12 Nisan, saat 22.00

“De gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim

İstanbul darmadağın olacak, saçlarım

darmadağın… Hepsi darmadağın!

üzülme gülüm! Toparlanacağız birlikte,

ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm

hem de çelikten toprağını dele dele hayatin!

*

de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir

sevgi, bitmiştir güven!

güven bana gülüm!

sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır

hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!

*

göreceksin gülüm! Bekle!

hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere

hainlere, ezilmelere alışacak.

göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-ki

işte o vakit bana-doğrudur! -

şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!

bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,

sokaklar var, kediler!

*

inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!

ölüm inananlar için sessizce

kara kaplı kitaplardan çıkartılacak.

göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!

artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz

bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!”

3 Temmuz 2019’da henüz 55 yaşındayken kaybettiğimiz değerli şairimiz Küçük İskender’in (Derman İskender Över) mısralarında, İstanbul darmadağın. “Üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte ayağa kalkacağız.” dediği gibi…

Akşamın sessizliği ve karanlığı daha yeni yeni çöküyordu güzel ülkemin şehirlerinin üzerine. Dolunayın aydınlatmaya çalıştığı şehirlerde, evlerde ışıklar yanmaya başlamıştı. Evlerde yanan ışıklar sanki gökyüzündeki yıldız kümelerini andırıyordu. Günlerdir mecbur olmadıkça evlerinden dışarıya çıkmayan yurttaşlar, ülkede yaşanan belirsizliğin yaratmış olduğu korku atmosferi üzerlerindeyken bir de İçişleri Bakanlığından gelen hesapsız, zamansız, yangından mal kaçırırcasına yapılan sokağa çıkma yasağı açıklaması bir anda ortalığı adeta kaos ortamına sürüklemişti.

Açıklamada, “10.04.2020 tarihi saat 24:00 ile 12.04.2020 tarihi saat 24:00 arasında Büyükşehir statüsündeki 30 ilimiz (Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon, Van) ile Zonguldak il sınırları içinde bulunan tüm vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları yasaklanmıştır.” ifadelerine yer verilmişti.

Bu açıklamanın ardından Büyükşehirlerde yaşayan yurttaşların panik halinde sokağa alışveriş yapmaya çıkması, yer yer market önlerinin miting alanlarına dönmesi, yurttaşların birbiriyle guruplar halinde büyük ve şiddetli kavgalara tutuşmasını siz de şaşkınlık içinde izlemişsinizdir.

Bu panik, günlerdir bütün ülkeyi kasıp kavuran corona virüs salgını karşısında takdire şayan bir mücadele sürdüren hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarının bütün çabalarının heba olmasına neden olmuştu. Virüsten azami ölçüde korunmaya çalışan yurttaşların panik halinde sokağa akın etmesi, Bilim Kurulu üyelerinin de büyük tepkisini çekti. Yasağın duyulduğu ilk andan itibaren yurttaşların maskesiz ve eldivensiz bir şekilde sokağa çıkarak market ve fırınlara akın etmesi nedeniyle sosyal mesafenin ortadan kalkması, Bilim Kurulu'ndaki bazı üyeleri de istifanın eşiğine getirdi.

Alınan kararların, iktidarın planlarına ve taleplerine kurban gitmesiyle anlamını kaybetmesi, herhangi bir dahli olmamasına rağmen çeşitli kesimler ve akademik çevreler tarafından istifaya çağrılan Korona virüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, sonuçları düşünülmeden ve hiçbir tedbir alınmadan ilan edilen sokağa çıkma yasağının yarattığı görüntüleri şöyle değerlendiriyordu. Özlü, “Bugünkü karar sonrası sokağa taşan insanların neden olduğu durumun etkilerini maalesef birkaç hafta sonra acı şekilde yaşayacağız.” diye üzüntüsünü dile getiriyordu.

Yine diğer bir Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara da, “Dün akşam keşke dışarı çıkmasaydık ancak eşimiz, dostumuz, çok farklı nedenlerle dışarı çıktı. Bu virüsün yayılımına sebep olabilir. Dün akşam dışarı çıktıysak lütfen 14 gün evde izole olalım. Ortak alanlarda, ev içinde maske takalım.” diye yurttaşlara çağrıda bulunuyordu.

