Seçilmiş padişahımız Tayyip Erdoğan, geçen gün kömür madeninde can veren 41 emekçinin arkasından, bu katliamı kadere bağladı. Daha önceki insan işi kazaları da kadere bağlayarak işi Allah’ın sırtına yüklemişti.

Acaba Allah, son patlamada olduğu üzere hep yoksulları mı vuruyor? Önce birkaç haberi okuyalım:

*İstanbul Gaziosmanpaşa’da bir gecekonduda yangın çıktı. İki çocuk yanarak can verdi. Annelerinin işe gitmesi yüzünden evde kalan iki kardeş elektrikli ısıtıcıdan kaynaklanan yangının kurbanı oldu.

Soru şu: Allah bu iki yavruyu bir evde cayır cayır yakacak bir kader yazmış olabilir mi?

*İstanbul Beyoğlu’nda inşaat halindeki binanın 6. katında asansör motoru kurulumunu yapan işçi, asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybetti.

Soru şu: Ekmeğini kazanmak için canını dişine takarak çalışan bu işçiye Allah neden böyle acıklı bir kader yazar? Bu, kader mi yoksa cinayet mi?

*Sinop’un Gerze İlçesi’nde dindar gençlik yetiştirmek bahanesi altında Gençlik İlim ve Hikmet Derneği adlı bir örgüt kuran, AKP ile ilişkili Rafet Ermiş, derneğe gelen 4 erkek çocuğa tecavüz etmek suçundan tutuklandı.

Soru şu: Allah (CC), masum 4 çocuğa bir azgın dinci tarafından tecavüz edilmesi biçiminde bir kader yazabilir mi?

ALLAH’A İFTİRA
Yaratıcı gücün adına ister Araplar gibi Allah, ister Farslılar gibi Hüda, ister Yahudiler gibi Rab, ister İngilizler gibi God, ister Japonlar gibi Kami, ister Fransızlar gibi Dieu, ister Ruslar gibi Bog, ister Türkler gibi Tanrı deyin… Evren dediğimiz olağanüstü bir düzen kuran güç, böyle kötü bir kader yazmaz. Yazarsa bu zalimlik olur. Bu yüzden, insanların kurduğu yanlış sistemlerin kurbanı olanları, kadere bağlayarak açıklamak, insanları kurban edenleri aklamanın en uyanık yoludur.

Ne yazık ki İslam dünyasını işte bu, “Kaza ve kader Allah’tandır” diyen zihniyet esir almış, sömürmüş, yemiş bitirmiş ve böyle geri bıraktırmıştır.

Anadolu’da bir söz vardır: “Tedbir, takdiri bozar!

Yani sen doğru önlemler alırsan kader denilen olumsuz gelişmeleri önlersin.

Ama işçileri iliklerine kadar sömürmek için, daha kolay yoldan para kazanmak için kömür ocaklarında gerekli altyapıyı kurmayacaksın, patlayıcı gaz birikecek, ölçmeyeceksin; sonra gümleyince, “Allah’ın takdiri böyleymiş!” diyerek neredeyse ölenleri suçlu ilan edeceksin. Bir de gelip cenazelerde nutuk atacaksın. Sonra da bir imam gönderip cenaze evinde uzun uzun Kuran okutacaksın… “Size para da vereceğiz!” deyip geride kalanların ağzına bir parmak bal çalacaksın…

Dinle korkutulup parayla bağlanan aileler de “Kader böyleymiş, elden ne gelir?” diyerek ölümü kutsayacaklar.

ŞEHİTMİŞ...
AKP iktidarı, kendi hatalarından kaynaklanan toplu ölümleri gizlemek ve hatta kutsamak için yeni tip şehitlik icat etti.

Örneğin, FETÖ’cülerin orduyu ele geçirmesi için her türlü desteği verdi. Onlar 15 Temmuz’da darbe yapmaya kalkıştılar. 251 insanımız bu kavgada can verdi. AKP’liler bu siyasi kavgada can verenleri şehit ilan etti. Şehitlikle kandırılan aileler şu soruyu sormadılar hâlâ: Darbecileri TSK’ya Allah mı yerleştirdi yoksa Tayyip Erdoğan mı?

Erdoğan, son patlamada ölenleri de hemen şehit ilan ederek, her cenazede uzun uzun Kuran okutarak ailelerin öfkesini bastırdı.

Şehitlik, vatan savunmasında can verenler için kabul edilmiş bir kavram iken Erdoğan 22 yaşında can veren madencinin ailesine, “Bu işin güzel tarafı var!” diyerek ölen oğulları için sevinmeleri gerektiğini bile önermiş oldu.

KADERE TESLİM OLMUYOR
Kaza ve kadere inanan, bunu başkalarına öneren AKP Lideri, yaşamında hiç de kendisini kadere teslim etmiş gibi görünmüyor. Bir yere giderken yüzlerce korumayla ve zırhlı araçlarla gidiyor. “Allah’ın dediği olur!” ise bunca önlem niye? Kendi çocuklarını kadere değil en iyi korumalara teslim ediyor.

Neden kendilerinin çocukları denizlerde gemicikler yüzdürüp gemiler dolusu para kazanırken yoksulların çocukları yerin yedi kat altında yanarak can veriyor?

Nedense, Allah, AKP’lilerin hiçbirisine şehitlik mertebesini armağan etmiyor. Görüyoruz ki AKP yöneticileri, öbür dünyanın nimetleri uğruna bu dünyanın nimetlerini asla terk etmiyorlar. Aksine her biri üçer beşer yerden ayrı ayrı yüksek maaşlar alarak Beytülmal’i yemekten hiç çekinmiyorlar.

Yani bu dünyanın nimetleri Erdoğan ve adamlarına… Öbür dünyanın hayal ürünü zenginlikleri de bu dünyada çile çeken, toplu ölümlere uğrayan sıradan insanlara…

Dinin nasıl sömürüldüğünü, nasıl zenginlerin çıkarına kullanıldığını görmek isteyenler, ülkemizin son yirmi yılına baksın yeter.

Din iman dediler, Türkiye’yi yediler. Destek güçlerine de bol keseden şehitlik rütbesi verdiler.

Bu doymak bilmez zihniyet Türkiye’yi çökertiyor. Eğer ilk seçimde bunlar gitmez ise Türkiye gidecek…