Gerçeği görelim: Önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanlığı için Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu yarışacaklar.

Seçimi Sayın Kılıçdaroğlu’nun kazanması beklenebilir ama tam garantisi yok.

Cumhur İttifakı’nın oyu, yüzde 40’ın altına düşmüşken hem de…

Gerçeğin öbür boyutu da CHP’nin genelde AKP’nin gerisinde kalması…

Niçin böyle?

AKP SEÇMENİNE SESLENEMİYOR
Kemal Bey’in konuşmalarını dikkatle izliyorum. Bu konuşmaların geneline baktığımızda, o, daha çok kendi seçmenini tatmin etmek için konuşuyor. “Hak, hukuk, adalet!” sloganına indirgenmiş bir muhalefeti var. İşin içine helalleşme/barışma politikasını soksa da bu tutumu da CHP’yi devletin hatalarının sorumlusu olarak göstermeye yol açıyor. 

Bugün Samsun-Bafra’da konuştu CHP Lideri Kılıçdaroğlu… Yine ana gündemden uzakta kaldı. Orası tarım ve hayvancılık bölgesi… Bunu bile atladığı için konuşmasının bitiminde salondan birileri “Pirinç fiyatları!” diye bağırarak Sayın Kılıçdaroğlu’nu uyardılar.

Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan CHP Lidri Kılıçdaroğlu bir gerçeği iyi bilmeli:  Oralardaki ve diğer yerlerdeki AKP’li seçmenin sorunu “Hak, hukuk, adalet!” değil.

Onlar yoksullaşmanın pençesinde kıvranıyorlar. İşsizlik en çok AKP’nin yoksul seçmenlerini vuruyor.

Ama Kemal Bey, bu konuya bir türlü odaklanamıyor. Sosyal-siyasi alanlarda bilinen konuşmalarını tekrarlıyor ve bu da onun etkisini sınırlıyor.

Kendisine önerim şudur: Öncelikle AKP-MHP seçmeninin istekleri, beklentileri sağlam birkaç kamuoyu araştırmasıyla saptanılmalı…

Bir gözlemci olarak iddia ediyorum: AKP seçmeninin en önemli sorunu; yoksullaşma ve işsizliktir.

Yolsuzluk, çok daha sonra gelmektedir.

Kemal Bey; yolsuzlukla yoksulluk arasında bağ kurarak o tarafa seslenmelidir. 

AKP seçmenini ayırarak, bu seçmenin 20 yıllık desteğini kötüye kullanan AKP oligarşisinden  hesap sorulacağını dile getirmeli. Bunu da yine o iyi niyetli seçmenin hayatını düzeltmek için yapacağını söylemeli.

Türkiye’nin ekonomik olarak güçlü olduğunu, bu gücün doğru kullanılmasıyla işsizliğin çözüleceğini vurgulamalı.

Kaynak olarak, yurt dışına kaçırılan soygun, vurgun, rüşvet paralarının geri getirilerek kullanılacağı dile getirilmeli.
AKP seçmenine ekonomik güvence verilmeli…

“Kul hakkı yememek, kimse yatağa aç girmeyecek!” gibi yıpranmış sloganlar yerine daha diri, daha dik, daha güncel sloganlar üretilmeli. 

Peki CHP Lideri’nin politikasında bunu net biçimde görebiliyor muyuz?

Ben göremiyorum…
 

SOSYAL MEDYA MESAJLARI
Sayın Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya mesajlarını da takip ediyorum. Ne yazık ki bu mesajlarda da netlik, keskinlik yok.  Keskinlik derken, anlaşılabilirlikten söz ediyorum. Öyle ki bir tvitin içine bir iki fikir sıkıştırmaya çalışarak ne demek istediğini bulanıklaştırıyor. Örneğin, “Ağlak Saray da hiç çekilmiyor!” da ne demek; bu cümle Saray’ın suçunu hafifletmiyor mu?

***

Doğrusunu söylemekten çekinmeyelim: Sayın Kılıçdaroğlu şu ana kadar seçmen tabanını genişletmekte yetersiz kaldı. Bunun birinci nedeni de ekonomik gerçekleri istenildiği kadar öne çıkartamaması ve AKP’nin alt seçmen grubuna hitap etmekte yetersiz kalması. Bu da karşı taraf seçmenini o tarafta kalmaya zorluyor.

Eğer  CHP Lideri yoksulluk ve işsizlik üstünden karşı tarafa seçmenine net mesajlar verebilirse, onların yüzde beşlik bir kısmını bile ikna edebilirse Sayın

Erdoğan’ın hiçbir şansı kalmayacaktır. 

Bakalım ne yapacak?

TOKİ’NİN KAPISINDA OLMALI
AKP oy verenlerin şimdi en önemli gereksinimi yiyecek… Resmi istatistikler bile tarım ve hayvancılıkta geriye gidişi gösteriyor. Millet açlıkla karşı karşıya… Kemal Bey bu yakıcı sorun üstünde özellikle durmalı…

Aynı seçmenin diğer önemli sorunu da konut… Rakamlar inşaat sektörünün hızla gerilediğini ortaya koyuyor. Yoksullara ve orta direk kesimine ev yapmak için kurulan TOKİ şimdi süper zenginlere lüks konutlar yapan bir zenginler örgütüne döndü.

Kemal Bey, ilk fırsatta, zenginlere hizmet eden TOKİ’nin kapısına dayanmalı ve sıradan bir konut için yanıp yakılan milyonlara umut veren açıklamalar yapmalı…

Gündelik yaşama dokunursa Kemal Bey aleyhine yapılacak mezhepçi politikanın hiçbir etkisi kalmayacaktır.

Ve kesinlikle kazanacaktır…