Hani dünya elimizin altında diyoruz ya...
Hani yeni nesil her şeyi biliyor, dünyayı takip ediyor, her şeyden haberi var diyoruz ya...
Bu nesil nasıl bu kadar bilgili, her gelişmeden haberi var?
Çünkü bu nesil internet ile dünyayı avcunun içine almış durumda...
Nedir bu internet?..
Bütün dünyada kullanılan bilgisayar ve diğer akıllı cihazlar aracılığıyla veri ve bilgi iletmeyi, almayı sağlayan bir iletişim ağı...
Bugün 12 Nisan ve 1993 yılında bu günde internet yaşamımızda yerini aldı...
O günden sonra dünya avcumuzun içine sığdı...
Sığdı da zaman zaman yaşanan internet bağlantısı kesintisi ya da kısıtlaması, halk deyimiyle bizim çileden çıkmamıza neden oldu...
Dün akşam Fenerbahçe'nin, son 11 maçın kaybetmeyeni Karagümrük'ün bağlantısını kesmesi de Karagümrüklünün canını sıktı...
Yalnızca sıktı, çünkü Karagümrüklü sıkılır ama bir mağlubiyet için asla üzülmez...
Maç sonu bir araya geldiğimiz Karagümrük'ün sembol isimleri Özgür ve Öztürk kardeşler çok önemli bir tespit yaptı...
"Biz,futbol takımı taraftarı değiliz Karagümrüklüyüz" diyerek, büyük ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil'in o unutulmaz dizelerini Karagümrük'e uyarladılar...
"Hor baktık mı karıncaya...
Kırdık mı kanadını serçenin...
Vurduk mu karacanın yavrusunu...
Ya nasıl kıyarız insana...
Kör olasın demiyorum...
Kör olma da gör beni...
Kör olmayın da görün KARAGÜMRÜK'ü"...
Şöyle bir tespitte de bulundu Özgür ve Öztürk:
"Fenerbahçe maçı belki de ligin kaderini değiştirecek bir maç olabilir...
Fenerbahçe ve Beşiktaş mağlubiyetleri ile Galatasaray zoru yaşayabilir..."
Bu sözler bizi de derin düşünmeye sevketti!..
Ne diyelim her düşünce bizim için kıymetli...
Bekleyip göreceğiz...
Madem Karagümrük sevdalıları Hasan Hüseyin Korkmazgil'den dizelerle girdiler, ben de ondan bir dizeyle bitireyim...
Hem de yaşadığımız günlerle örtüşsün bu dizeler...
"Kışlalara,
gurbetlere, yoklara yollayanlar...
Saklısı,gizlisi yoktur bu işin...
Pusu kurup gelen güne
pusu kurup güneşe...
Duydun mu ekmeksizim
okulsuzum duydun mu...
Işıksızım yolsuzum
seçimlim, sayımlım, ceza yasalım mükellefim duydun mu...Nasıl gelir güzel günler dostlarım...
Işitmezken kulaklar diller susmuşken gözler böyle görmezken...
Nasıl gelir güzel günler dostlarım (11 Temmuz 1978)"
Tarihe dikkat...
Güzel günlerin gelmesi umuduyla...
Hoş kalın, dost kalın...