21 yıllık AKP iktidarının hatalı politikaları nedeniyle zor günler geçiren yurttaşlar CHP, İyi Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, Deva Partisi ve Gelecek Partisi'nden oluşan 6’lı masa etrafında aylardır toplanan muhalefetten artık somut kararlar vermesini bekliyor.
İktidarsa kafayı, 6’lı masadan çıkacak Cumhurbaşkanı adayının kim olduğuyla bozmuş. Psikolojisi iyice alt üst olmuş, dengesi bozulmuş durumda.
Havuz ve muhalif medyalarının da iktidar ve 6 masadan bir farkı kalmamış.
Altılı masa aşağı, altılı masa yukarı…
Yurttaşların gündemiyse geçim derdi.
Esnaf kira, vergi, SGK primleri ve enerji giderleri altında ezilmiş.
Memur, emekli hayatından bezmiş,
Ev kiraları askeri ücretin iki ya da üç katına çıkmış.
Kısaca, millet perişan... Ne altılı masa gündeminde ne de cumhur...
Küçük ve mutlu bir azınlığın dışında, açlık ve yoksulluk geniş kitleler haline gelmiş; milletin beli bükülmüş, günü hatta saati kurtarmanın derdine düşmüş.
İktidar yine aynı bildik tavırda. Bu seçimden sonra Türkiye şaha kalkacak...
Muhalefet ise güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçince her şeyin düzeleceğini söylüyor söylemesine de hangi somut projelerle olacak belirsiz. Sanırım bu konuda kendilerinin de kafası karışık.
Son 21 yılda ülke nasıl bu duruma geldi. Kimse onun muhasebesini yapmıyor ya da yapamıyor. Çünkü ülkenin bu duruma gelmesinde her ne kadar büyük pay iktidarınsa da bir o kadar da muhalefetin etkisizliğinden ve beceriksizliğinden kaynaklanmakta.
İktidar ve muhalefetin yaptığı tribüne oynamaktan başka bir şey değil.
İktidarın beceriksizliği…
Bir de işin ehli olmayan kişilerin siyasi hesaplar yüzünden devleti yönetecek kadrolara iliştirilmesi…
İktidar, bugün ülkeyi, ekmeğini bile ithal buğdayla üretebilen, samanı dahi ithal eden, tarımı çökmüş, emperyalist kuşatmanın pençesi altında ekonomik bağımsızlığını tümüyle yitirmiş konuma getirmiş.
Ülke; yabancı sermayenin kontrolü altına girmiş, sıcak para hareketleriyle ekonomisi yönlendirilen, dış borçları katlanarak artan, faiz yükü altında ezilen, madenleri, doğal kaynakları kuşatılmış ve bu nedenle dışa bağımlı bir emir eri konumunda yönetilen "borçlu", “boynu bükük” bir ülke haline iktidarıyla muhalefetiyle elbirliğiyle getirilmiş durumda.
Halbuki kurtarıcısı ve kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün "bağımsızlığın tam olabilmesi için mali bağımsızlık şarttır" sözlerini anımsayabilselerdi, daha da önemlisi tarihinden ders almayı akıl edemeyen bir yönetici kadrosuyla yönetilmek zorunda kalmasaydık belki bugün başka şeyler konuşuyor olurduk.