Dağlar Türk ekinci ve Türklük bilincinde çok önemli, çok kutsal bir yere iyedir. Türklerin yaşadığı büyük artı geniş topraklarda başka bir deyişle büyük Türk yurdunda pek çok dağ dahası sıra dağlar bulunuyor. Ancak Türklük ile dağ kavramı bir arada düşünüldüğünde usa gelen ilk dağ artı dağ dizgesi Tanrı dağlarıdır. Tanrı dağları tekil olarak Tanrı dağı biçiminde de söyleniyor. Ancak Tanrı dağları nitelemesi daha doğru görünüyor. Niyesi Tanrı dağı tek bir dağ değil dağlar sırasıdır.
Tanrı dağları Türklük için kutlu artı kutsaldır. En yüksek durgusu Cengiz Çokusu başka bir deyişle Cengiz doruğu deniz düzeyinden 7439 metre yüksekliktedir. Bu doruk Kırgızeli içindedir.
Türk inancında ölen kişilerin tinlerinin Tanrı dağlarına uçtuğu inanışı vardır. Bu dağlara Tanrı adının verilmesi öylesine değildir. Tanrı gibi yüce artı erişilmez görülen bu dağlar, göksel bir özellik taşır. Ölülerin tinlerinin bu dağlara uçması inancı Türklüğün Tengri düşünüşü ile de yakından ilgilidir. Tengri gökseldir. Kök Tengri nitelemesi bu nedenle kullanılır. Kök, bugünkü Anadolu Türkçesinde “Gök” demektir. Bu gök, gökyüzü sözünden daha geniş artı daha derin bir anlama iyedir. Niyesi gök sözü Türkçede evren anlamını da içerir. Gökyüzü ise evrenin yüzü demektir. Biz evrene ilişkin yeryüzünde ne görüyorsak hepsini gökyüzünde görebiliyoruz. O nedenle gökyüzü gerçekte evrenin yüzü demektir.
Tanrı dağlarının çok yüksek oluşu artı gökyüzüne çok yakın gibi görünmesi Tengri’ye yakınlık olarak da algılanmıştır. Tanrı dağlarına varmak, yamaçlarında dolaşmak, suyundan, pınarından içmek, yemişinden yemek, oralarda derin derin soluk almak değme Türk için bir tür kutsanmak gibidir.
Tanrı dağları Türk’ün sığınağı artı barınağıdır. O dağlarda gezen marallar, geyikler, börüler, kökbörüler, atlar, yılkılar, üzerinde uçan kartallar, doğanlar, toprağında barınan börtü böcekler Türklerin yoldaşı, koldaşı dahası eldaşıdır.
Büyük Türk yurdundan daha nice dağlar vardır. Ancak yukarıda da dile getirdiğimiz gibi Tanrı dağları başkadır. Niyesi Tanrı dağları Tanrı’nın dağlarıdır. Tanrı gibi yüce, Tanrı gibi yüksek, Tanrı gibi uludur.
Türk’ün Tengri inancında “ıduk yir sub” anlayışı gereği doğadaki değme varlık kutsaldır. Toprak, taş, ağaç, çiçek, böcek, ırmak, göl, deniz kutsaldır. Gördüğümüz dahası göremediğimiz ne varsa bütünü kutsaldır. Türk o kutsallığın ayrılmaz bir bölümüdür.
Adını Tanrı’dan almasından ötürü, Tanrı dağları Türk yurdundaki dağların en özelidir.
Türk yurdu dağlarla bezelidir.
Altay dağları, Sayan dağları, Ural Dağları, Kafkas dağları, Anadolu’daki dağlar, Balkanlardaki dağlar, Kıbrıs’ta Beşparmak dağları…
Büyük dahası kutlu söylencemiz Ergenekon’da sözü geçen demir dağlar…
Hepsi büyük Türkeli’nin çatısıdır.
Hepsi özeldir.
Öte yandan Tanrı dağları, Altay dağları, Sayan dağları Türklüğün varlık alanına çıktığı yeryüzü bölgesidir.
Yurdumuzun üzerinde bir şanırak gibi uzanan dağlarımız bizi koruyan, sarıp sarmalayan göksel kollar gibidir. Dağların gölgesinde, yeşil otların, güzel çiçeklerin arasında, ırmaklar boyunda, göller kıyısında gezinen oğullarımız, kızlarımız bizim gönencimiz dahası göz aydınlığımızdır.
Dağlara çıktık Kürşad olduk, akınlarda taşkın olduk.
Çerimiz börüdür, gücümüz dağları yürütür.
Bumin, Urungu, Tonyukuk, İlteriş!
Dağdan dağa ünleyip elde ok ile yay geriş!
Yağılar saldırdığında dağlarda kurt olan biziz!
Ormanlar bizimdir, yazılar bizimdir, dağlar bizim…
Varlık yokluk dövüşünde ölenler bizimdir, sağlar bizim…
Tanrı dağlarında dolaşır atalar tini,
Unutma, hep anımsa kutlu Ötüken’i…
Türk’ün dağı, Türk’ün otağıdır.
Dağlara bin saygı olsun!