Elbette işin boyutları çok yönlü ve geniş. Büyükşehir hallerine gelen tonlarca sebze ve meyve, yeterli depolama alanı bulunmadığı için telef olmak üzere. Çiftçinin, işçinin, emekçinin feryatları da durumun vahametini gözler önüne seriyor.

***

Siyasi parti liderleri de sokağa çıkma yasağına karşı tepkilerini şu ifadelerle dile getirmişlerdi: Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığının 2 gün sokağa çıkma yasağı ilan etmesine “Salgınla mücadele bu gece itibariyle maalesef zaafa uğratılmıştır.” diyerek tepkisini gösterirken, “Hafta sonu yasağının detaylarını açıklamadan ‘yasak var’ diyerek panik yaratmak, hangi akla mantığa sığar? İnsanımızı paniğe sevk eden virüs veya açlık değil, yönetimin basiretsizliğidir.” ifadelerini kaydetmekteydi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise yasakla ilgili açıklamasında, “Türkiye krize, krizi yönetmekten aciz yönetimle yakalanmanın sıkıntılarını yaşıyor! Görüntüler düşündürücü ve üzücü, sosyal mesafe kuralları ihlal ediliyor, vatandaşlarımız risk altında!” diyerek eski yol arkadaşlarını eleştiriyordu.

Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’da eski yol arkadaşları eleştirerek sosyal medya hesaplarından şu paylaşımları yapıyordu. Paylaşımda:

“31 ilimizde uygulanan sokağa çıkma yasağı dün gece Türkiye’nin gündemine düşmüş, özellikle şehir merkezlerinde büyük bir kargaşa oluşmuş, evlerinde olması gereken halkımız sokaklara dökülmüştür.

Böylesine geniş kesimleri ilgilendiren kararların şeffaf bir süreç işletilerek ve toplumsal mutabakat arayışıyla oluşturulması gerekir. Alınan kararlardan belediyelerin ve ilgili pek çok kurumun dahi son anda haberi olmuş, gerekli tedbirler alınamamıştır.

Dün gece yaşananlar, şeffaflık ve istişare ilkelerine uyulmadığı zaman nasıl bir sonuçla karşılaşacağımızı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Daha önce de defalarca söylediğimiz gibi, Türkiye dar bir kadroya, tek bir karar merciine sığdırılamayacak kadar büyük bir ülkedir.” demekteydi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de sosyal medya paylaşımlarıyla eleştirilerini, "Tam karantina teklifimizi yasak başlangıcından 2 saat önce vatandaşa bilgi vererek uygulayan iktidar, bir kez daha kriz yönetiminde ne kadar acemi olduğunu ispatladı. Tüm vatandaşlarımızı sakin olmaya, yasağa uyarak kendilerini ve sevdiklerini korumaya davet ediyorum." diyerek yapıyordu.

Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu da sosyal medya paylaşımında halka yönelik şu çağrıyı yapıyordu: “Sevgili yurttaşlarım! Sokağa çıkma yasağında ihtiyaçlarınız hem belediyelerimiz hem de diğer yetkililer tarafından karşılanacaktır. Lütfen panik oluşmasına izin vermeyin, sükûnetinizi ve sağlığınızı koruyun, evde kalın, size ulaşılacaktır. Sağlığınız her şeyden önemli.”

Şimdi diyeceksiniz ki süreçte elinden geldiğince tüm olanaklarını seferber eden CHP’li Büyükşehir Belediyeleri sokağa çıkma yasağından haberdar edildi mi? Tabii ki de hayır! Hiçbir şekilde haber verilmedi! Yasağı, onlar da halkla birlikte öğrendiler. Öğrenmelerinin ardından da sosyal medya üzerinden şu paylaşımları yaptılar:

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Sokağa çıkma yasağı kararı ansızın alınmamalı. İBB olarak bu kritik karardan haberdar değiliz, bilgilendirilmedik. Yarın İstanbul'da hangi hizmetleri verip vermeyeceğimizi bile bilmiyoruz. Ortak akıl ve iş birliği olmayan her karar sadece kafa karışıklığı ve panik yaratır.” ifadelerini kullandı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Kimseyi ekmeksiz, susuz bırakmayacağız; herkes evinde kalsın.” diyerek paylaşımlarını şöyle sürdürmüştü:

“Günlerdir, haftalardır çağrısını yapmıştık. Karantina kararı alınması gerektiğini ifade etmiştik, başka bir yolu olmadığını söylemiştik. Bu karar alındı. Ancak kararın uygulanması için 2 saat gibi çok kısa bir zaman dilimi bırakıldı. Bu da bir paniğe ve telaşa yol açtı.

