Değerli Okurlarım,
3 Aralık 2022 - dün - Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleşen CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması'nı merakla izledim. Sunumlar ilerledikçe memnuniyetim ve heyecanım arttı.
Hani muhalefet çözüm sunmuyordu ?
Türkiye’den bir siyasetçimiz - Kemal Kılıçdaroğlu - adına sevindim. Bir Türk vatandaşı olarak bundan gurur duydum. Yaşım el verdiği için diyebilirim ki Türkiye’nin siyaset sahnesinde şimdiye dek böylesi bilim tüten bir vizyona tanık olmadım.
Ekonomi, sağlık, eğitim, tarım, enerji, endüstri, hukuk, insan ve yaşamı üzerine sorunların köküne inen araştırmalar, sonuçları, çözümleri, ayrıca olası getirileriyle verilen böylesi doyurucu bir Türkiye vizyonu açıklayan siyasetçi de görmedim.
Erkek-Kadın eşitliğine, İstanbul Sözleşmesine, YÖK’e ve üniversitelerimize yönelik, kadınları onurlandıran, çocukları koruyan, adaletin nasıl sağlanacağını, beyin göçünün nasıl durdurulacağını, göçen beyinlerin nasıl kazanılacağını adım adım inceleyen, sorunları çözmeye kararlı, siyaset üstü böylesi bir vizyon düne kadar duyulmadı, görülmedi.
MEĞER NE BİLİM ADAMLARINA, KADINLARINA SAHİPMİŞİZ
Onları bize şimdiye dek tanıtan, yüzlerini gösteren, sözlerini dinleten olmamıştı. Dört saatlik kongrenin başlangıcında konuşan Kılıçdaroğlu bitiminde bir kez daha söz alarak ; "Türkiye’nin ekonomide ve endüstriyel dönüşümde Şampiyonlar Ligi kadrosu hazır! Çünkü Türkiye bunu hak ediyor..." dediğinde, abartmıyorum, kalp atışlarım hızlandı.
Bir gün görür müyüm görmez miyim diye hep kara kara düşündüğüm bir Türkiye vardı aklımda. Öyle bir Türkiye ki ; dünya ona imrenerek bakacak, dünya ona kendini beğendirmek, sevdirmek isteyecek. Küllerinden doğmuş, arınmış, damarlarında asil kanın yeniden aktığı gençlerin söz sahibi olduğu, karar aldığı, yönettiği, eğitim verdiği bir Türkiye vardı kalbimde. İşte CHP’nin 2. Yüzyılı için Kılıçdaroğlu’nun düşündüğü, hazırladığı vizyon bana gönlümdeki bu dinamik, bilgili, onurlu, güzel ve dürüst Türkiye’nin bundan böyle var olabileceğini gösterdi.
Kongreye; Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanlığı görevine getirilen ABD'li ekonomist Jeremy Rifkin, MIT Üniversitesi'nden Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refet Gürkaynak, eski TCMB Başekonomisti Hakan Kara, çeşitli kurumlara danışmanlık yapan Prof. Dr. Ufuk Akçiğit videokonferans yöntemiyle katıldılar. Ve ben ; alanım ekonomi olmadığı halde, sade biçimde ve herkesin anlayacağı dille karşılaştırmalı anlatılan son yirmi yıllık Türkiye ekonomi tarihini anlayabildim. Makro ve mikro boyutlarda incelenen Türkiye ekonomisi gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti.
Sahneye çıkarak konuşanlar arasında CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke vardı. Temiz enerji, temiz üretim, temiz toplum, temiz fonlarla tertemiz bir geleceğin nasıl inşa edileceğini, milletin orta gelir tuzağından nasıl kurtulacağını ve kimse geride kalmadan nasıl herkesin birden zenginleşeceğini açıkladılar. Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal devlet yapısının nasıl güçlendirileceğini, fırsat eşitliğiyle tüm kesimlerin nasıl birlikte kalkınacağını, endüstrinin dönüştürülmesiyle ülkenin nasıl zenginleşeceğini gösterdiler.
KILIÇDAROĞLU'NUN BAŞDANIŞMANLIĞI GÖREVİNE GETİRİLEN JEREMY RIFKIN HAKKINDA
Bu yazıyı hazırlarken adını ilk kez bu kongrede duyduğum Jeremy Rifkin hakkında bilgi edinmek istedim. Neden Kılıçdaroğlu Türkiye’nin endüstriyel dönüşümünde kendisine Rifkin’i başdanışman olarak seçti sorusu kafama takılmıştı.
1945 Colorado doğumlu Amerikalı yazar, fütürist, çeşitli siyasi şahsiyetlerin danışmanı Jeremy Rifkin, yaratıcısı Fransız fütüristi Gaston Berger olan Prospective biliminin takipçisi. Bu bilim dalı geleceği akılcı ve bütüncül bir yaklaşımla düşünmeyi, hazırlamayı ve gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Yeni bilimsel, teknik potansiyellerin toplumsal, çevresel ve sosyo-ekonomik açıdan etkilerine odaklanıyor.
Jeremy Rifkin Üçüncü Sanayi Devrimi kavramını yaygınlaştıran kişi. Rifkin’in bu kavramla belirttiği şey: Üretimin geleneksel faaliyet sektörlerinden ayrılan ve 20. yüzyılın sonunda yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesiyle başlamış olan yeni endüstriyel ve ekonomik devrim. Rifkin 2006'dan beri bu devrimi şirketlere, ABD devletlerine öneriyor. Avrupa Parlamentosu bu vizyonu 2007'de resmen kabul etmiş.
