Merhaba sevgili takipçilerim,
Bir ülkede fikirle mücadele edemeyenler yumrukla konuşur. Türkiye, son yıllarda sadece ekonomik ve toplumsal değil, aynı zamanda siyasal bir tahammülsüzlük krizinin içine saplanmış durumda. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yapılan saldırı, yalnızca bir kişiye değil; demokrasiye, siyasetin sivil diline ve halkın tercihine yapılmış açık bir tehdittir.
Bu bir tesadüf değil; bir sonucu ifade ediyor. Yıllardır ekranlarda siyasetçilere karşı kullanılan kutuplaştırıcı dilin, “hain”, “düşman”, “şer odakları” gibi ithamların; muhalefeti adeta düşmanı gibi hedef gösteren bir siyasi anlayışın doğal ürünüdür bu saldırı. Saldırganlar sokakta yetişmiyor, ekranlarda mayalanıyor. Mikrofonların arkasındaki zehirli söylemler, bir gün elbet yumruğa, baltaya, silaha dönüşüyor.
BU CESARETİ KİM VERİYOR?
Bir muhalefet liderine kamuya açık bir alanda saldırı düzenlenebiliyorsa, bu sadece bir bireyin gözü karalığıyla açıklanamaz. Bu, adaletin susması, emniyetin görmemesi, toplumun bir kısmının da sessiz kalmasıyla ilgilidir. “Provokasyon” diyerek geçiştirmek; olanı meşrulaştırmak değil midir? Demokrasi bir sandık işi değilse, aynı zamanda özgürce konuşabilme, eleştirebilme ve muhalefet yapabilme hakkıysa, bu hak bugün yerlerde sürünüyor.
SIRADA KİM VAR?
Bugün Özgür Özel, yarın başka bir muhalefet lideri, gazeteci, akademisyen, sanatçı… Bu saldırı, bir mesaj vermek istiyor: “Sussan iyi olur.” Ama susmayacağız. Bu topraklar, siyasal şiddeti 1970'lerde denedi; nereye vardığını gördü. O dönem "sağcı-solcu" diye ayrıştırılan gençler sokak ortasında katledildi. Şimdi “bizden” ve “onlardan” söylemiyle yeni bir kutuplaşmanın fitili yeniden ateşleniyor.
ASIL SORUN NORMALLEŞEN ŞİDDET
Bir ülkede şiddet, sadece sokakta değil, zihinlerde meşrulaştığında asıl tehlike başlar. Televizyon dizilerinden siyasi nutuklara, sosyal medyadaki linç kültüründen yargının çifte standartlı tavırlarına kadar; bu düzen şiddeti besliyor. Özgür Özel’e atılan yumruk, sadece bir yumruk değil; susturulmak istenen aklın, eleştirinin ve değişim talebinin boğazına sarılan bir eldir.
SON SÖZ: CESARET BULAŞICIDIR
Özgür Özel’e yapılan bu çirkin saldırı, bir korkutma hamlesiydi. Ancak unuttukları bir şey var: Korku da, cesaret de bulaşıcıdır. Eğer biz bu saldırının karşısında dimdik durursak, bu ülkede hâlâ vicdan, akıl ve adalet vardır. Sessiz kalırsak, sıra herkese gelir.
Bugün ses çıkarma günüdür. Çünkü demokrasi, sadece sandıktan değil, şiddete karşı susmayan insanlardan da güç alır.
Haftaya görüşmek üzere sağlıcakla kalın