Ancak buradan şunu ifade etmek istiyorum ki herkes evinde kalsın. Paniğe, telaşa hiç gerek yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi tüm kurumsal kapasitesiyle yarın ve öbür gün ayakta olacak. Her türlü ihtiyacınızı gidermek için elimizden ne geliyorsa yaparız.

Kimseyi ekmeksiz, susuz bırakmayacağız. Halk ekmek fabrikamız tam kapasitesiyle çalışmaya devam edecek. Sakin olun, huzurlu olun. Biz varız” diyerek İzmirlilere sakin olmaları çağrısında bulunuyordu.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, “Kıymetli hemşerilerim, Ankara Büyükşehir Belediyemize bağlı Halk Ekmek fabrikamız iki gün boyunca üretim yapmaya ve bayilere dağıtıma devam edecektir. Lütfen panik yapmayın, endişe etmenize gerek yok, bu karar hepimizin sağlığı için. Merak etmeyin. Ankara Valiliği ile irtibat halindeyiz. Ekmek dahil tüm acil ihtiyaçlarınız için Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak elimizden geleni yapacağız. Lütfen evlerinize dönün, biz sizin için görev başında olacağız.” ifadelerini kullanıyordu.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, sokağa çıkma kararının geç saatlerde açıklanmasının yanlış bir karar olduğun belirtti.

Kararın gündüz saatlerinde alınmasının daha uygun olacağını belirten Seçer, “Hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygundur. Ancak bunu gündüz saatlerinde kamuoyuna duyursalardı insanlar da tedbirlerini alırlardı. 2 günlük temel ihtiyaç maddelerini edinirlerdi. Şimdi sokaklarda, marketlerde gördüğümüz telaşı görmezdik. İnsanlar birbirine hastalık bulaştırmasın diye sokağa çıkmayın diyoruz ama 2 gün tedbir sonucu elde edeceğimiz kazanımı yok ediyoruz. Dolayısıyla zamanlama son derece yanlış. Gündüz saatlerinde bu karar açıklansaydı bu izdiham tablosu ile karşılaşmazdık. İnsanlar birbiriyle temas etmesin diye bu karar alındı ama zamanlama nedeniyle insanlar bir araya getirildi. ‘Kaş yapalım derken, göz çıkarma' diye bir deyim vardır. Bu olay tam da bu durumu anlatıyor” diye konuştu.

Bu arada CHP’li belediyelere bir yasak daha geliyordu: halka bedava ekmek dağıtımı yasağı. Sokağa çıkma yasağının duyurulmasının ardından CHP’li Muğla Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri yurttaşın ekmek ihtiyacını karşılamak için hazırlıklar yapmıştı.

Ekmek dağıtımı yapacak araçlar ve personel belirlenerek çalışmalar yürütüldü. Ancak Muğla İl Hıfzıssıhha Kurulu, aldığı kararla ekmek dağıtımının yalnızca valilik, kaymakamlık, Vefa Sosyal Destek Grubu ile muhtarlar vasıtasıyla yapılacağını duyurdu. Alınan kararla belediyelerin ekmek dağıtımı yapmasının önü kesilmiş oldu.

Kararın ardından CHP Muğla İl Başkanı Adem Zeybekoğlu, karara rağmen CHP’li büyükşehir ve ilçe belediyeleri ile yurttaşı mağdur etmemek için çalışmalara devam edeceklerini açıklıyordu.

