Türkiye’yi açıkça tehdit eden, bombalar patlatarak sivilleri de katleden iki örgüt var: Birisi PKK diğeri de IŞİD…
Adı sık sık değişse bile IŞİD, Irak ve Suriye’de İslam devleti kurmak hayaliyle kan döküyor.
Ne acıdır ki Türkiye’de STK görünümlü bazı örgütler de bu hayale hizmet için açık açık çalışmalar yürütüyor. Yetmiyor… SADAT adlı örgütün ASSAM adlı yan örgütü; Türkiye’yi Asrika adlı bir İslam devletine çevirmek için resmi kurumların da desteğiyle yıkım çalışmalarını sürdürüyor.
Belgesini görmek isteyenler şu bağlantıya girebilirler:
Bu çalışmaların organizatörü ise AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a uzun süre başdanışmanlık yapan, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı güvenlik toplantılarına katılan emekli asker Adnan Tanrıverdi. Adnan Tanrıverdi’nin örgütü SADAT, nasıl adam öldürülür, nasıl terör ortamı yaratılır bunun bile eğitimini verdi. Ama arkasında AKP iktidarı olduğu için asla soruşturulmadı.
Soru şu: Suriye ve Irak’ta İslam devleti kurmak için kan döken IŞİD’in hedefiyle Türkiye’de Saray’a kadar girmiş birisinin örgütünün hedefi arasındaki benzerlik nereden geliyor? Bu benzerlik gizli bir işbirliğini göstermez mi? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu büyük tehlikeyi neden görmezden geliyorlar?
Ve; ikinci soru: IŞİD’in Suriye’ye sızmasının önünü kim açtı?
ORADA PKK YOKTU
Bugün Türkiye, haklı olarak Suriye’den kaynaklı PKK teröründen yakınıyor. İyi ama Suriye’de PKK örgütü yoktu. Beşşar Esat yönetimi PKK’nın belini kırmıştı. 2007 yılında iktidar yanlısı gazetecilerin çoğunlukta olduğu bir takım olarak Suriye’ye gittik. Kutsal yerleri gezip dönerken kılavuzumuza, Suriye’deki PKK varlığının durumunu sordum. Kılavuz, soldaki tepenin üstündeki büyük bir yayvan binayı gösterdi. “İşte orsı PKK’lıların tutulduğu yer. Beşşar Esat yönetimi başını kaldıranı yakalayıp oraya tıktı. Türkiye ile ilişkilerin bozulmasına asla izin vermiyor!” dedi. Bu bilgiyi AKP yanlısı gazeteciler de doğru diye onayladılar. Neredeyse Suriye ile Türkiye bir federasyon olarak birleşip ortak devlet olacaktı.
Ya bugün?
Suriye’nin kuzeydoğusunda YPG/PYD adı altında bir örgüt egemen… Bunlar PKK’nın Suriye uzantıları… Kısacası, PKK; Suriye’de bir devlet kurmuş durumda…
Peki PKK’ya bu ortamı kim hazırladı?
Tayyip Erdoğan hazırladı?
 
Suriye’deki laik yönetimi devirip orada bir İhvancı İslam rejimi kurdurmak sevdasındaki Tayyip Erdoğan, ABD’nin isteğine uygun biçimde Suriye’yi karıştırdı. Suriye Devleti’ni yıkmak için ABD ile birlikte Türkiye’de “Eğit-Donat” adı altında teröristler yetiştirildi. Bunlar Suriye’ye gönderildiler. Yetmedi… Türkistan’dan, Avrupa’dan, Kafkasya’dan gelen dinci teröristler Türkiye üstünden Suriye’ye sokuldu. Bu ülkede iç savaş çıkartılarak kuzeydeki Arap nüfusa kapılar açılarak onlar Türkiye’ye göç ettirildi. Bu yolla Kuzey Suriye boşaltıldı. Boşalan alanlara da ABD tarafından silahlandırılan PKK yerleştirildi… Suriye, İsrail ile mücadele edemeyecek kadar zayıflatıldı… Geldik bugüne…
TERÖRÜ KULLANIP DEMOKRASİYİ BOĞDULAR
Türkiye’deki iktidarlar şimdiye kadar terörü kullanarak demokrasinin önünü kestiler. Bu planı 1960’larda  Amerikancı derin devlet (Özel Harp Teşkilatı)  devreye soktu. ABD’den emir alan Komünizmle mücadele derneklerinin tarikatçı militanları terör çağını başlattılar. 1971 yılı 1 Mart’ında terör gerekçesiyle asker darbe yapıp Süleyman Demirel hükümetini yıktı. Aynı oyun sürdürülerek 12 Eylül 1980 darbesi yapıldı. 
DERİN DEVLET KURDURDU
ABD ve Türk derin devleti 1970’lerin ortasında güçlenen Türk ve Kürt devrimcilerinin ittifakını kırmak için Abdullah Öcalan’a PKK’yı kurdurdular. PKK’nın ilk işi Marksist Kürt örgütlerini ezmek oldu. Çünkü, ABD, Öcalan’dan Kürt milliyetçiliği yapmasını istemişti. O da bu işi sol salçalı bir biçimde başlattı. Önceden Türk ve Kürt sömürgecilere ve ABD işbirlikçilerine karşı mücadele edilirken; Öcalan, Türk devleti ile mücadeleyi temel aldı. ABD düşmanlığını ABD dostluğuna çevirdi. Kürt derebeyleri ile savaşmayı bırakıp Türk askerine saldırmayı temel ilke yaptı. 
PKK’nın dışarıdan aldığı destekle güçlenip saldırması içerideki tutucu iktidarlar tarafından demokrasinin önünü kesmek için kullanıldı. AKP bile 10 sene birlikte çalıştığı PKK’yı 2015’te düşman ilan ederek seçim kazanmayı becerdi. Ve Türkiye demokrasi açısından biraz daha gerilere gitti.
Şimdi de aynı oyun oynanıyor. IŞİD’in adı anılmasa bile Türkiye bu iki örgütün tehdidi altında. İki örgütle de bilinçli olarak tam mücadele edilmiyor. Her gelen iktidar terörü göstererek halkı korkutuyor; oyunu alıyor; sonrasında da demokrasi duvarından bir taş daha gidiyor.
Korkarım ki 2023 seçimlerine kadar daha böyle birçok operasyonun hedefi olacağız…
Uyan Türkiye, uyan!
Terörle mücadele ediyoruz diyerek terör örgütlerinin önünü açanların yalanına inanma…