Değerli okurlarım,
Biliyorsunuz; Türkiye Büyük Millet Meclisi laikleşme ilkesi doğrultusunda Anayasanın 2. maddesi "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır" fıkrası ile 26. maddesinde yer alan “şeriat hükümlerinin TBMM tarafından yürütüleceğini” belirten cümleyi 10 Nisan 1928 tarihli toplantısında kaldırmıştır.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği - ÇYDD tarafından 2007’den bu yana her yıl laikliğin yıl dönümünde Çağdaş Yaşam Cumhuriyet Ödülü verilmektedir. Ödülün verileceği kişiler, Genel Merkez Yönetim Kurulu’nun belirlediği isimler arasından üyelerinin, gönüllülerinin ve gençlerininin oylarıyla belirlenmektedir. Çağdaş Yaşam Cumhuriyet Ödülü’nün on yedincisi 10 Nisan 2023’te Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye takdim edilmiştir. İoanna Kuçuradi hayranı olduğum felsefecidir.
Kendisini, 10 Ağustos 2003’te, Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı olarak düzenlediği 2000 kişilik uluslararası kongrede gördüm. O tarihte Yeditepe Üniversitesi’nde Modern Türk Edebiyatı master öğrencisiydim. Yaşamımın önemli bir bölümünü önce Fransa’da çiftçilerin, balıkçıların yaşadığı bir kıyı kasabasında, sonra Orta Doğu’da Irak’ın göbeğinde savaşta, kültürden, bilgiden, sanattan, bilimden uzakta bir takım yokluklar ve yoksunluk içinde yaşamış biri olarak o gün o kongrede kendimi bir anda dünyanın tüm halklarını temsilen İstanbul’a gelmiş 2000 kadar felsefecinin arasında bir yerde bir koltukta otururken bulmak, üzerimde inanılmaz bir etki yapmıştı. Kendimi tuhaf bir şekilde, ilk kez kendi varlığımın farkına varmış, bunun bana yüklediği ağır sorumluluğu duymuştum.
Dünya Felsefe Kongresi'nin 21'ncisinin İstanbul’da düzenlenmesini sağlayan Kuçuradi’nin adını okumalarımdan biliyor ve kendisini çok merak ediyordum. O sıralar kurucusu olduğu Türkiye Felsefe Kurumu dışında Uluslararası Felsefe Federasyonu’nun da başkanıydı. Kongrenin ana temasını "Dünya Sorunları Karşısında Felsefe" olarak belirlemiş olması beni o kongreye çağıran sözlerdi.
Seksenli yılları Avrupa’nın uzak köşelerinden birinde sonra Orta Doğu’da bir kızgın savaşın içinde bilginin, iletişimin yokluğunda geçirmiş biri olarak yeni düşüncelere açlığımı İoanna Kuçuradi’nin organizasyonunu yaptığı kongrede gidermeye çalışmıştım. Ona duyduğum sezgisel hayranlığın nedenlerini orada anladım. Bunlara değineceğim ama önce ödül törenine ilişkin aşağıdaki bilgileri vermek istiyorum.
GENEL BAŞKAN PROF DR AYŞE YÜKSEL'İN AÇIŞ KONUŞMASI
Maltepe’de; Prof. Dr. Türkân Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen; üyelerin ve gençlerin yanı sıra Türkân Saylan sevenlerinin yoğun katılım gösterdiği ödül töreninin açış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ayşe Yüksel, 2007’den bu yana sırasıyla Muazzez İlmiye Çığ, Fazıl Say, Sabih Kanadoğlu, Rıza Türmen, Yıldız Kenter, Genco Erkal, Gülriz Sururi, Yılmaz Büyükerşen, Fatih Hilmioğlu, Nermin Abadan Unat, Doğan Kuban, Ümit Kocasakal, İlber Ortaylı, Müjdat Gezen, Yücel Aşkın, Mehmet Haberal, Mustafa Yurtkuran, Ferit Bernay, Emre Kongar ve Ataol Behramoğlu’na verilen ödülün, bu yıl İoanna Kuçuradi’ye takdim edilmesinden ötürü büyük mutluluk duyduklarını belirterek, bugüne kadar felsefe, insan hakları ve etik çalışmalarıyla ülkemizde laiklik ilkesinin yaşatılması ve geleceğe taşınması için verdiği emekler için teşekkür etti.
GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AV. SEDAT DURNA'NIN CUMHURİYET'İN 100. YIL DEĞERLENDİRMESİ
Daha sonra laiklik ilkesinin ve 10 Nisan tarihinin Türkiye Cumhuriyeti için önemi üzerine konuşan Sedat Durna; “Cumhuriyet değerlerinin korunması, yaşatılması ve tanıtımı için büyük emek veren; insan hakları, felsefe ve etik alanında yaptığı sayısız ve öncü çalışmasıyla ülkemizde evrensel insan haklarının, eğitimin ve çağdaş insanca yaşamın gelişimine sunduğu katkılar nedeniyle 17. Çağdaş Yaşam Cumhuriyet Ödülü’nün İoanna Kuçuradi’ye verilmesi kararlaştırılmıştır." dedi.
Durna konuşmasının devamında; "Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız ve ikinci yüzyılını karşılayacağımız tarihsel bir zaman dilimindeyiz. Önümüzde, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında, çağdaşlaşma yolundaki eksiklerimizi tamamlamak; laik, bilimsel ve demokratik eğitim yoluyla çağdaş bir toplum oluşturma amacımıza ulaşmak için çok önemli bir dönemeç bulunuyor.
14 Mayıs seçimlerini bu bakış açısıyla değerlendirmek ve öncelikle yurttaşlık görevimiz gereği olarak mutlaka oyumuzu kullanmak durumundayız. Demokratik parlamenter sisteme geçiş döneminde daha iyisi için arayışları ileri tarihe bırakarak güçlerimizi birleştirebilirsek, bu kritik dönemeci aşarak Cumhuriyetimizi ikinci yüzyılda ruhuna ve özüne uygun olarak şekillendireceğimize inanıyoruz. Herkesi bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmeye çağırıyoruz.” dedi.
Ödül törenine sağlık sorunları nedeniyle Prof. Dr. İoanna Kuçuradi katılamadı. Törene uzaktan bağlanarak konuşmasını gerçekleştiren Kuçuradi adına, ödülü, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Yalın aldı. Kuçuradi, ödül için teşekkür ederek “Değer bilgisinin ve insan haklarının belirleyici olabilmesini sağladım. Laiklik de insan haklarının belirleyici olmasını sağladı.” dedi.
Dünya felsefesinde "İnsan olmanın bilincine giden yol"un öncüsü ve lideri Kuçuradi
Değerli okurlarım,
Biliyorsunuz; 2000’li yılların başında insanlık çok büyük sorunlarla karşı karşıya olduğunu gördü. Kuçuradi’nin kongre başlığını "Dünya sorunları karşısında felsefe" olarak belirlemiş olması, uzun yıllar yaptığı çalışmaları ve felsefenin insanlık karşısındaki sorumluluğunu ve yükümlülüğünü gösteren bir başlık. Kuçuradi tüm çabasını: Felsefeyi masa başından sokağa, insana indirme düşüncesiyle, bu yolda umutla verdiği savaşımla dünya felsefecilerine kanıtlamış ve dünya sorunlarını kongrede şöyle sıralamıştı: Küreselleşme ve Kültürel Kimlik; Etik; Şiddet; Savaş ve Barış; Yabancı Düşmanlığı; İnsan Hakları; Demokrasi Sorunları;
EŞİTSİZLİK, YOKSULLUK, GELİŞME
Bu yazıda Kuçuradi’nin 2003’te sözünü ettiği sorunların Türkiye’de AKP iktidarı döneminde nasıl da birebir yaşandığına, AKP’nin bu meseleleri birer birer Türkiye Cumhuriyeti’ni bitirmek üzere nasıl alet ettiğine değinmeyeceğim. Bir başka yazıya bırakıyorum.
Kongrenin açılış konuşmasında çok önemli bir noktaya Kuçuradi soru sorarak dikkat çekti: "Bu sorunların üstesinden gelebilmek için hangi amaçlar konmalı ve ne yapmalı? Ne gibi stratejiler geliştirmeli?" dedi.
Üzerinde durduğu nokta; önce sorunların nasıl ortaya çıktığını bulmak sonra da bunların insan haklarına nasıl bağlanacağını düşünmekti. Karşılaştığımız sorunların kendi kararlarımızın sonuçları olduğu kanısındaydı. Ancak bunların yeterince farkında olmadığımızı söyledi. "Kararlarımızı korku ve yoksunluk durumunda aldığımız için sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyoruz."dedi.
