Osmanlı Türkmenlere karşı o kadar düşmanca davrandı ki 3 yaşında çocuğu bile boğarak öldürdü. Ne zaman ve neden mi? 16. yüzyılda ve Celalî başkaldırıları nedeniyle…
Peki, nedir bu Celalî başkaldırıları?
Celalî başkaldırıları, Anadolu’da iki yüzyılı aşkın süren Türkmen ayaklanmalarıdır. Anadolu Türkmenlerinin devşirme Osmanlı zulmüne karşı başlattığı ayaklanmalar yüzyıllar boyunca on binlerce canın öldürülmesi, Türkmenlerin adeta soyunun kurutulmaya çalışılması gibi korkunç bir içeriğe sahiptir. Türkmenler varlık yokluk savaşımı vermiş ve dişe diş, kana kan bir biçimde devşirme Osmanlılara karşı direnmiştir.
Osmanlı, bu ayaklanmalara “Hurûç ale’s- Sultan” diyordu. Sultana başkaldırmak anlamında kullanılan bu Arapça sözü söyleyenler, Türkçe konuşan Türkmenleri düşman görüyordu.
Bu ayaklanmalara Celalî başkaldırıları denilmesinin nedeni başlatıcısı olan Bozoklu Şeyh Celal’dir. Bozok, bugünkü Yozgat’tır. Bozoklu Şeyh Celal, gerçekte bir Alevi Türkmen inanç önderidir. Doğum ve yeri tarihi bilinmemektedir. Kendisine Şah Veli de denilmekteydi. O bir Kızılbaş idi. Kızılbaşlık Anadolu’da Türkmen kimliğinin direniş bayrağı idi. Türkmenler yüzyıllar boyunca bu bayrak altında devşirmelere karşı mücadele edip hakkını, hukukunu, canını, malını, ırzını savundu. Bugün Anadolu’da 50 milyon dolayında Türkmen var ise bu Celalî başkaldırıları sayesindedir. Celalî başkaldırıları olmasaydı Türkmenler bütünüyle eritilecekti. Türkmenler eriyip yok olmamak için yüz binlerce can kaybı verme pahasına ayaklandı, dövüştü, vuruştu ve şanla, şerefle ölümsüzleşti.
Celalî ayaklanmaları, devşirme Osmanlı zulmüne karşı bir çığlık halinde patladı. Niyesi Osmanlı ağır vergilerle Türkmenlerin elinde ve avucunda ne varsa alıyordu. Alınan vergiler saraya taşınıyordu. Sarayın atadığı paşalar da zevk, sefa içinde yaşıyordu. Türkmenler ise adeta açlıkla boğuşuyordu.
İlk başkaldırı 16. yüzyılın başlarında patladı. Bozoklu Celal, ayaklanmayı Tokat yöresinde başlattı. Yıl 1519’du. Türkmenler Şeyh Celal’in çevresinde toplandı. 20 bin dolayında silahlı güce ulaşan Şeyh Celal, devşirme Osmanlı ordusunu iki kez bozguna uğrattı. Erzincan dolaylarında gerçekleşen üçüncü karşılaşmada Türkmen güçleri yenildi ve büyük Türkmen önderi Şeyh Celal şehit edildi.
Bu başkaldırı sırasında binlerce Türkmen can verdi.
Ancak Türkmenlerin direnişi ve var olma mücadelesi bitmedi. Yukarıda da belirttiğimiz gibi İki yüzyılı aşkın süren ayaklanmalar dizisi baş gösterdi. Şeyh Celal’den sonra yaşanan bütün ayaklanmalara Celalî başkaldırıları adı verildi.
Türkmen ayaklanmaları, Türkmen tarihinin şeref sayfalarıdır. Bu ayaklanmalara genel olarak Celalî başkaldırıları dense de her biri için başka adlar da verildi. Çoğunlukla ayaklanmanın başlatıcısı ve önderi ile anılan bu başkaldırıların başlıcaları şunlardır:
Süklün Koca (Baba Zünnun), Zünnun oğlu Halil, Yekçe, Veli Halife, Şah Kalender ve daha onlarcası… 16. yüzyılda “Suhte ayaklanmaları” olarak bilinen başkaldırılar Türkmen ayaklanmasına dönüştü ve Celalî başkaldırıları kapsamında görüldü.
