Bir ölüm bilgisi aldığımızda söylediğimiz kimi sözler var. En başta yakınlarına “Başınız sağ olsun,” diyoruz. Ardından ölen kişi için algış içerikli sözler ediyoruz. Bu algış sözlerinin büyük bir bölümü İslam inancı ile ilgili sözler. Onların neler olduğunu hepimiz biliyoruz.
İslam inancı, dilimizi olumsuz anlamda çok etkiledi. Yüzlerce, binlerce Arapça sözcük dilimize sokuldu. Gelen sözcükler Türkçenin öz sözcüklerini öldürerek başka bir durumla unutturarak geldi. Daha açık belirtecek olursak Arapça sözcükler öz Türkçe pek çok sözcüğü yok etti artı unutturdu.
Ölüm olayı yaşandığında söylenen sözlerin çoğunda Arapça sözcükler var. Bütünüyle olmasa da araya serpiştirilmiş, iliştirilmiş kimi Arapça sözcüklerle kurulan baş sağlığı dileme artı algış amaçlı tümceler gündelik dilimizde baskınlık kazanmış durumda.
O tümcelerden örnekler vermeyeceğim. Niyesi onların neler olduğunu hepiniz bir çırpıda anımsayabilirsiniz. Biz bu yazıda Türkçe algış ve dilek sözlerini konu edeceğiz. En başta da “Toprağı Bol Olsun!” sözünü ele alacağız. Ancak önce şu, “Başınız sağ olsun” sözünü biraz irdeleyelim.
Baş sözcüğü Türkçede bilinen anlamının yanı sıra yara artı çıban anlamına da gelmektedir. Sağ olsun sözünün özgün durumu da sağalsın biçimindedir. Sağalsın, sağalmaktan gelir. Sağalmak ise iyi olmak, iyileşmek, sayrı olmamak demektir. Bu bağlamda “Başınız sağ olsun,” sözünün özgün biçimi; “Başınız sağalsın!” söyleyişine dayanır. Bu da, “Yaranız iyileşsin,” demektir.
Yakını ölen kişi acı duyar. Bu, onun yüreğinin yaralanmasındandır. Yüreğinizdeki yara en kısa sürede iyileşsin, dileğinde bulunmak için başınız sağalsın denilmektedir. Güzel Türkçemizin bu güzel dilek sözünü gerçek anlamıyla bilerek kullanmalıyız.
Gelelim “Toprağı bol olsun!” sözüne…
Bu sözcük, günümüzde İslam dininden olmayanlar için kullanılan bir sözdür. İşin gerçeği bu söz, İslam öncesi Türk döneminden geliyor. İslam sonrası ise Müslüman olmayan bir kimsenin ölümünün ardından söylenir oldu. Peki, bu söz İslam öncesi dönemde Türkler arasında hangi anlamda kullanıldı? Bu sözle ne ereklendi?
Türk toplumunda biri öldüğünde, yuğa katılmak amacıyla yurdun çeşitli yerlerinden gelenler yanlarında toprak getirirlerdi. Bu topraklar ölünün sinine konurdu. Kişi çok sevilen biri ise yuğa katılım yüksek olurdu. Bu ise getirilen toprakların çok olması demekti. Böylece çok sevilen artı ölümünden derin acı duyulan kişilerin sininde çok toprak yığılırdı. Bu nedenle ölen birinin ardından daha yuğ yapılmadan “Toprağı bol olsun!” dileğinde bulunmak, umarız yuğa katılanlar çok olur, umarız çok toprak getirilir, anlamını içermektedir.
Türk töresinde yuğ ölümün ardından kısa bir sürede, birkaç gün içinde yapılıyor değildi. Soğuk yaşam koşullarının egemen olduğu Türk yurdunda, bu, sorun oluşturmuyordu başka bir durumla büyük bir soruna yol açmıyordu. Bu arada ölünün şişmemesi ve kokmaması için karnının üzerine bıçak, kılıç gibi demirden bir nesne konulması da onu daha da soğuk tutma amacıyladır. Bu gelenek Anadolu’da günümüzde de sürdürülmektedir.
Toprağı bol olsun dileği daha yuğ yapılmadan önce söylenirdi. Yuğdan sonra ise başka algış sözleri söylense gerektir. Günümüzde yuğlar ölüm olayı olduktan sonra en geç birkaç gün içinde yapılmaktadır. Bu da İslam’ın etkisiyledir. İslam’ın doğduğu topraklarda sıcak yaşam koşulları nedeniyle ölünün kokması ve gövdesinin bozulması durumundan dolayı tören ivedilikle yapılıyordu.
Toprağı bol olsun sözü artık yuğdan sonra da söyleniyor. Ancak kanımca yuğdan sonra başka sözler söylenmeli. Nitekim söyleniyor da…
Onlardan birkaç örnek verelim.
Işıklar içinde uyusun!
Yeri aydınlık olsun!
Erinç içinde uyusun!
Toprak incitmesin!
Yıldızlar yoldaşı olsun!
Anısı yaşasın!
Geride kalanların yaşamı uzun olsun!
Tanrı geride kalanlara dayanma gücü versin!
Tanrı tinini mutlu kılsın!
Tini göğün bağrında yaşasın!
Tini Tanrı dağlarında dinlensin!
Yeri Tanrı dağları olsun!
Sözlerimizi bağlarken şu bilgiyi de anımsatalım; Ulu Önder Atatürk’ün Anıtsini’nde yurdun dört bir yanından getirilmiş topraklar bulunmaktadır. Topraklar küçük kaplar içinde, sıralı bir biçimde atamızın ölü gövdesinin konulu bulunduğu yerin çevresine yerleştirilmiş durumdadır. Bu bir köklü Türk geleneğidir. Anıtsin başka bir deyişle kurgan yapmak da Türk geleneğidir.
Toprağı bol olsun, sözünü artık ölen Türk’ün inancına bakmadan ardından söyleyebilmeliyiz. Burada aranacak tek koşul o kişinin Türklük bilincini taşıyor olmasıdır.
Bu sözü Türk olmayan sevdiklerimizin ardından da söyleyebiliriz. Burada da koşul onun Türklüğe yağı olmamasıdır.
Türk’üz ancak Türklükten uzağa savrulmuşuz. Bir yolculuğa çıkmak gerek. Yeniden öze dönüş yolculuğuna… Yolculuğun sonunda varacağımız yer Ötüken’dir. Ötüken, kimileyin gerçek anlamıyla yer olarak kimileyinse duygu olarak varacağımız kutlu varış durgusudur.
Bu bağlamda, Türk töresinin yeniden diriltilmesi yolunda verdiğimiz uğraşların ereğine ulaşmasını dilerim. Bu algış sözü karşılıksız kalmamalı. İnançla yanıtlanmalı.
Öyleyse içtenlikle alaş diyelim…
Yazıda kullandığımız kimi sözcüklerin anlamları
Algış: Dua
Alaş: Amin
Tümce: Cümle
Sayrı: Hasta
Erek: Hedef
Yuğ: Cenaze töreni
Tin: Can, ruh
Sin: Mezar, kabir
Durgu: Nokta
Kurgan: Kağan mezarı