"Gitmek sadece bir eylemdir.
Unutmak ise kocaman bir eylemdir...
Toprak sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar...
Arkadaşlık ağaca benzer. Kurudu mu bir daha yeşermez...
Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş. Ama sen gitme ben cahil kalayım...
Ne kadar seviyorsun dersen; o kadar işte.Tavanı kadar sokağın ve dibi kadar cehennemin"...
Nazım ustanın, insanların hafızasına kazınan sözlerinin yüzlercesinden yalnızca bir kaçı bunlar...
Selanik 1902 doğumlu Nazım Hikmet, babası Hikmet bey ve annesi Celile hanım sayesinde küçük yaşta sanata ilgi duymaya başlar...
Özellikle dedesi Nazım beyden ilk eğitimini alır...
Bahriye Mektebi'nden mezuniyetine 3 ay kala hastalığı nedeniyle ayrılır...
Ankara hükümetinin görevlendirmesi ile Bolu'da öğretmenlik yapar...
Rusya'da ihtilale tanık olur...
Çesitli gazete ve dergilerde yazıları ve şiirleri yayınlanır...
Kitapları basılır, siyasal ve entellektüel aktif rol üstlenen ünlü bir şair olur...
Şiirleri ders kitaplarına girerken oyunları devlet tiyatrolarında oynanır...
Nazım Hikmet'in artık etkileyici gücü oluşmuştur ve bu güç bir kesimi ürkütmeye başlar...
Sık sık gözaltına alınır ve yargılanır...
Düzmece davalarla 17 yıl cezaevinde yatar...
Ulusal ve uluslararası düzenlenen kampanyalar sonucu 1950'de çıkarılan genel af yasası ile serbest bırakılır...
Ancak uygulanan bir dolu dayatmalar ve yaşamına yöneltilen komplolar nedeniyle yeniden yurtdışına gider...
Yurduna ve halkına hasret şiirler yazarak adeta ölümü bekler...
Yurtdışında yaşadığı dönemde Uluslararası Barış Ödülü sahibi bir sanatçı olarak hep barış hareketi içinde aktif rol oynar...
Yorgun kalbi 3 Haziran 1963'de Moskova'da durur...
Şiirleri halâ tazeliğini koruyan Nazım Hikmet'i ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgi ile hatırlamak istedim...
Büyük ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil'in, haziranda hayatını kaybeden Nazım Hikmet için yazdığı
'Haziranda Ölmek Zor' şiiri de bugünün tam ortasına düştü adeta...
"Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
Uy anam anam
Haziranda ölmek zor
Demek ki göçtü usta
Kaldı yürek sızısı
Yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü
Bıraktım acının akışlarına
3 Haziran 63'ü
Bir kırmızı gül dalı eğilmiş üstüne
Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
Okşar yanan alnını Nazım Usta'nın"...
Bir kırmızı gül dalı Nazım Usta'nın yanan alnını okşar ama ikinciliği de elden gitmekte olan Fenerbahçe'nin ne gül ne de gül dalı alnını okşamayacak gibi...
Sezonun son şampiyonu Galatasaray'ı bir kez daha kutlarken özellikle kulüp başkanlarının konuşmalarını rakiplerini kırmadan, incitmeden yapmalarının zaten gergin olan ülkem insanlarını sakinleştireceğini düşünüyorum...
Ben de hasretimi ve davetimi Usta'nın dizeleriyle yapıyorum...
"Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine bu hasret bizim"
Bugünlük bu kadar yeter...
Hoş kalın, dost kalın...