Osmanlı, ayaklanmaları bastırmak için Hırvat, Sırp, Rum kökenli paşalarla Türkmenlerin üzerine saldırdı. Devşirme zulmü Anadolu’da kol geziyordu. Sözgelimi Süklün Koca başkaldırısında yerel Osmanlı yöneticisi Hırvat kökenli Mustafa Paşa idi. Mustafa Paşa Türkmenlere ödeyemeyecekleri vergiler yüklemişti.. Süklün Koca, 200 akçe olan verginin 100 akçeye indirilmesini isteyince hakarete uğradı. Saçı ve sakalı kesildi. Bir eşeğe ters bindirilerek halk içinde dolaştırıldı. Bu, Süklün Koca üzerinden bütün Türkmenlere yönelik bir aşağılamaydı. Türkmenler yaşanan bu olay sonrası büyük bir öfkeyle ayağa kalktı. Patlayan Türkmen öfkesi, Orta Anadolu’yu kasıp kavurdu. Osmanlı ordusu defalarca bozguna uğratıldı. Türkmenler bütün güçleriyle savaştı. Ne var ki zalim devşirme Osmanlı ordusu 26 Eylül 1526’da Türkmen güçlerini yendi ve büyük bir Türkmen katliamı yaptı.
Kuşku yok ki Türkmen katliamları konusunda eli en kanlı olan Osmanlı paşası devşirme Hırvat Murat Paşa’dır. On binlerce Türkmen’i diri diri kuyulara doldurup öldürdüğü için kendisine Kuyucu Murat Paşa takma adı verildi. Kuyucu Murat’ın 60 bin ila 100 bin dolayında Türkmen’i katlettiği aktarılıyor. Kuyucu Murat’ın nasıl bir alçak katil olduğunu gösteren aktarımlardan biri gerçekten yürek yakıcıdır. Devşirme Osmanlı ordusunun yakaladığı Türkmenler arasında 3 yaşında bir çocuk da vardır. Askerler 3 yaşındaki çocuğu öldürmek istemez ve daha bu çocuk, bunun ne suçu olabilir, der. Kuyucu Murat ise askerlerine çocuğu kuyuya atmalarını emreder. Askerler reddeder. Bunun üzerine Kuyucu Murat çocuğu elleriyle boğup öldürür ve kuyuya atar.
Gerçek şu ki o günden beridir devşirme Osmanlı’nın elleri, çocuklarımızın boğazını sıkmaktaydı. Her yıl binlerce Türkmen öldürülmeye devam ediyordu. Anadolu baştan ayağa Türkmen kanıyla sulanıyordu. Tarihte hiçbir ordu, devşirme Osmanlı ordusu kadar Türkmen öldürmemişti. Bozoklu Celal’den Selanikli Kemal’e kadar Osmanlı kanımıza doymamıştı. Celal’den Kemal’e giden süreçte Türkmen varlık mücadelesi zaman zaman utkular kazandı, zaman zamansa yenilgilerle ezildi. Ancak her şeye karşın Türkmenlik, var olmayı ve ayakta kalabilmeyi başardı. Kökleri Anadolu’ya, Konya’ya dayanan bir Türkmen oğlu olan Mustafa Kemal, 1923’te bu topraklarda Türkmenlerin kesin utkusunu ilan etti. Devşirme Osmanlı yıkıldı ama Türkmenler dimdik ayaktaydı.
Büyük Türkmen oğlu Mustafa Kemal, Celalîlerden Kemalîlere varan Türkmen savaşını utkuya taşıdı. Osman oğullarının saltanatını başlarına geçirdi. Adı Türkiye, resmi dili Türkçe, bayrağı Türk bayrağı, halkına Türk milleti denilen Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak Türkmenliği yüceltti.
Büyük Atatürk bütün Celalîlerin ruhunu şad eyledi.
O bir konuşmasında Osman oğulları için şöyle diyordu:
“…Osman oğulları, zorla Türk milletinin egemenliğine ve saltanatına el koymuşlardı. Bu zorbalıklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk Milleti bu saldırganlıklara artık yeter diyerek ve bunlara karşı ayaklanarak egemenliğini ve saltanatını kendi eline fiilen almış bulunuyor…”
Türkiye’nin kuruluşundaki ana düşünce ve soylu ruh işte bu sözlerdeki anlamda gizlidir.
Yaşasın Türkiye!
Bin saygı, bin sevgi olsun Bozoklu Celal’e!
Bin saygı, bin sevgi olsun Mustafa Kemal’e!