Değerli okurlarım,
Güne yine hukuksuzlukla, adaletsizlikle ve savunma hatlarının siyasete kurban edildiği bir sabahla uyandık. Şafak vakti evleri basıldı, yıllardır İstanbul'u ayakta tutmak için çalışan insanlar, çocuklarının gözleri önünde gözaltına alındı. Suçları ne mi?
İstanbul'u, rantı kutsal bilenlerden korumaktan başka bir suçları olmadı. Depreme dirençli bir şehir yaratmak için gece gündüz çalıştıkları için, Kanal İstanbul gibi bu şehre ihanet projesine göz yummadıkları için.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yürütülen mali dosya soruşturmasının ikinci perdesi, artık kimsenin adını koymaktan çekinmediği bir siyasi operasyonu gözler önüne serdi. Dilek İmamoğlu’nun kardeşi Cevat Kaya’dan Murat Ongun’un eşi Gözdem Ongun’a kadar 53 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Aralarından 47’si sabaha karşı gözaltına alındı, direnen herkes birer birer susturulmaya çalışılıyor.
İktidarın oyun planı açık: İstanbul'u, hukukun ve halk iradesinin dışına çıkararak eski düzenin yağmacılarına, rantçılarına teslim etmek. Şehrin suyunu, havasını, halkını ve toprağını koruyanların yerine, "Bize dokunmayın yeter" diyenlere teslim etmek.
İstanbul halkının seçtiği belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri'deki hücresinden sabahın ilk ışıklarıyla paylaştığı mesajla çok net bir çağrı yaptı:
"Bir avuç muhteris, boş dosyaları yalan ve iftira ile doldurmanın peşinde. Biz milyon milyon büyüyoruz."
Bu sözler, sadece bir direnişin değil, aynı zamanda bir milletin iradesinin de ifadesidir.
Bugün gözaltına alınanlar kimler? Yıkım kararları alanlar. Kanal İstanbul gibi bir doğa katliamına karşı çıkanlar. Ranta dur diyenler. İşte suçları bu. Sazlıdere Barajı’nda, İstanbul’un kalan son su kaynaklarından birinde yükselen kaçak yapılaşmaya karşı durmak bile artık suç sayılıyor.
Hükümet cenahı ise yaşananlara ilişkin kısa ve kuru bir açıklamayla yetindi. "Yargı işliyor," dediler. Her iki güne bir “Türkiye bir hukuk devletidir” demeyi unutmuyorlar. Oysa herkes biliyor ki yargı çoktan siyasetin sopasına dönüştürüldü.
Peki, bu adaletsizlik bitecek mi?
Şu kesin: Gözaltına alınanlar yalnız değil. İstanbul yalnız değil. Türkiye yalnız değil. Ve bir halk, adalet duygusuna saldırıldığında susmaz. Tarih de bunu yazacak.
Son söz:
Bu şehir sahipsiz değil.
Bu halk sahipsiz değil.
Bu adalet duygusu sahipsiz değil.
Ve elbette, bu sabahlar sonsuza dek sürmeyecek.