Bir zamanlar Tayyip Erdoğan, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider!” diye övülüp “Başbakanımıza (RTE’ye) dokunmak bile ibadettir!” denilerek bir tür Allahlaştırılıyordu. (Bak: TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE, s. 69 ve devamı…)

Bugün ise o siyasetçi halkın içine çıkamaz duruma geldi. Bir yere gidecekse yüzlerce polis oraları boşaltıyor; kendisi yüzlerce araçlık konvoyla ve yüzlerce koruma kuşatmasında gidebiliyor. Halkla asla yüz yüze gelemiyor. Ve buna da gerek duymuyor.

İşte AKP’nin ve Erdoğan’ın bu büyük çöküşündeki aktörlerin başında MHP Lideri Devlet Bahçeli geliyor.

Kendisi, Erdoğan’ın dibi görünmeyen ihtirasını anlamış; ona olağanüstü yetkiler vererek ihtiras kuyusuna düşmesi için yolu açmıştır.  Ansızın, “Erdoğan yasalara uymuyorsa yasaları ona uyduralım!” diye ortaya çıkmasının sebebi bu projedir. Sonunda, AKP Lideri Erdoğan’a padişahlara, krallara bile verilmeyen yetkiler verilmiştir. Demokratik sistemi çöpe atan bu çağ dışı sisteme “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” adını vermişlerdir.

Bu sistemle bütün gücü tek elde toplayan Erdoğan, güç zehirlenmesine uğramıştır. Krallardan bile daha pervasızca davranıp kendisini ekonomist ilan etmiş; çağ dışı faiz politikasıyla Türkiye ekonomisini batağa sürüklemiş… Ekonomik kaynakları kendi yandaşı işadamlarına aktarmak için garantili inşaat modeli adlı soygun sistemi getirmiş…  Türkiye’yi 80 yılda yapılan borçlanmadan daha fazla borçlandırıp faizcilere 480 milyar dolar faiz yedirmiş… Yargıyı, kendi atadığı partizan yüksek yargı elemanları eliyle AKP sopası haline getirmiş… Muhalif sesleri bu güdümlü yargıyı kullanarak bastırmaya kalkışmış… Eğitimi iflas ettirmiş… Üniversiteleri çökertmiş… Teknolojiye değil din eğitimine yatırım yaparak insan kaynaklarımızı kurutmuş… Devlet kaynaklarını devlet düşmanı tarikat örgütlerine akıtmış… Gençlerin ülkeye olan inancını yerle bir etmiş… Askerin bütün toplumsal yükümlülüklerini ortadan kaldırıp orayı battallaştırmış… Suriye’ye El Kaide-Taliban geleneğinden çıkan IŞİD militanlarını doldurtmuş; laik Beşşar Esat rejimine karşı cihad açmış… Bu dava uğruna, Türkiye’yi milyonlarca sığınmacının kirlettiği sığınmacı çöplüğüne çevirmiş…

DAHA DERİN TAKTİKLE
Halkın dinsel duygularını dibine kadar sömürerek ve kitleleri cahilleştirerek oylarını alan Erdoğan’ı doğrudan savaşla indiremeyeceğini anlayan MHP Lideri Bahçeli daha derin bir taktik geliştirmiş. Birden bire Erdoğancı olmuş ve ona her türlü yetkiyle dolu bir yem uzatmış. 

Erdoğan o yemi yutunca çöküşe başlamış…

Ve bugün milletin içine çıkamaz duruma gelmiş… 

Bir kez daha gördük: Muhalefet liderleri deprem bölgelerinde halktan birisi gibi gezerken Erdoğan ancak ve ancak çember çember içinde koruma ordusuyla orada kameralara poz vermiş. İlk fırsatta da hakkı hakikatı söyleyenlere “Adiler, ahlaksızlar, namussuzlar!” diye küfretmiş. Bu ağır hatalar yüzünden Erdoğan’ın hem sinirleri bozulmuş hem de kendisi fiziksel çöküş içine girmiş; adım atmakta zorlanır duruma gelmiş...

İşte böyle bir Erdoğan’ı yaratan isim Devlet Bahçeli’nin ta kendisidir.

Böylece o, Türkiye Cumhuriyeti ile savaşmayı “Dava” adı altında yürüten bir kadronun çökertilmesinde en büyük paya sahip olmuştur. Atatürk’ün kurduğu “laik, demokratik, çağdaş hukuka ve kadın haklarına dayalı cumhuriyet”  rejimini yıkmaya çalışanları bir daha bellerini doğrultamayacak biçimde siyaset çöplüğüne iten isim Sayın Bahçeli’nin ta kendisidir.

Yapılacak seçimde de  Erdoğan ağır bir yenilgi alacak; sonrasında da çok yaman hesap verme dönemi başlayacaktır.

Bu belayı savuşturmamızdaki katkıları için MHP Lideri Sayın Bahçeli’ye şahsen ben hep müteşekkir olacağım.