Eski gazeteci, yeni siyasetçi Ahmet Şık, Halk TV'nin çıkaracağı gazetenin başına eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya'nın getirilmesine çok kızmış.
Twitter'dan paylaşım yapan çok çok Şık bey, "Cumhuriyet gazetesine yönelik kumpasta Alev Coşkun’la birlikte Sarayın yalancı muhbiri, savcının yalancı tanığı olup iş arkadaşlarını koltuk sevdası uğruna hapse gönderen Aykut Küçükkaya mı İpekçi, Emeç, Mumcu’nun ruhunun taşıyıcısı olacak?" diye saldırmış Aykut Küçükkaya’ya…
Böylece Cumhuriyet'te yaşanan eski olaylara gönderme yapmış. Ve iftira atarak olayları çarpıtacağını sanmış.
FETÖ OPERASYONLARI
İyi biliyorsunuz: AKP’nin medya işlerini yürüten Fethullahçılar, iktidarı arkalarına alarak öyle azgınlaştılar ki 2008 yılında Cumhuriyet Gazetesi’ne de operasyon düzenlediler. Nevruz sabahı 05.00’te İlhan Selçuk’un evini basıp götürdüler. Ama bu durum gazeteyi çökertemedi.
Bu birinci operasyondan daha etkilisi, gazetenin sahibi Cumhuriyet Vakfı’nı ele geçirmek biçiminde yürütüldü. Bunu da İlhan Selçuk öldükten sonra başlattılar. 2 Nisan 2014’te usulsüz biçimde yapılan vakıf genel kurulunda Cumhuriyet’in asıl yöneticileri devre dışı bırakıldı. Gazetenin avukatı olan Akın Atalay, gazetenin baş yönetici oldu. O döneme kadar vakfın başkanlığını yapan kıdemli yönetici ve İlhan Selçuk’un vekili Alev Coşkun, yasa dışı bu işleme karşı yargıya başvurdu.
CAN DÜNDAR NEREDEN ÇIKTI?
Akın Atalay ve ekibi gazeteyi ele geçirdikten sonra geçmişte cumhuriyetle hiçbir bağı bulunmayan, genel yayın yönetmenliğinden de haberi olmayan Can Dündar’ı Cumhuriyet’e genel yayın yönetmeni yaptılar.
Can Dündar ve ekibi kendilerini yenilikçi, İlhan Selçuk çizgisindekileri ise, tıpkı Fethullahçılar gibi, “Ulusalcı-Ergenekoncu” ilan ettiler. Mustafa Balbay, Bedri Baykam, Mehmet Faraç, Alev Coşkun, Coşkun Özdemir, Ümit Zileli gibi Atatürkçü ve yurtsever isimleri attılar. Ahmet Şık gibiler bu yazar kırımını o sıralar tebessümle izlediler.
Bu operasyonun Fethullahçı niteliğini, gazeteye alınan yeni yazarlarda ve haberlerde izledik. Fethullah destekli Nuray Mert’i yazar olarak getirdiler. Bu bayan yazar, AKP’nin iktidara gelmesini Cumhuriyet Gazetesi’nde “2002 devrimi!” diye kutsallaştırıyordu. Sanırım o sıralarda Ahmet Şık’ın görüşü de böyleydi.
Nuray Mert bununla yetinmiyor; Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak için sokaklara inenleri, “Cumhuriyetçi azınlık mezardan ıslık çalarak geçti!” diye aşağılıyordu.
Sanıyorum Ahmet Şık da halen böyle düşünüyordur.
Nuray Mert, Atatürk’ü simgeleyen zeybek oynamayı ise “İstediğiniz kadar zeybek oynayabilirsiniz, ama o artık bir ölüm dansı.” diye yeriyordu. Ahmet Şık da böyle cümleleri siyasete atıldığı yerde bolca duymuş olmalıdır.
Ahmet Şık’ın yoldaşı Nuray Mert bir yazısında, isim vermeden FETÖ’cü Derin Tarih adlı adi uyduruk dergiyi ve onu çıkartan Mustafa Armağan’ı savunuyordu. Ahmet Şık’ın o gazetecileri neredeyse Atatürk’e küfreden Kadir Mısıroğlu haline geliyorlardı.
FETÖ’nün AKP desteğiyle geçmişte yaptığı Ergenekon, Balyoz gibi operasyonlara destek veren Aydın Engin de gazetede yazar yapıldı. Erdoğan’ın 2010’daki sözde anayasa değişikliğini öyle coşkuyla savundu ki, daha sonra bile, “Ben “Yetmez ama evet” değil, doğrudan “evet” dedim!” diyebildi. Eşi de Fethullahçılarla içli dışlı olan Aydın Engin, yazılarında tıpkı Tayyip Erdoğan gibi Suriye’deki Beşşar Esatyönetimini karaladı.
OKURLAR GAZETEYİ BIRAKTI
Soros etiketli bu yeni yönetimi cumhuriyet okurları hiç benimsemedi, desteklemedi. Gazete satılmadı, maaşlar ödenemedi… Kurumun gayrimenkulleri bile elden çıkarıldı.
Ahmet Şık’ın kutsamaya kalkıştığı o gerici süreci, Cumhuriyet Gazetesi Okurları (CUMOK) adına İstanbul Temsilcisi Av. Mustafa Namık Kemal Boya, 2016’da şöyle açıkladı.
