Tayyip Erdoğan, 2010 yılı Eylül ayında anayasa değişikliği yaptı. O referandumda darbe anayasasını sona erdireceğini söyleyerek seçmeni kandırdı. Yaptırdığı değişikliklerle yargıyı Fethullahçılara teslim etti.

Bu sürecin öncesinde FETÖ’cülerle AKP’liler el ele vermişler; CIA gözetiminde Ergenekon operasyonunu başlatmışlardı. Bu operasyonla Fethullahçılar Türkiye’nin tek egemen gücü haline geliyorlardı.

Yıl 2011 olunca AKP-FETÖ-CIA operasyonları genişledi. Hedefte artık ülkenin en önemli, en etkin, en zengin spor kulübü Fenerbahçe vardı. Fethullahçılar, diğer kulüplerde, örneğin Galatasaray’da başa güreşiyorlardı ama FB’ye sızamamışlardı. O yüzden büyük bir operasyonlar Fenerbahçe’ye çökmek istediler. Adına Şike Operasyonu dedikleri bu saldırı muazzam bir dalga halinde geldi.

Bu süreçte iktidar destekli Fethullahçılar hemen hemen bütün medyayı ele geçirmiş, insafsızca ve ahlaksızca kullanıyorlardı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım hakkında medyada 100 yılı aşan hapis cezalarından söz ediliyordu. FETÖ’cü Akın İpek’in Kanaltürk adlı televizyonunda Erman Toroğlu ve arkadaşları Fenerbahçe yönetimini asıp kesiyorlardı.

AZİZ YILDIRIM DİRENİNCE
Bu saldırı çok önceden katı, vahşi, öldürücü biçimde organize edilmişti. İşin hukuk kısmını şu an kaçak olan ve dönemin başbakanı Erdoğan’ın özel korumaya aldığı  hain savcı Zekeriya Öz üstlenmişti. Ona FETÖ’cü polisler ve Ankara’da üslenen CIA elemanları masa başında uydurdukları materyalleri veriyorlardı. Fenerbahçe ve özellikle de Aziz Yıldırım’ı karalamak için uydurulan bu yalan haberler anında bütün gazetelerden, televizyonlardan ülkeye yayılıyordu.

Ama hiç ummadıkları bir şey vardı: Aziz Yıldırım direniyordu. Ona, “Kenarda dur, başına hiçbir şey gelmez! İşadamı olarak uçarsın!” diye haber uçurtulmuş ama Aziz Bey, kulübü suçlu duruma düşürecek bu operasyona şiddetle tepki göstermişti.

Yurt dışındaydı, “Kaçar, Türkiye’ye gelmez!” diye alçakça karalıyorlardı kendisini. Ama o özel uçak tutup Türkiye’ye dönmüş, vicdansız savcıların, FETÖ’cü yargıçların pençesine düşmüştü.

Onu ve arkadaşlarını tutup hapse attılar, bir yıl boyunca zindanda çürüttüler ama teslim alamadılar.

TARAFTARIN GÜCÜ
AKP’yi bile yönlendiren FETÖ’cüler ilk kez şaşırdılar. Çünkü Atatürkçü ve laik kimlikli Fenerbahçe taraftarı Aziz Yıldırım’ın ve kulübün arkasında duruyordu. Bu çelikten güç, Fethullahçı çeteyi sarsıyordu. Medyanın yüzde 90’ını ele geçirmiş olmalarına karşın, aralarında benim de bulunduğum bazı gazeteciler bu şikenin Fenerbahçe’ye karşı kurulmuş bir tuzak olduğunu söylüyor, yazıyorlardı. Kamuoyu, Fenerbahçe’nin bu direnişine saygı duyuyor, başka kulüplerin taraftarları da direnişe katılıyordu.

Ama Fethullahçılar ile onları devletin başına musallat eden Tayyip Erdoğan farklı yerdeydi. 2012 yılında Galatasaray ile yapılacak olan şampiyonluk maç öncesinde FEÖT’cü polisler taraftara saldırıyor; stadın içinde terör estiriyordu. Zamanın başbakanı Tayyip Erdoğan da maç sonunda kupa töreni aksadı diye “Kupa Galatasaray’a mertçe verilmeliydi!” diyerek Fenerbahçe’yi namertlik yapmakla suçluyordu.

Fethullahçı savcılar ve yargıçlar duruşmalarda Aziz Yıldırım ve tutsak edilmiş arkadaşlarını tehdit ediyorlardı.

Ne zaman ki Fethullahçılar  Tayyip Erdoğan’ın elinden iktidarı tam olarak almak istediler; o zaman çıkan kavga sonucunda Erdoğan canı derdine düşüp şike işinin de Fethullahçılarla bağlantısını kabul etmek zorunda kaldı.

