Türkiye’deki insanlar demokrasi değil lider arıyor, kurtarıcı arıyor, peygamber arıyor aslında...
Bu durumu sadece Cumhur İttifakı seçmenine yüklemek olmaz. Millet İttifakı seçmeninin büyük çoğunluğu ve kendini aydın sanan cenahın çoğunluğu böyle.
Bizim insanımız sonucu yorumlar; süreci değil. Başka bir deyişle insanımız yüzeyseldir. Örnekle göstermek gerekirse süreci hiç yorumlamadan sonuca bakarak “Kılıçdaroğlu gitsin” der.
Kılıçdaroğlu nerede hata yaptı diye sorarsınız, hangi politikayı yanlış aktardı diye sorarsınız, hadi o yanıldı da tüm anket şirketleri de yanılmadı mı diye sorarsınız ama cevap veremez.
Süreci sorarsın unutmuştur çünkü aklı sonuçtadır. İki yıllık süreçte ‘’kazanacak aday’’ diye yıpratıldığını, daha 2 ay öncesine kadar Altılı Masa'ya ''kumar masasından noter masasına'' kadar benzetmeler yapıldığını, iki belediye başkanının adaylık için son dakikaya kadar pusuda bekletildiğini, sözde CHP’li Muharrem İnce denilen “siyasetçinin” FETÖ'den PKK’ya kadar karalama kampanyaları yaptığını ve geleneksel medyadan sosyal medyaya kadar yapılan sahtekarlıkları unutmuştur.
X kişi olsa seçilirdi der. Elinde kanıt yok ama ona göre öyledir. Velev ki seçilirdi diye kabul edelim; sizin için tek ve mutlak hakikat Erdoğan’ı yenmek mi yoksa ülkede bir şeylerin değişmesi mi?
Hadi şöyle yapalım; seçimleri başa alalım ve sizin sözde “kazanacak adayınızı” koyalım. Nagehan Alçı'yla kol kola; Abdülkadir Selvi’yle el ele yürürsünüz; Mehmet Cengiz ve diğer sermaye gruplarının ofislerinden çıkmazsınız; ama seçimi kazanırsınız. O da bir ihtimal... İşte size değişim. Hayırlı olsun değişiminiz!
Şunu unutmayın; Kemal Kılıçdaroğlu kazansaydı bile mücadelesi bitmeyecekti. Her şey yeniden başlayacaktı. Kendini muhalif ve aydın sanan cahiller başta olmak üzere Türkiye’yi ayağa kaldırma mücadelesi devam edecekti.
Bugün kazanamamış oldu ama farketmez mücadelesi devam ediyor. Le Guin’in dediği gibi ‘’kimse devrim yapamaz; ancak devrimin kendisi olur.''
Yani bir kurtarıcı çıkıp da sizi arkasına alıp devrim yapacak diye bekliyorsanız yanlış yoldasınız. Hedefinizi, ağzı iyi laf yapıyor ya da iyi hamaset yapıyor diye ‘’bu lider kesin seçilir’’ beklentisiyle belirlediyseniz, siz yapının değişmesini değil, sadece yöneten kişinin değişmesini istiyorsunuzdur.
Benim acizane tavsiyem şudur ki etraflıca düşünmelisiniz. 27 milyona karşı 25 milyon kişiyi ikna etmek sizi başarısız yapmaz (kaldı ki o 27 milyondaki şaibeyi hepiniz biliyorsunuz). Ama 25’i 27 ile yer değiştirmek için ideal yolunuzdan şaşmak inanın başarısızlık getirecektir…