20. Yüzyıl’ın başlarında, dine-tarıma dayalı imparatorluklar etnik yapılara bölünerek parçalandılar. Buralardan ulus devletler doğdu.

Uluslar, geçmişleri tarih öncesine uzanan ve uygarlıkta rol alan topluluklardır.

Gel gör ki bir ulusun içindeki etnik yapıları da ayrıştırarak oralarda sömürge alanları açmak gibi bir strateji Batı emperyalizminin yöntemi oldu. Batı’nın Doğu’yu sömürmesinde son zamanlarda bu yol kuvvetle kullanıldı. Ermenilerin kışkırtılması, Kürtlerin  millet olarak dayatılarak bunlara toprak alanı açma girişimleri Batı’nın sömürge alanlarını elde tutma yöntemi oldu.

Kürtlere devlet kurma hakkı da 1920’daki Sevr Antlaşması’na konuldu. 

KÜRDİSTAN’IN KORUYUCUSU

Kürtleri, Türkiye Cumhuriyti’ne karşı ayaklanmaya kışkırtan en önemli güç İngiltere oldu. 1925’teki Halidi nitelikli Şeyh Sait ayaklanması tamamen İngiltere projesi olarak patlatıldı. Bu olguyu, “Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği” adlı kitabımızda ayrıntısıyla gösterdik.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin görevini ABD devraldı.  ABD, 4 devletten (Türkiye, Suriye, Irak, İran) alınacak topraklarda Büyük Kürdistan kurma projesini adım adım ilerletti.

AKP İLE GERÇEKLEŞTİ

Kürdistan projesi, bölge devletlerinin karşı duruşu yüzünden uzun yıllar sürüncemede kaldı. Ama Türkiye’de AKP iktidara getirildikten sonra ilk Kürdistan, Irak’ta kuruldu.

Hatırlayınız: 2001 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, “Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurulmasını savaş sebebi sayarız!” diyerek ABD tarafına sert bir mesaj vermişti. Bu süreçte bir ekonomik kriz patlatılmış; tam ülke toparlanırken Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ortaya çıkıp erken seçim isteyerek hükümetini bozmuş; ve 2002 Kasım ayında AKP iktidara gelmişti.

Hemen peşinden ABD, Irak’a girerek Saddam yönetimini yıkmış, ülkeyi bölmüş, Kuzeyinde de ilk Kürdistan’ı kurmuştu. Bu Kürdistan’ın bayrağını Ankara’da göndere çeken de Erdoğan yönetimi olmuştu.

***

İkinci Kürdistan Suriye’de kuruldu. 2011 yılında ortada hiçbir gerekçe yokken Tayyip Erdoğan Suriye yönetimine adı konulmamış bir savaş açtı. Suriye iç savaşa itildi. Kuzey Suriye’deki Arap nüfus savaş gerekçe gösterilip Türkiye’ye göçertildi. Boşaltılan bu bölgeye, PKK’lılar PYD adıyla el koydular. ABD’nin korumasındaki PYD, Suriye Kürdistanı olarak şu an çalışıyor.

Sırada, İran ve Türkiye var.   İsrail ve ABD’nin İran düşmanlığının altında aslında buradaki PKK’nın (PEJAK) etkin olmasını sağlama arzusu var. İsrail’in güvenliği gerekçesinin bir ayağını da işte bu İran Kürdistanı projesi oluşturuyor.

BAHÇELİ NE YAPIYOR?

Devlet Bahçeli, MHP’nin kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş’in yaptığını yapıyor. 

Alparslan Türkeş, 1945’ten sonra Türkiye, ABD safına geçince başlatılan antikomünizm ve Amerikanseverlik projesinin elebaşılarından birisiydi. İlkin 1948’de ABD’ye götürülmüş; antikomünizm üzerinden şartlandırılmış; komünistlerle mücadele yöntemlerini öğrenmişti.

İkinci olark 1955’te ABD’ye götürülmüş, orada 3 yıl boyunca kendisi ABD’nin Yeşil Kuşak projesinin askeri-siyasi savunucularından birisi olarak iyice şartlandırılmıştı. MİT Başkanı Fuat Doğu da aynı eğitimden geçirilmişti. İki isim de faşist Alman örgütü GEHLEN çizgisinden ABD’nin CIA’sına aktarılmışlardı. Türkeş’i CIA ile bağlantılı hale getiren isim ise Türk kökenli CIA ajanı Ruzi Nazar idi. Nazar 1959’da Ankara’daki ABD elçiliğinde çalışmaya başlayınca Türkeş ile bağlantısını sürdürdü. He iki isim de ABD tarafından kontrol edilen MİT ile ortak çalışıyordu.

BOZKURT’U ATTILAR

Bu ilişkiler sonucunda 1969’da kurulan MHP, Türk milleti arasında çok kuvvetli olan özgürlükçü ve antiemperyalist ulusalcılığı bozmakla görevlendirilmişti. Parti, milliyetçilik adı altında Arap İslamcılığı yapılıyordu. Bu yüzden Bozkurt atılmış, hilal sembolüne sarılmışlardı. 1970’lerde Türkeş, iki kez Milliyetçi Cephe hükümetlerinde rol almıştı. Bu cephe İslamcı, Amerikancı bir cephe idi. MHP solculara, CHP’lilere, Alevilere karşı katliam saldırıları yürütüyordu.  

Milliyetçi gözüken saldırganlar, sokaklarda “Kanımız aksa da zafer İslam’ın!” haykırışları ile dolaşırken aslında milliyetçi değil siyasal İslamcı olduklarını da söylemiş oluyorlardı. Türk ulusu bunlar yüzünden Türk olmaktan nefret eder hale getiriliyordu.

***

Bugünkü MHP de aynı noktadadır.

ABD’den gelen emirle AKP ile birlikte Kürdistan’ın kurulması için kanal açmaya çalışmaktadır.
Devlet  Bahçeli’nin, on binlerce vatandaşımızın katili olan terörist başı Öcalan’ı, büyük Meclis’te konuşmaya davet etmesi, MHP’nin tarihsel görevini anlamamız açısından çok anlamlı olmuştur.

Emperyalizm, sahte milliyetçi gerici MHP’yi kullanarak laik, demokratik ve Atatürkçü Türkiye’nin son kalıntılarını da  yok etmeye çabalamaktadır. 1970’lerin başlarında Amerikancı MİT eliyle devşirilen Bahçeli’nin yaptıkları hiç de şaşırtıcı olmamıştır.

1970’lerde Adalet Partisi’nin başında olduğu, 1980’den itibaren darbeci generallerin üstlendiği projeyi şimdi AKP yürütmektedir. MHP de onun için yoldaki taşları temizlemektedir.

Türkiye’yi terörist elebaşısından yardım diler noktaya getiren bu politikaya, şu anki CHP yönetiminden bir itiraz gelmemesi de ayrı bir sorundur.

***

Büyük Atatürk’ün Gençliğe Sesleniş’inde olağanüstü bir sezgiyle söylediği gibi “Ülkenin içinde iktidarı ellerinde tutanlar, gaflet, sapkınlık ve hatta ihanet içinde” Türkiye’yi bölmeye çalışıyorlar.
Bunun adına da siyaset diyorlar.

Halk, bir lokma ekmeğe muhtaç hale getirildiğinden bu yakıcı konuyu düşünemiyor.

Ey Türk oğlu, titre ve kendine gel!

AKP’nin yıkım projelerinde koçbaşı gibi kullandığı MHP’nin yaptıklarına bak, tehlikenin büyüklüğünü anla…