Yargı üstündeki FETÖ’cü vesayet kaldırılınca Aziz Yıldırım ve yönetici arkadaşları beraat ettiler ama dava Yargıtay’a götürüldü; burada yıllarca sürüncemede bırakılarak Fenerbahçe’nin üstünde Demokles’in Kılıcı gibi tutuldu. Şantajın başka biçimi de buydu işte.

Sonunda karar verildi. On yıllık macera haklıların zaferiyle sonuçlandı.

MADDİ ZARAR ÇOK BÜYÜK
Fenerbahçe’ye FETÖ’cülerin kumpas kurduğunu daha ilk günden itibaren yazan bir köşe yazarı olarak, kulübün uğradığı zararı da bazı ekonomistlerle konuşarak üç aşağı beş yukarı tespit ettirdim ve bunu o sıralar yazdığım Güneş Gazetesi’nde de yazdım. Fenerbahçe’nin o tarihe kadarki zararı 400 milyon dolar civarındaydı.

Bu zararın önemli bir bölümü, kulübün borsa değerine vurulan darbeden geliyordu. Düşünün ki 2011’de Fenerbahçe’nin borsa değeri Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un toplam borsa değerinden daha fazlaydı. Aziz Yıldırım, ortaya büyük Avrupa takımları gibi bir takım çıkartmak üzereydi.

Sayın Yıldırım’ın kulübe büyük maddi kaynaklar yaratacak başka projeleri de bu operasyon yüzünden battal edildi. Güya Fenerbahçeli gözüken AKP Lideri Erdoğan, diğer kulüpleri ihya ederken FB için bir çivi bile çakmadı. Üstüne üstlük Aziz Yıldırım’dan gelen ekonomik kaynak yaratacak önerileri reddederek Fenerbahçe’yi çökertecek işlere zemin hazırladı.

TOP ALİ BEY’DE
Asıl Şike Davası şimdi başlatılmalıdır. Fenerbahçe’yi yüzlerce milyon dolar zarara sokan, dönemin yöneticilerine büyük acılar yaşatan bu süreç, öyle bir iki basın açıklamasıyla geçiştirilemez.

Şimdi sorumluluk Sayın Ali Koç’tadır.

Kendisi, büyük umutlarla Aziz Yıldırım’ın yerine getirilmiş ama ne yazık ki taraftara hiçbir mutluluk yaşatamamıştır.

Hiç değilse bu dava ile ilgili işleri sıkı ve çok boyutlu kovuşturtmalıdır.

Başta TFF ve UEFA olmak üzere, kulübü büyük zararlara sokan, yıkıma uğratan örgütlere karşı maddi tazminat davaları açılmalıdır.

Yine, bu süreçte hem dönemin yöneticilerine hem Fenerbahçe’nin manevi kimliğine saldırı anlamına gelen konuşmalar yapan, yazılar yazan gazeteci ve televizyoncu kılıklı FETÖ maşalarına karşı teker teker ceza ve manevi tazminat davaları açılmalıdır.

Bu gazeteci-televizyoncu kılıklı asalaklar şimdilerde bile medyada boy gösteriyor ve akil adam havalarında konuşturuluyorlar.

Nerelerde?

Özellikle de Erdoğan’a yakın kanallarda…

Bu utanmazlar, dün yaptıkları FETÖ propagandasının ve attıkları iftiranın hesabını vermelidirler.

Sözün özü; bu sene Ali Koç Bey’den şampiyonluk beklemiyorum ama bu davayı hukukçu ekibiyle sıkı biçimde takip ettirmezse iki elim yakasında olacaktır.

Gazeteleri ve televizyonları borazan gibi kullanan o alçak FETÖ’cüler hakkında suç duyurularının haberlerini bekliyoruz.

ÖDE 45 MİLYON AVRO’YU
Bu operasyon öncesinde yıldırım hızıyla TFF Başkanı yapılan Mehmet Ali Aydınlar yönetimi, şampiyon Fenerbahçe’yi şike yapmış sayarak Şampiyonlar Ligi’ne yollamadı ve kulüp 45 milyon Avro zarara uğratıldı. Fenerbahçeli geçinen Bay Aydınlar, o sıralarda, “Fenerbahçe’nin yargıda suçsuz olduğu anlaşılırsa bu 45 milyon Avro’yu kulübe ben ödeyeceğim!” demişti.

İşte yargıdan en son karar da çıktı. Fenerbahçe’nin değil FETÖ’nün şike yaptığı mahkeme kararı ile kesinleşti.

Sözünde dur Sayın Aydınlar! Paran var nasıl olsa… Öde 45 milyon Avru’yu… Biz de sana “Sözünün eriymiş!” diye alkış tutalım…

Haydi, saklanma, çık ortaya Mehmet Ali Bey…