Belli ki CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı için aday olacak.

Bu konuyu “Altılı Masa”da nasıl kabul ettirecek bilemiyorum. Üstüne üstlük o masayı kuran da Sayın Kılıçdaroğlu… Kurduğu masayı kendi yıkmayacağına göre demek ki ilan edilmemiş bir anlaşma var.
Hayırlı olsun.

Cumhurbaşkanlığı makamına en çok yakışacak ve o makamı en doğru biçimde kullanacak bir isim.
Ama bunun için CHP dışındaki seçmen çevrelerinden de oy alması gerekir. Bu yüzden de o seçmenin temel sorunlarına odaklanıp o konuda çözümlerini ortaya koyması gerekiyor.

MUTFAĞA GELMELİ
Sayın Kılıçdaroğlu’nun bugün Aydın’da yaptığı konuşmasına baktığımızda, temel dokusunun CHP seçmenine yönelik olduğunu görüyoruz. “Hak-Hukuk-Adalet, özgürlük, demokrasi, kadın hakları vb…”

Benim için de vatan kadar kutsal olan bu kavramlar, asgari ücretle geçinmeye çalışan bir aile için “Olsa da olur, olmasa da olur!” cinsindendir. Şu Altıılı Masa’da çok konuşulan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” de öyledir. Doğrudur, derhal bu sisteme geçilmelidir ama oraya varabilmek için alt katmanlardan oy almak gerekir.

Öyleyse Sayın Kılıçdaroğlu sıradan insanı ciğerinden vuran temel konulara yönelmelidir. Nedir o?

Mutfaktır, mutfak!

İşsizliktir…

Derinleşen yoksulluktur.

Halkı perişan eden insafsız zamlardır.

Kılıçdaroğlu, bir lokma ekmeğe muhtaç hale gelen milyonlarca aileyi nasıl doyuracağını anlatmalıdır.

ZAM PADİŞAHI
AKP Lideri Erdoğan’ı eleştirirken söylediği her şey doğrudur. Ama görüyorum ki bu konuda da ana gerçeğe teğet geçiyor. Bugün şiddetli zamlarla milleti perişan eden şahıs, Erdoğan’ın kendisidir. Erdoğan’ın eli, milletin cebindedir. Zamlarla, insafsız vergilerle, halktan topladığı paraları kendi partizan patronlarına aktarmaktadır. 

Çiftçiye seslenirken şunu neden demez anlamıyorum: “Çiftçi arkadaş! Bu Erdoğan var ya! Bu şahsın 6 ay içinde kur korumalı mevduat adı altında dolar sahiplerine verdiği fazladan faiz, tarım ve hayvancılıkla uğraşan milyonlarca insana bir yılda verdiği paradan daha fazla…”
“Zam padişahı Erdoğan”ı  ekonomi üstünden eleştirmeyip konuyu seçkinlerin sorunu açısından yorumlarsanız, alt katmanlar, “Aman sen de!” der geçer. 

***

Kararsız hale gelen seçmenin CHP’ye yönelmemesinin ana sebebi bence Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu seçkinci sorunlara takılıp kalmasıdır.
Biliyorum, birileri, “Ekonomi bile bu seçkinci dediğin sorunlar yüzünden bozuldu!” diyecektir. Haklılar da… Ama bu iş, bizim yoğun seçmen kesiminin ikinci, üçüncü sorunudur… Acı ama gerçek budur. 

CHP Lideri eğer aday olacak ise, seçilmek istiyor ise, konuyu “Kul hakkı!” diye AKP’lilerin bile hiç takmadığı Orta Çağ’a özgü sloganla anlatmayı bırakmalıdır. (Not: Siyasal İslamcılıkta kul hakkı da yoktur. Bu kavram Türk kökenli tarikatlara (Mevlevilik-Bektaşilik-Bayramilik vb…) aittir…)

AÇLARI NASIL DOYURACAKSINIZ?
Sayın Kılıçdaroğlu! Elbette özgürlük, demokrasi, hak-hukuk-adalet önemlidir ama temel derdinizin bu olduğuna odaklanırsanız alt katmanları atladığınız gibi bir hava yaratırsınız. Bu da AKP’den kopacak kitlelere adres olmadığınız izlenimi yaratır. 

Siz, açları nasıl doyuracağınızı, işsiz gençlere nasıl iş olanakları yaratacağınızı anlatın. 

Yetmez…  1990’larda olduğu gibi, orta direk aileleri, nasıl “İki Anahtar (ev-araba)” sahibi yapacağınızı anlatın. Çiftçilere umut verin… Üretimi artırarak bolluk dönemi yaratacağınızı söyleyin; varoşlarda bir domatese muhtaç hale gelmiş insanları heyecanlandırın.

Kemal Bey! Millet; aç midesinin gurultusundan “Hak-hukuk-adalet!” sözlerini duyamıyor.

Gerçekçi olun! Öbür taraftaki seçmenin ana sorununu doğru saptayıp onun üzerinde çalışın.

Türkiye tam değişim sürecinde… Sizden ekonomik reçete bekliyor… Reçeteyi yazın, koltuğu kapın, batmakta olan Türkiye’yi kurtarın…