Kuçuradi’ye göre herhangi bir eylemin başlangıç noktası o eylemi yapmak istemektir. "Ama bu yeterli değildir" der. Yapmak istediğimiz şeyi önce değerlendirmeden geçirir sonra yapma veya yapmama kararı veririz. Yaşarken doğru ve değerli eylemler / fiiller gerçekleştirmek için iyi olanı yapmayı istemek yeterli olmaz. Çünkü o fiili durumdaki koşulları bilmek gerekir. İnsan hakları ve değerler bilgisine sahip olmak gerekir. O eylem yapılacaksa insani değerlere en az zarar verecek olan yapılmalıdır: İnsanın beslenmesi, sağlık hakkının korunması, eğitim alması, kendi kanaatini oluşturuyor ve yaşama hakkının korunuyor olması, başlıca bilinmesi gerekenlerdir.
DÜNYA FELSEFECİLERİNİN EN KARİZMATİK, EN YETKİN UZMANI: İONNA KUÇURADİ
Kongreye katılan, yılların tanıkları dünya felsefecilerinin ağzından, İoanna Kuçuradi’yi dinlediğinizde, şunları duyarsınız:
Kuçuradi karşısındakine önce de sonra da insan olarak bakar. Son derece demokrat biridir. Öte yandan bir yanlışın doğru olarak kabul ettirilmesine asla izin vermez.
İnsanların kendi kendileriyle karşılaşmalarını sağlamak ya da karşılaşmaları için gerekli zemini hazırlamak için, bütün gücüyle çabalar.
Felsefeyi bir tür başkaldırı; insanlığın aşağılanmasına, dünyadaki bütün kötülüklere karşı başkaldırı olarak benimsemiş, her şeyin daha iyi olması için çalışmıştır.
İnsanın değerine, insan haklarına inanır. İnsan hakları üzerine yıllarca katkı yapmış biridir.
Türkiye’de felsefenin şaşırtıcı biçimde kabul görmesini ve ayrıca 2003 kongresinde 85 ülkeden çeşitli halkların temsil edilmesini sağlamıştır.
Dünyada barış için diyaloğun kesinlikle gerekli olduğuna inanır. Bu anlamda dev bir adım atmıştır.
İki bine yakın felsefecinin katıldığı, 100 yıldır beş yılda bir yapılan, Uluslararası Felsefe Kongresi’nin 2003 yılında İstanbul’daki organizasyonunun bu anlamda öncekilere göre büyük fark gösterdiği kabul edilmiştir.
Katılımcılardan Alman felsefeci, felsefe profesörü, sosyolog ve siyaset bilimci; modern liberal kurumlar içinde gömülü akılcı-eleştirel iletişim, ve insanların iletişim, tartışma ve akılcı çıkarlar peşine düşme yeteneklerinde, aklın olabilirliğine, özgürleştirilmesine yönelik kuramsal bir sistem geliştirmiş olan Jürgen Habermas, kongrede İoanna Kuçuradi hakkında şöyle demişti: " 1990-1991 Irak savaşı sonrası yeni dünya düzeniyle ilgili olarak iki karşıt düşünce ortaya çıktı. Sorun: Hukukun uluslararası sorunlarda adaletin gerçekleşmesi için doğru araç olup olmadığı idi. Tartışmalı olan; dünyada barış, istikrar meseleleri gibi amaçların tartışılması değil, bu amaçların gerçekleştirilmesinde hangi yolun en umut verici yol olduğudur." diyen Habermas sözlerinin devamında "İoanna Kuçuradi dünya felsefecilerinin lideri oldu." demiştir.
SONUÇ
Felsefecileri masa başından kaldırarak, felsefenin yaşama katkılarını sağlamalarını, yenilikler getirmelerini istemiş olan İoanna Kuçuradi; 2000’li yılların felsefesini: İnsanın değerini bilmek, insanı doğru değerlendirmek, felsefenin bildiklerinin insan hakları konusunda kullanılmasını gerekli kılmak olarak belirtir.
Ülkemizin felsefecileriyle dünya felsefecileri arasında bağ kurmayı, dünya felsefecilerinin lideri olmayı başarmış Kuçuradi’nin "İnsan olmanın bilincine giden yolda her zaman umut vardır" sözlerine katılmamak olası değil.
Derin saygılarımla…