Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Aralık 2017’de şöyle diyordu: “Kandil’e gidip oturacağız. 25 kilometre ötesindeki kampların hepsini tarumar edeceğiz”
Yetmezdi elbette. Aynı kişi, 2018 Haziran’ında, operasyon başlattıklarını, Kandil’e 29 kilometre kaldığını iddia ediyordu.
Bütün bunlar da yapılacak genel seçimler öncesinde “Terörle mücadele ediyoruz!” havası yaratmak için söyleniyordu.
Olayları anımsayalım: AKP Lideri Tayyip Erdoğan, 7 Haziran 2015 genel seçiminde çoğunluğu yitirince PKK militanları harekete geçirildi: Başta Diyarbakır olmak üzere şehirlere daha önceden yerleştirilen teröristler direniş başlattılar. Erdoğan, 5 ay kadar önce bunların siyasi temsilcileriyle Dolmabahçe’de görüşmeler yaptırdığını unutarak terörle mücadele kampanyası başlattı. Arkasına Devlet Bahçeli’yi de alarak milletin haklı korkusunu kullanarak 1 Kasım 2015 seçiminde yüzde 50’ye yakın oy topladı ve yeniden tek başına iktidar oldu.
2018 genel seçimleri öncesinde PKK yine harekete geçirildi. Erdoğan, bu durumu beka sorunu ilan edip terörle mücadele üstüne kurulu bir seçim propagandası yürüttü ve yine kazandı.
Aynı işi 2019 yerel yerel seçimlerinde de yapmaya kalkıştıysa da büyük şehirlerde bu politika işlemedi.
Kandil ile AKP işbirliği 2023 seçimleri öncesinde yine çalıştırıldı. Hareketlenen PKK’yı Kandil’deki terer ağalarını gösteren Erdoğan, halkı etkileyip seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başardı. Destek gücü MHP ile birlikte yeniden iktidar oldu.
Şimdi yerel yönetim seçimleri var.
Kandil, AKP’nin yine imdadına koştu ve karakolları basarak Erdoğan ve MHP’nin “Terör var, ülke tehlikede. Muhalefet PKK’ya çalışıyor!” biçiminde propaganda yapmasının yolunu açtı.
ÖCALAN, HEP ERDOĞAN’I DESTEKLEDİ
PKK ile AKP arasındaki sıkı ilişkiyi görmek isteyenler; PKK elebaşısı Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklamalara baksın, yeter. Öcalan’ın, İmralı Tutanakları denilen belgedeki, “Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. MİT Başkanı’na yapılacak darbeyi biz haber verdik. Hakan Fidan’dan sonra Tayyip Bey tutuklanacaktı!” biçimindeki iddiaları AKP-PKK işbirliğini yansıtmaktadır.
Bu işbirliğinin en son somut örneği 2019 yerel seçimlerindeki destektir. Abdullah Öcalan, hapishaneden yazdığı mektupta HDP'ye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için tarafsızlık çağrısı yaptı. Böylece HDP’nin CHP adayı İmamoğlu’nu desteklememesini istedi. Ama HDP; Öcalan ve Kandil’den gelen isteklere direnerek Ekrem İmamoğlu’na destek verdi.
Buna çok kızan AKP Lideri Erdoğan, Edirne Cezaevi’nde yatan ve CHP ile işbirliğini savunan Selahattin Demirtaş’ı, Abdullah Öcalan ile tehdit etti. Ve bu amaçla da "Edirne'deki, en büyük hesabı, İmralı’dakine verecek.” dedi.
Bu bile, HDP’nin ve şu anki hali DEM olan partinin Kandil ve İmralı’nın tam temsilcisi olmadığını; Kandil ve İmralı ekseninin (PKK’nın) aslında Erdoğan’ın yanında olduğunu göstermektedir.
Kuzey Irak’taki son PKK saldırılarını bu açıdan okuduğumuzda her şeyin anlaşılır hale geldiğini görürüz…
Burada araştırılması gereken yan konu ise; daha önce iki kez saldırıya uğrayan bir geçici karakolun yeniden saldırıya uğrayıp can kaybı vermesidir. Acaba birileri şehitler olsun da ortalık karışsın diye mi gerekli önlemleri almadı? Yoksa benimkisi bir vehim mi?
Dua edelim de benimkisi vehim olsun…
Şehit çocuklarımızın ruhu da Uçmak’ta mutlu olsun…