“Son iki yıldır Cumhuriyet Gazetesindeki, kuruluş amacına, kuruluş felsefesine aykırı gelişme ve değişmelerden duyduğumuz sıkıntıları değişik yollarla, değişik ortamlarda kamuoyu ile paylaşmış bulunmaktaydık.
Bu olayların başlangıcının, Gazetemizin Vakfı’nın yönetimine, haksız ve hukuka aykırı bir operasyonla 02.04.2014 tarihli usulsüz genel kurul ile el koyulması, yöneticilerin ihraçları ve yönetime yapılan atamalarla adeta yönetimin DNA’sının değiştirilmesi olduğu bilinmektedir.
Bu olaydan sonra, bu yeni yöneticilerin Biz Cumhuriyetçileri kahreden yayın çizgileri ile mücadeleyi sürdürdük.
Şimdi ortaya, gazeteyi de hedefe koyan bir savcılık operasyonunun çıkmış olması, gazetenin ve bazı çalışanların, yazarların gözaltına alınmış olmaları üzücüdür. Ancak, yapılan yanlışların bizi haklı çıkarmış olmasından dolayı da duyduğumuz üzüntüyü ayrıca bildirmek isteriz. (…) sevgili gazetemiz Cumhuriyet’in yönetimine bir “kayyım” atamasını kesinlikle istemiyoruz! (…) usulsüzlüğü ortaya çıkmış olan son yönetimi yaratan Vakfı Genel Kurulunun mutlaka ve ivedi olarak ilgililerce usulüne uygun biçimde yenilenmesini beklemekteyiz.”
Kimmiş Saray’ın adamları anlayabiliyor musun Ahmet Şık?
ERDOĞAN KURTARDI
Tam anlamıyla çökmüş durumdaki Can Dündar-Akın Atalay ikilisinin imdadına Tayyip Erdoğan yetişti. Bunlar hakkında MİT tırları yüzünden saçma sapan bir iddia ile dava açılmasını sağladı. Böylece, başarısız yönetimi mağdur durumuna düşürerek ölüm yatağındaki hastaya kan nakli yaptırmış oldu.
Yeni Cumhuriyet’teki Akın Atalay yönetimini eleştiren yazılarım nedeniyle dava sürecinde benim de ifademe başvuruldu. Mahkemede, açık açık ve kuvvetle; MİT Tırları haberi yüzünden açılan bu davanın haksız, yanlış bir dava olduğunu söyledim. Yazarlara yönelik suçlamaların yanlışlığını vurguladım. Bunların tümü tutanaklardadır.
Ama mahkeme bazı isimlere ceza vererek Cumhuriyet’teki karşı devrimci operasyonu gizlemiş ve bunun tartışılmasını önlemiş oldu. Ahmet Şık, şimdi o karşı devrimci ekibi mazlum, mağdur ve kahraman göstermek için saldırıyor Aykut Küçükkaya’ya…
Vakıf ilgili yargılamalar sonucunda da bu “Yetmez ama evetçi” takımını yönetime getiren kararlar iptal edildi. Vakıf yönetimi değişti; Alev Coşkun başkanlığında yeni bir ekip geldi. Aykut Küçükkaya da bu sürecin sonunda gazeteye genel yayın yönetmeni oldu.
Ahmet Şık; süreçte hiçbir olumsuz tavrı olmayan Aykut Küçükkaya’ya ağır hakaretler ederek aslında o kripto FETÖ’cülerin öcünü almaya çalışıyor gibi…
Cumhuriyet Gazetesi’nin işgalden kurtarılması onları çok yaralamış çok…
2015’TE YAZMIŞTIM
30 Nisan 2015’te, o zamanlar yazdığım Aydınlık’taki yazımın başlığı “İlhan Selçuk’u Vurmak” idi… Yeni yönetimi eleştirdiğim yazımda şunu diyordum: “Cumhuriyet’in yeni yönetimi, yeni yazarları ile birlikte, ABD politikalarının emrine girerek; Atatürk devimlerinden yan çizerek; aydınlanma-laiklik ilkelerini ayak altına alarak İlhan Selçuk’u bir kez değil iki kez vurdu. Şu an gazetenin başına çöreklenen karanlık odak, onu öldürdüğünü sanıyor...”
Öldüremediler… Sayın Alev Coşkun’un üstün bir iradeyle direnmesi sonucunda bu işbirlikçi kadro geldiği gibi gitti; cumhuriyet yine bildiğimiz cumhuriyet oldu.
Biz laikler, biz Kemalist ideolojinin savaşçıları Cumhuriyet Gazetesi’nin yanında olmaya devam edeceğiz. Varsın Ahmet Şık gibileri, efendilerinden gelen buyruklar doğrultusunda iftiralarına devam etsinler.
Aykut Küçükkaya’ya gelecek olursak… Çok eskiden beri tanırım. Gerçek bir gazeteci, kapı gibi sağlam insandır. Onun bazı kusurları var ise; bunlar, sıkı bir Kemalist ve vatansever olması; her zaman AKP’ye karşı çıkması; Ahmet gibi şov yapmayı becerememesidir. Yayımlayacağı gazeteyi de merakla bekliyoruz.