Bebeler 20’yi aştı, çocuklar 30’u… Bugün milyonları bulan sayılarıyla 20 yıldan bu yana tercih şansı verilmeden kendilerine dayatılan çizim içinde yer almak zorunda bırakıldılar. 20 yıldan bu yana 800 bin kilometrekare içinde oluşturulan bir dünyada yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla tanışarak büyüdüler.
‘Z kuşağı’ deniyor onlara…
Sorgulayıcı özellikleriyle sorgulananlara ter döktürebilecek bir kuşak olarak görülüyor. Polisin copuna karşı dirayeti, hakimin haksız kararına karşı mantığı ve siyasi yöneticinin yanlış adımlarına karşı aklı olduğunu başına gelebilecek her türlü sıkıntıya karşın savunan bir kuşakla iç içe yaşıyoruz. ‘Babadan partiliyiz’ diyeni ağır basmayan bir kuşak. Babadan particilik de siyasi literatürümüze CHP ile yerleşti. Hatta ‘dededen partiliyiz’ dedirtecek kadar köklü bir parti. Ama çoğu ilk seçimde oy kullanabilecek yaşa gelen Z kuşağı bireyleri, gelişmeleri anlamak dinlemek için kendilerini evde büyüklerin anlattıklarıyla sınırlandırmıyorlar. Yakınlıkla, torpille, rüşvetle zengin olanların yolsuzluklarını görüyor, bir kişi bir imza ile bir günde yüzmilyonları kazanırken milyonlarcasını ucuz ekmek kuyruğu sırasında izleyip yoksulluğun içinde yaşıyor, bunlara karşı çıkmanın yasaklarıyla boğuşuyor. İşte Z kuşağı ve ondan sonra gelecek olan kuşaklar bugünün siyasetçilerinin korkulu rüyası oluyor. Gerçi Z kuşağı bireyi hemen her görüşten her evde var ama görünen o ki; sorgulayan bu nesil ilk seçimde olmazsa sonrakinde Türkiye’de siyaseti alt üst edecek.
San Marino’nun başına 29 yaşında genç bir kadının gelmesi, Avusturyalıların 31 yaşındaki Sebastian Kurz’u başbakan seçmesi, Sanna Marin’in 34 yaşında Finlandiya’yı yönetmeye başlaması karşısında 6 yıldır Kanada Başbakanı olan 50 yaşındaki Justin Trudeau, 39 yaşında Fransa Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron ile 37 yaşında Yeni Zelanda’da hümanizm tohumları yeşerten Jacinda Ardern neredeyse ileri yaşta sayılacaklar. Dön bize bak, her biri yıllar öncesinden belediye otobüslerine bedava binmeye hak kazananlar sıkılmasalar tabuta koltuktan geçecekler. Ayakta durmakta güçlük çekenler, milletin oylarını koltuk değneği gibi kullanmakta sakınca görmüyorlar. Bedenen zaten bitmiş olanlar beyinleriyle hala dinç görünmeye çalışarak kandırmak istediği Z kuşağının makyaj sevmediğini bile bilmiyorlar. Ellerinde herhangi bir yetenek bulunmadığı için koltuklardan ayrılınca kendilerini işsizler ordusunda görüp kahrolacak gibi travma içine gömenlere el sallama seremonisine Z kuşağının okkalı bir katkı sunacağı görülüyor.
Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları müfredat gereği gibi özümseyerek büyüyen Z kuşağı, bir yandan da yalan rüzgarıyla serinletilmek isteniyor. İktidarı geçtik, kimse hiçbir sözüne inanmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Çobanlığın felsefesini anlamayan insan yönetemez, ben de bir çobanım” diyebilir, “Peygamberlerin mesleği çobanlıktı” diyerek bu uğraşı sevimli hale getirmek isteyebilir. Ama bu millet, çobanlık yapan peygamberlerden birine “Yalancı çoban” demedi!..
Ne demiştik; iktidarı geçtik. İktidar olmak isteyen o kadar çok kişi türedi ki… Bak, partiden söz etmiyorum. ‘Kişi’ diyorum. Yanlışlıkla başa geldiğinde geç kırpmayı, tek adam yetkilerini daha da genişleteceği bırak sözlerini suratından belli olanlar şimdiden başladı yalanlara. Aynı tohumdan türeyenler kendilerini değişik ürün gibi ambalajlayarak satmaya çalışıyor ya…
Ya; yalan, yalan…
Belki ‘Bak şu telefona masaj mı gelmiş’ diyen teknoloji eksiklerini kandırabilirler. Ancak, dünyaya bakış yazılımlarını kendileri yazan Z kuşağı bireylerini; asla…
Z kuşağına biçilen süreç dolduğunda ardından Alfa kuşağı, Beta kuşağı, Gama ve Delta kuşağı sıralanacak. Her biri bir sonrakine belli bir miras bırakacak. Z kuşağı sürecini doldururken, ‘Bebek Patlaması’ kuşağından hatıra pulu gibi kalan bugünün birçok siyasetçisine kenara çekilmeleri için kapı açabilirler. Türkiye Cumhuriyeti’nin genç kalabilmesi, sürekli genç düşünenlerin sayesinde gerçekleşebilir. Aksini zaten yaşıyoruz. Alfa kuşağına bırakılacak en önemli miras, köhnemiş bedenleri köşelerine gönderecek tercihleriyle; Z kuşağından gelecek. Daha sonrası için de kesinlikle takdirle anılacak;
Cumhuriyet’te Z kuşağı damgası!