Belediyeciliği bilen Cumhurbaşkanlığı makamı, belediyelerden gelen bilgilerden yola çıkarak tasarruf tedbirleri kararı aldı. Aldı almasına ama bu kararı kendine dert eden belediye olmadığını biz biliyoruz. Geçtiğimiz yazımızda Sultanbeyli Belediyesi’nin beyaz et, kırmızı et ve gıda ihalesini masaya yatırmıştık. Yüce devletimiz bir karar alıyordu almasına ama bunu takan belediye yoktu.

Soru basit aslında. Belediye ne iş yapar? Çöpleri toplar, kaldırım yapar, çocuk ve yetişkinler için parklar inşa eder. Ekstradan nikah salonu, kapalı spor salonu ve spor tesisleri yapar. Zabıta hizmeti ile denetimler yapar. Ana yollar ve caddelerse İBB sorumluluğundadır. Arada sırada belediyelerimiz ara sokakların yollarını onarır. Belediyeden beklenen hizmetlerin tamamı bu kadar beyler, bu kadar. Bu hizmetleri sizlerden tahsil ettiği emlâk ve çöp vergileri ile gerçekleştirir.

Hülasa, belediyelerimizin imalatı bunlarla sınırlıdır.

Belediyeciliği bilen Cumhurbaşkanlığı makamı bu bilgilerden yola çıkarak tasarruf tedbirleri kararı aldı. Aldı almasına, ama bu kararı kendine dert eden belediye olmadığını biz biliyoruz. Geçtiğimiz yazımızda Sultanbeyli Belediyesi’nin beyaz et, kırmızı et ve gıda ihalesini masaya yatırmıştık. Yüce devletimiz bir karar alıyordu almasına ama bunu takan belediye yoktu…

 YAPIŞTIR GİTSİN İHALELERİ

Ama bazı belediyemizin -ki bu gibi temel işlerle değil- tali işlere daha çok para saçtığını söyleyebiliriz. AKP’li Pendik Belediyesi… Başkanımızın makamda ikinci dönemi olduğu görülüyor… Ahmet Cin… O da Millî Görüş kökenli ve dindar bir geçmişe sahip…

Neyse konumuzu dağıtmayıp Ahmet Cin, ne gibi cinlikler düşünmüş anlatmaya başlayalım.

Bazılarınız hatırlar kuzum, hatırlar. Geçtiğimiz yıl Ahmet Cin başkan durup dururken üzerinde kendi ismi yazılı 100 bin adet termos alımı yapıp belediyenin parasıyla hovardalık yapmıştı. Sosyal medya ve internet mecrasında epey alaya alınan başkanımız belli bundan hiç mi hiç etkilenmemiş.

Ne mi yapmış? 2024 yılı için de termos almaya karar vermiş. Yalnız bu sefer rakamı azaltmış: 30 bin adet… Yine bildiğimiz pişkinlikler de unutulmamış. Termosun her tarafına babasının parasıyla almış gibi Ahmet Cin hediyesi olduğunu hatırlatma gereği duymuş. Maşallah diyoruz ve başka ne gibi CİN gibi ihaleler yapmış onlara bakıyoruz…

Neler ver neler! Soyadı boşuna değilmiş dedirten türden hem de…

Mesela, sokak temizlikçileri için çalı süpürge almak istemiş sayın başkan.

Peki sizce kaç tane yeter bu iş için? Tahmin edemediniz! 25 bin adet çalı süpürgesi ihalesi sonuçlandırmış. Kullan at değil, dikkat buyurunuz. Bildiğiniz çalı süpürgesi…

Dedik ya, Ahmet Cin başkanınızda cin fikir ihaleler bununla da sınırlı olamazdı ve devamı olacaktı elbet…

Pendik halkına Türk kahvesini sevdirmeyi akıl etmiş ve hemen harekete geçmiş… Kahve her önüne gelen fincan ve tepsiyle içilmesin diyerek güzel mi güzel ihale akıl etmiş. İhale, ilana şu başlıkla çıkmış: “Karton Çantalı Kahve Fincanı Seti Ve Tepsi Alımı” 10 Mayıs 2024 tarihinde 10 milyon 950 bin TL ile sonuçlanmış…İhalenin içeri ise şöyle: 50 bin adet çift fincan takımı…50 bin adet tepsi, 50 bin adet 50 gr. Kahve paketi…Başkan Cin, “Bir fincan kahvenin 40 yıllık hatırı var!” deyivermiş maşallah!

TASARRUFA DEVAM YA ALLAH!

Böyle nazik düşünceli bir başkan varken durmak olmazdı kuşkusuz. Cin başkan mahremiyeti unutamazdı ve hemen bir ihale düzenlemesi gerekiyordu. Bu sefer de perde ihalesine çıkıyordu belediyemiz. Bu ihalede belediyemiz, nedense bilinmez perde ihalesi düzenliyordu: 1020 m2 perde ihalesini de meşhur mu meşhur, belediyelerimizin bayıldığı ihale maddesi üzerinden gerçekleştiriyordu: Doğrudan temin!

Yaa sabır, yaa sabır!

Belediyemiz ponçik mi ponçikti ve durmak olmazdı. Bebekli aileleri ihmal olmazdı. Bebek malzemeleri ihalesi de hemen yapılır haliyle. Belediyemiz bebekli aileler için tam çeşitli kalemlerde 70 bin adet alım ihalesi sonuçlandırıyordu.

Bitti mi?

Asla! Kat’a!

Cin gibi belediye başkanımız insanların tıraşını unutur muydu hiç? Hemen bir ihale ile 1100 adet tıraş makinesi alıp mahsun ve mazlum halkımıza dağıtıyordu…

Muhafazakâr cenaha son bir sözüm var!

Yahu kardeşim siz korkularınızdan dolayı “CİN” dememek için “Üç harfliler” demiyor musunuz?

İyi de bu muhafazakâr belediye başkanımızı soy adı ne böyle? Kendisine “Ahmet Üçharfli” diyerek bir hitapta bulunuyorsunuz? “Cin” demekten korkan bu kesim neden böyle bir soy ismi alır kendine? Benim bildiğim Müslüman böyle bir soy ismini öldür Allah almaz, alamazdı!