Üçüncü Sanayi Devrimi varlığını bilgisayarların ortaya çıkışına zemin hazırlayan mikroişlemciler ve internet üzerinden kurulan ağlara borçlu.
İnternet/uydu iletişim teknolojileri, yenilenebilir, temiz ve güvenli enerjiler; hepsi bu sistemi giderek daha etkileşimli, entegre ve homojen kılıyor.
Devrimin en büyük özelliği paylaşım ve karşılıklı bağımlılık. Rekabetten çok işbirliğine dayalı bir ekonomik kalkınma sağlıyor.
Bu sistem yeni bir enerji üretimini zorunlu kılmakta. Dolayısıyla kömür ve buhar makinesi dönemini takip eden ucuz ve boşa harcanan petrol çağını kapatıyor. Aynı zamanda çok pahalı, tehlikeli ve hala ne yapılacağı bilinmeyen atıklar üreten nükleer sistemlerden kurtulmayı da olası kılıyor.
FRANSIZ GAZETESİ LIBERATİON'UN RİFKİN VİZYONU ELEŞTİRİSİ
Öte yandan 2014’te Fransız gazetesi Libération, uzman yazarların katılımıyla bir makale yayımlamış. Buna göre 19. yüzyılda Birinci Sanayi Devrimi buhar makinesi ve matbaadan; ikincisi 20. yüzyılda içten yanmalı motorun elektrik iletişimiyle buluşmasındandoğdu. Rifkin’in Üçüncü Sanayi Devrimi de 21. yüzyılın buluşları olan "internet iletişimi ve yenilenebilir enerjilerin birleşiminden" doğuyor.
Makaleye göre Üçüncü Sanayi Devrimi tezi ve dijital kapitalizm küresel boyutta sözde maddi olmayan bir kapitalizm biçimi olarak savunulmakta. Teknoloji ve etkileri konusunda da basit bir görüş. Çünkü güç ilişkileri, toplumsal eşitsizlikler, teknikler, tekno-bilimlerin özerklik çıkarları gibi "makrosistemlerin" işleyiş biçimlerini düşünmüyor. Dolayısıyla birinci ve ikinci devrim gibi bunun da sonunda çıkmaza girmesi olası.
Makale Rifkin'in Üçüncü Sanayi Devrimi tezinin başarısını güven verici yönüne bağlıyor ancak bunun insanı yanılsamalara sürüklediğini belirtiyor. Üçüncü devrim ekolojik teknokrasinin oluşum halindeki entelektüel yüzüdür diyor. Bu çağda büyük çoğunluğun yeni dünyayı anahtar teslim şeklinde beklediğine dikkat çeken makale, bu arada yaşanacak kargaşada, insanlığın her zamankinden daha fazla akıllı telefon ve düz ekrana kavuşacağını ve mutluluk duyacağını belirtiyor.
Makalenin vardığı sonuca göre: Bu bir yeni gönüllü kölelik durumu. İnsanlık her zamankinden fazla rahatına düşkün. Daha da önemlisi, en küçük bir protez olmadan, en ufak bir bağımlılık riski olmaksızın tadı çıkarılan gerçek özgürlüğü unutmuş durumda. Bundan böyle güveneceği merciler gereken teknik çözümleri sunacak büyük şirketler, uzmanlar ve her türden ileri teknoloji girişimcileri.
BANA GÖRE BU VİZYON
Değerli okurlarım, sakın yukarıdaki Jeremy Rifkin eleştirisine bakarak ‘Ya CHP’nin 2. Yüzyıl Vizyonunun temeline yerleştirdiği Üçüncü Sanayi Devrimi bizi hüsrana uğratırsa’ düşüncesine kapılmayın ; ‘bu girişim de pek bir sonuca ulaşamayacak’ noktasına gelmeyin !
Rifkin bir fütürist ve takipçisi olduğu dünya görüşü olan Prospective biliminde, yeni insan üzerinde yaşadığı gezegenin geleceğini düşünmek zorunda. Bunu yaparken yeni bilimsel teknik potansiyellere akılcı ve bütüncül bakmak ve bunların toplumu, çevreyi, ekonomiyi nasıl etkilediklerine odaklanarak hazırlanmak durumunda. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa ve Avrupa Birliğince benimsenmiş, güzel sonuçlar da vermiş.
20 yıl önce Türkiye’de girişilen, temeline AKP’nin Ilımlı İslam vizyonu yerleştirilmiş görüşün bugün yozlaşarak nasıl tek adam vizyonuna dönüştüğünün tanıklarıyız.
2000’lerin Türkiye’sinden geriye; siyasi amacına dini alet edinerek bilimden tamamen uzaklaşmış, yozlaşmış ve yolsuzluklara kapılmış bir iktidar, yozlaşmış bir ticaret ve kurumlar ve bunların dönüştürdüğü ahlak ve gelir yoksulu yobaz bir halk kaldı.
Sonuç olarak diyeceğim şu ki CHP’nin alkışladığım 2. Yüzyıl Vizyonu halkın her kesimine, bizleri de bu gayrete ortak ederek, bugünden daha iyi bir yaşama şansı veriyor.
Kısacası bunu tepmekten yana olmadığımı söylemek istiyorum.