Son zamanlarda Türkiye, tam anlamıyla bir absürt komedi sahnesine dönmüş durumda.

Ülkede gündem öyle bir hızla değişiyor ki her sabah kahveler, “Bakalım bugün neler göreceğiz” diye yudumlanıyor. Şu son olaylara bakın mesela. TBMM’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, DEM millet vekillerinin ellerini sıkması tam bir “Kibarlık mı? Bizden mi çıkmış?” dedirten türden. Tabii ki, siyasette nadir bulunan bu zarif jestin etkisi uzun sürmedi. AKP’nin gözdesi Numan Kurtulmuş, anayasanın değiştirilemez maddeleri hakkında bir şeyler söylemeye başladı… Millet "hadi oradan, ona senin gücün yetmez" diye tepki gösterdi. Akabinde geri vites. Tabii çok geçmeden o bildik senaryoya geri dönüldü: “Sözlerim çarpıtıldı!” Eh, siyasette bu ‘U dönüşü’ ritüelleri artık kabak tadı verdi.

GERİ VİTESE TAKTI

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise memleketin kredi kartı aidatı ödemeyenlerle ilgili asrın buluşunu yaptı: DEM'li!  Bir anda ülkenin gündemine oturup, sosyal medyanın gündemine malzeme verdi. Tabii toplumsal tepkilerin çığ gibi büyümesiyle, klasik "Yok canım, ben öyle bir şey demedim" diyerek geri vitese taktı. Alışıldık savunma teknikleriyle her şey yoluna girdi. Öyle ki, siyasette “yanlış anlaşıldım” artık bir nevi “her derde deva” formülüne dönüştü. Bir şey mi saçmaladınız? Merak etmeyin, ‘yanlış anlaşıldım’ deyin, herkes size hak verir!

ÖZGÜR ÖZEL BORAZAN ÇALDI

Bu arada, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mülteci konusundaki kapıları ardına kadar açma stratejisi de yeniden sahne aldı. Lübnan’dan gelecek mültecilere kucak açarken, Türkiye’nin zaten mültecilerle dolup taşan nüfusu umursanmamış gibi göründü. Fakat aynı gün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Manisa’da koşuya katılıp borazan çalması da memlekete politik bir parıltı kattı! Evet evet, doğru okudunuz: borazan! Siyaset ve sporun bu muhteşem kesişim anı, topluma “Biraz da borazan sesi duyalım” dedirtti.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Gelelim İstanbul Barosu seçimlerine. Yeni başkanın Kandil ile bağlantılı olduğuna dair spekülasyonlar, ortamı öyle bir gerdi ki Kürtçe halaylar, zılgıtlar arasında anayasanın değiştirilemez maddelerine atıflar yapılmaya başladı. E, haliyle milletin kafasında “Bu işin sonu nereye varacak?” soruları dolanırken, sosyal medyada herkes tebrik yarışına girdi. Ama asıl şov tabii ki İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan “İstanbul Barosu seçimlerini kazanan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yeni yönetimini tebrik ediyorum. Hakkın, hukukun, adaletin en büyük talep olduğu bugünlerde faaliyet yürütecek baromuza başarılar diliyorum” diye geldi. Adam her fırsatta dikkat çekmeyi nasıl da başarıyor, insan hayran kalıyor!

GERÇEK Mİ, KURGU MU? 

Son dönemde sosyal medya sağ olsun, gerçek ile kurgunun arasındaki çizgi tamamen silinmiş durumda. Sevan Nişanyan’ın “Kemalist nesil yetişeceğine, Suriyeli ve Afgan nesil yetişsin” diye bir bomba patlatması, ülkeyi şok dalgalarıyla sarstı. Tam millet “Ne dedik bu adama?” diye düşünürken, "çeteler yeni doğan Türk çocuklarını hedef alıyor" tarzı haberler patladı. Gerçek mi, kurgu mu; millet kime, neye inanacağını iyice şaşırmış halde. Twitter’daki trol orduları sağ olsun, her an yeni bir senaryo önümüzde!

Bütün bu olanlar, Türkiye’nin tarihî bir dönemece yaklaştığını mı işaret ediyor yoksa tamamen bir absürd komedi mi izliyoruz, artık bilemiyoruz. Ama bir gerçek var: Daha kaç kere “Bu da oldu!” diyeceğiz? Bunu zaman gösterecek.