarikatçılara teslim edilmesine sessiz kaldı. Burada sayamayacağım kadar yanlış politikalar uygulayıp Türkiye’nin siyasal dinci faşizmine sürüklenmesine dolaylı yollardan destek oldu.

Ve bu haliyle de Alevi toplumuna en büyük zararı verdi.

ZOR GÜNLERDE KILIÇDAROĞLU YOKTU

Bir kez daha söylüyorum: Kendini mağdur edilmiş Alevi lideri gibi pazarlayarak CHP’ye zarar vermeye çabalayan Kemal Kılıçdaroğlu, Aleviler ve Alevilik için hiçbir şey yapmamıştır.

Ben 1980 yılında Hacıbektaş’a gidip törende konuşurken Kemal Kılıçdaroğlu’nun imi timi bellisizdi.

Ben 1989 yılında Alevi toplumu adına Alevilik Bildirgesini hazırlayıp bunu Türkiye’nin önemli isimlerine imzalatıp yayarken imzacılar arasında Kılıçdaroğlu yoktu. Kimse böyle birisini tanımadığından imzasını almaya da gerek duymamıştım.

Ben 1990’larda televizyonlarda , dergilerde, gazetelerde Alevi toplumunun isteklerini dile getirirken Kılıçdaroğlu’nu bilen yoktu.

Ben 1986’da İstanbul Hacı Bektaş Derneği’nde çalışma başlatırken, Şahkulu Sultan Dergahı’nın uyandırılması için ilk taşı korken, Karacaahmet Derneği’nde çalışırken Kılıçdaroğlu’ndan hiç iz yoktu.

Ben Cem Vakfı’nın kuruluşu için çalışırken, Cem Dergesi’ni yeniden yayımlarken, rahmetli Cemal Şener’le 1993’te Alevi kültürünü tanıtan Nefes Dergisi’ni çıkartırken Kemal Kılıçdaroğlu’nu okuyucu olarak bile görmedik.

Sivas katliamının kınanmasında onu ne gören oldu ne duyan?

Ben hapse konulurken, Hürriyet Gazetesi’ndeki işimden Alevilik yüzünden atılırken, Fethullaahçılar tarafından cezaya çarptırılırken Kılıçdaroğlu Aleviliğini hatırlamıyor; etliye sütlüye karışmadan yaşayıp gidiyordu.

Yani Kılıçdaroğlu fikir olarak da eylem olarak Alevi toplumu için hiçbir şey yapmadı.

Emekli olduktan sonra Deniz Baykal onu partiye aldı, milletvekili yaptı. Ve AKP’nin sopası Fethullahçıların düzenlediği bir komplo sunucu Kemal Bey CHP genel başkanı oldu.

Şimdi geriye dönerek soruyorum: Ben 40 yıldır Alevi toplumunun sorunlarını, isteklerini duyurmak için çalışırken; bu konuda kitaplar yazarken; bu toplumun örgütlenmesi için yurt içinde ve yurt dışında koştururken Alevi lideri olmuyorum da bu süreçte adı sanı bilinmeyen, Alevi toplumuna hiçbir hizmeti olmayan türbancı Kılıçdaroğlu nasıl oluyor da Alevilerin lideri oluyor?

BOZGUNCULAR GÖRECEKLER

CHP Genel Başkanlığı’nı babasının tapulu malı sayıp genel başkanlıktan indirilmeyi savaş sebebi sayan Kılıçdaroğlu yıkım çalışmasına devam etsin. Sosyal medyadaki üç beş bozguncuyu kullanarak Tayyip Erdoğan’a çalışmanın manevi cezasını çekecek. Kurultay sürecinde yaşadığı rezalet yetmemiş ki devam ediyor.

Bu toplumun içinden çıkmış, onların duygularını çok iyi bilen birisi olarak söylüyorum ki: Ben de CHP yönetimini tam beğenmiyorum. Bu yüzden de tam Atatürkçü tam laik ATA Parti’ye geçtim. Ama bu ölüm kalım seçiminde oyumu hiç kuşkuya kapılmadan CHP’ye vereceğim.

***

Aleviler de Kılıçdaroğlu gibi değil benim gibi davranacaklardır. Çünkü onlar mezhepçi değil laiktirler. Bu ülkenin eşit bireyleri olarak laik ve çağdaş bir yönetimde yaşamak isterler. Bu yüzden Aleviler adına kurulmuş partilere değil Atatürk ilkelerini savunan laik partilere oy verirler. Geçmişteki Birlik Partisi, Barış Partisi gibi oluşumlarda bu gerçeği yaşadık zaten.

Ülkenin geleceği için özellikle İstanbul seçimi çok önemlidir. Ekrem İmamoğlu kazanırsa boğazımızı sıkan Erdoğan’ın eli ister istemez gevşeyecektir.

Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.

Son söz: Bozgunculardan Alevi olmaz. Aleviler de sırf Alevidir diye bozguncuların peşinden gitmez.