Siyasette, zamanlama bazen her şeydir.

Her parti, halkın nabzını tutmayı, sokaktaki insanla buluşmayı önemser.

Ancak bazı zamanlamalar asıl gündemin üzerini örtmek için kullanılır.

CHP’nin milletvekillerini sahaya sürerek halkla buluşturma hamlesi de tam olarak böyle bir döneme denk geldi.

Evet, kurultay tartışmalarının ortasında.

Bu hamle, hem “halkın sorunlarına kulak veriyoruz” mesajını verecek.

Hem de kurultay taleplerinin gündemi daha fazla ısıtmasına izin vermeyecek.

Her milletvekiline bir Parti Meclisi üyesinin eşlik etmesi ise ayrı bir incelik.

Tabii ki bu durum, sadece dostane bir destek içindir.

Kurultay kulislerini kontrol altında tutmakla ilgisi yoktur, öyle değil mi?

Tartışmaların tam merkezindeki isimlerden biri ise Genel Başkan Özgür Özel.

Özel, kurultay taleplerine verdiği tepkiyle dikkat çekti.

“Kimse benden kurultay dilenmesin” diyerek muhaliflerine adeta “dilenci” yaftası yapıştırdı.

Bu ifade tam anlamıyla nezaket ve kapsayıcılık örneği!

CHP’de farklı görüş belirtmek, meğer kurultay “dilenmek” sayılıyormuş.

Liderimiz, muhaliflerin el açıp kurultay beklediğini düşünmüş olacak ki, “Gücünüz varsa kurultaya götürün” diyerek kapıyı kapatıverdi.

Öte yandan, “81 il başkanının destek imzası” da sahnede.

Herhangi birinin aklına, bu il başkanları gerçekten bir araya gelip metin mi hazırladı diye bir soru gelmiş olabilir.

Oysa gerçek daha pratik; genel merkez, hazırlanan metni il başkanlarına gönderdi.

Onlar da sessiz sedasız onayladılar.

“81 ilin desteği” etiketiyle sunulan bu açıklama, ne güzel bir “birlik ve beraberlik” mesajı verdi.

Sonuç olarak CHP yönetimi, sahaya inerek halkın taleplerini dinlediğini gösteriyor.

Aynı zamanda kurultay gündemini soğutma çabasını sürdürüyor.

Ve tabii ki muhalefet edenlerin kurultay “dilenmesine” gerek kalmıyor.

Ne de olsa, “halkın CHP’si” sokaklarda onları bekliyor!