Tarih 9 Ekim 2019… AKP Lideri Erdoğan Sırbistan ziyaretinden dönerken uçaktaki gazetecilere çok önemli bir stratejisini açıklıyor. Diyor ki: "Adı Millet İttifakı ama milletten nasibini almamış ittifakın zayıflaması, parçalanması çok çok önemli!"
Herkes biliyor ki Millet İttifakı, CHP ile İYİ Parti’nin seçim işbirliğine dayanıyor. Bu işbirliği kamuoyundan ciddi destek görüyor ve 2023 seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin önünü kesen bir potansiyel taşıyor. Üstüne üstlük Türkiye’de şu büyüme potansiyeli en belirgin olan parti İYİ Parti’dir. Yapılan kamuoyu yoklamaları bunu pek açık gösteriyor.
Sayın Erdoğan ittifakı CHP’yi karıştırarak parçalayamayacağını bildiğinden belli ki gözüne İYİ Parti’yi kestirmiş. Bunu yüzden CHP’nin HDP ile işbirliği yaptığını iddia ederek ve araya elbette ki PKK’yı katarak İYİ Parti’yi Millet İttifakı’ndan koparmak için baskısını sürekli artırdı. Yandaş medyayı bu amaçla şiddetle kullandı, kullanıyor.
Tam bu süreçte İYİ Parti’de bir iç sorun patladı. Kurultayda yaşanan 'Oy verilmeyecekler' listesi, AKP Lideri için bulunmaz bir fırsat oldu. Dışlanan milletvekilleri liste işine şiddetli tepki gösterdi. Bu olay parti örgütlerinde de huzursuzluklara yol açtı.
İşte bu nazik süreçte Parti Lideri Sayın Akşener’in sessizliği dikkat çekmeye başladı. Herkes görüyor ki bu krizin büyümesi, partinin kamuoyundaki imajına zarar veriyor. O yüzden Meral Hanım artık bu krizi bitirecek ve parti birliğini pekiştirecek biçimde tavrı ortaya koymalıdır. Yoksa, AKP Lideri Erdoğan’ın “Millet İttifakı’nı parçalama” stratejisi başarılı olur.
Umarım partideki mağdur edilmişler de konuyu parti çıkarı açısından düşünürler. Çünkü İYİ Parti’nin zayıflatılması demek, AKP’nin bu yıkıcı iktidarının bir dönem daha devam ettirilmesi olacaktır. Türkiye’yi düşünen akl-ı selim sahipleri buna evet diyebilir mi?
AZERBAYCAN İŞİ, 'FIRAT’IN DOĞUSU'NA DÖNMESİN
Şu sıralarda Azerbaycan ordusu, Ermenistan’ın işgali altındaki topraklarını kurtarmak için çetin bir savaş yürütüyor. Büyük acılar çeken Azerbaycan Türklerinin bu haklı savaşında Türkiye doğal olarak Azerbaycan Devleti’nin yanında yer aldı.
Dış politikadaki çizgimize bakanlar bir gerçeği çok net görüyor: Şimdiye kadarki bütün dış politika ataklarını bu AKP iktidarları hep partiye oy sağlamak doğrultusunda kullandılar. Suriye işi de böyle oldu. Bu ülkede yeni bir PKK devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz dediler. Fırat’ın batısını bırakın doğusunda da bölücü örgüt bulunmayacak iddiasında bulundular. Kuzey Suriye’ye birçok operasyon yaptılar.
Sonuç ne oldu?
PKK’nın Suriye kolu YPG; Kuzey Suriye’nin egemeni haline geldi… Yani, AKP yöneticileri ne dedilerse tersi oldu.
Gelelim Azerbaycan’a…
“Sonuna kadar Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanındayız!” sözü inşallah partiye milliyetçi oyları çekmek için söylenmemiştir. Azerbaycan’ın mağduriyetini giderecek her türlü destek bu ülkeye verilmelidir. Ve hatta Nahçıvan üstünden Azerbaycan ile bir köprübaşı kurulmalıdır.
Eğer bu hükümet Azerbaycan’a açık desteğini sürdürmezse Türk milletinden çok büyük bir tokat yiyecektir.
ERMENİ DÜŞMANLIĞI YANLIŞTIR
Ermenistan hükümetinin emperyalist güçlere güvenerek Kafkasya’yı karıştırması asla kabul edilemez. Karabağ’ın işgali ve Hocalı katliamı Ermenistan’ın sırtına yüklenmiş ağır yüklerdir.
Ama bunun sorumlusu Ermeni halkı değildir. Hele hele Türkiye’deki Ermeni vatandaşlarımız hiç değildir. O yüzden içimizdeki kafasız tiplerin Ermenilere yönelik kışkırtmalarına kimse yüz vermemelidir.
Türk Milleti, tarihte başka milletlere karşı uyguladığı adaletiyle ün almıştır. Biz, Karabağ’daki işgali kaldırtabilirsek bununla aynı zamanda Ermenistan’ı da bu yalıtılmışlıktan kurtarmış olacağız. Aklı başında olan her Ermeni de Karabağ işgalinin bitirilmesini ve Ermenistan’ın Türkiye ile ilişkilerini geliştirerek daha iyi bir yaşama ortam hazırlamasını ister.
Bilmeliler ki Karabağ işgalinin sona erdirilmesinden en çok bu Ermenistan fayda sağlayacaktır…