Seçimler bitti. Sosyolojik olarak olmasa da sayısal anlamda Erdoğan kazandı. Ya da şöyle demek olası: Devlet kazandı, millet kaybetti. Devlet milletin üzerine bütün gücüyle abandı ve ezdi. Her yönden kuşattı ve onu korkuttu. Devlet halkı terör kaygısıyla adeta terbiye etti.

Muhalefet terörle işbirliği yapmakla suçlandı.

Vatanını savunanlara hain damgası vuruldu.

Camiler, tarikatlar, cemaatler iktidarı desteklemeyenleri dinsizlikle etiketledi.

Olan oldu ve şimdilik “şer” kazandı.

Ama biliyoruz ki her şerden bir hayır doğar.

Bakalım bu şerden hangi hayır doğacak?

Bu seçimin en dikkat çekici sloganlarından biri; “Cehennemin kapılarını kapatmak” idi...

Ama kapatılamadı.

Böylece 21 yıldır kapısı açık olan cehennem daha çok günahkâr yutmaya devam edecek.

Öfke sürecek, kötü dil, farklı düşünenleri aşağılama ve kibir devam edecek.

Yolsuzluk, adam kayırma, nepotizm gemi azıya alacak.

Yabancıları yurttaş yapma rezaleti de sürecek.

Daha çok mülteci gelecek.

Mültecilerin dili kutsanacak, Türkçe küçümsenecek.

Türklük dışlanacak, Araplık yüceltilecek.

Ekonomik sorunlar devasa boyutlara varacak.

İşsizlik patlayacak, enflasyon adeta uçacak.

Her şey zamlanacak ama maaşlar yeterince artmayacak.

Kiralar daha da yükselecek.

Hükümet para bulabilmek için toprak ve konut satmaya devam edecek.

Yurdun değerli arazileri de yabancılara haraç mezat verilecek.

Ve biz yine her hafta karakola gidip yazdıklarımızdan dolayı sürekli ifade vereceğiz.

Yargının kılıcı tepemizde sallanmaya devam edecek.

Özetle memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş gibi olacak ama biz yine de mücadeleye devam edeceğiz.

Vazgeçmeyeceğiz, pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz.

Mücadele etmek bizim yaşam biçimimizdir.

Dönen dönsün, biz yolumuzdan dönmeyeceğiz.

Bilge Tonyukuk Yazıtlarından esinle, Türk Kağanlığı ile Çin arasındaki savaşlarda söylenmiş bir sözü yazarak bitirelim yazımızı:

“Onlar çoktu, biz Türk’tük… Korkmadık, savaştık!”