Kararın siyasi olduğunun altını çizen Zeybekoğlu, “Korona virüsü ile mücadelede siyaset yapılmaz. Salgınla mücadele ancak akıl, bilim ve bir arada durmak ile yapılır. Biz bu açıklamaya rağmen Muğla’da ekmek dağıtımı dahil bütün hizmetleri vereceğiz. Onlar böyle açıklama yapsalar da teknik olarak tüm halka ulaşmalarına olanak yok. Birlikte mücadele etmezsek kazanamayız. Bütün CHP’li belediyelerimiz bu süreçte halkın emrindedir.” diye Muğla halkına rahat olun, ekmeğinizi evinize getireceğiz diyordu.

Halka ekmek dağıtımında bir engelleme de İstanbul’da yaşanmaya başlanmıştı. İBB Genel Koordinatörü Gökhan Günaydın, ekmek dağıtımına çıkan İBB Halk Ekmek araçlarına polisin engelleme girişiminde bulunduğunu duyuruyordu. Ardından İBB yetkilileri konuyla ilgili olarak İstanbul Valiliği ile iletişime geçerek ekmek dağıtım araçlarına izin almış ve ekmek dağıtımına tekrar başlanmıştı. İzinden sonra İBB Genel Koordinatörü Gökhan Günaydın da “An itibariyle, Halk Ekmek büfelerimize yönelik polis müdahalesi son bulmuştur.” diye açıklama yaptı.

***

Corona virüsün İstanbul’u esir almasını bulunduğum mekânın yüksek olmasının avantajını kullanarak izliyorum. İstanbul sokakları renksiz ve boş. Her taraf uyuyor, her taraf sessiz, yüksek yüksek binaların arasında kalmış çatılarda, kiremitlerden başka bir şey görünmüyor. Dedim ya ucube gökdelenler sanki şehrin ortasına birer zehirli ok gibi dikilmiş.

Hava masmavi, güneş olanca güzelliğiyle İstanbul semalarında dolaşsa da İstanbul tatsız. İstanbul hüzünlü.

İstanbul kederli. İstanbul küsmüş kendini yönetenlere.

İstanbul’un bu ürkütücü halini seyretmeye bir türlü içim elvermedi, pencerenin önünden ayrılarak yine neler olmuş diye bilgisayarın başına geçip interneti karıştırmaya başladım. Bu arada MHP Genel Başkan yardımcısı Bursa Milletvekili Hidayet Vahapoğlu da zamansız yasak kararına karşı tepkisini kişisel Twitter hesabından, “Kriz yönetimi özel bilgi ve birikim gerektirir. Ben yaptım oldu ile olmaz." diyerek göstermişti.

Ülkede bütün bunlar yaşanırken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan takdir edilecek bir davranış daha geliyordu. Hafta sonu, Büyükşehir hal ve pazarlarına getirilen ürünlerin Belediye yemekhanesinde kullanılmak üzere alındığı bilgisini Yavaş şu paylaşımla duyuruyordu: “Pazarcı esnafımızın sokağa çıkma yasağı kararıyla yaşadığı mağduriyetin farkındayız. Onlara, lütfen siz evde kalın dedik. Ellerinde kalan ürünleri, belediye yemekhanelerimizde kullanmak ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmak için satın aldık” diyerek pazarcı esnafına müjdeyi vermişti.

Zamansız sokağa çıkma yasağına bir tepki de CHP’li Muharrem İnce’den gelmişti Eleştirilerini sosyal medyadan dile getiren İnce, “Bu güzel ülkeye bu kötü yönetim yakışmıyor.” diyerek “Sadece 48 saat sokağa çıkma yasağı nedeniyle yurttaşlarımızı sokağa dökmeyi başardınız. Bir süreç ancak bu kadar kötü yönetilir. Bu güzel ülkeye bu kötü yönetim yakışmıyor.” ifadelerine yer vermişti.

Meclis cephesinde ise Ceza İnfaz Yasası teklifi görüşmeleri için hafta sonu toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, sokağa çıkma yasağı tartışması gündeme oturmuştu.

İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfi Türkkan, sokağa çıkma yasağının ilan edilme şeklini eleştirerek, "Genelge, bu yasağın başlamasına 2 saat kala yayımlandığında milleti paniğe sürükleyeceğiniz hiç mi aklınıza gelmedi? Vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayacağı yerlerin açık mı kapalı mı olduğunu bilmemesi nedeniyle panik havası iyice artmıştır. Panikle beraber insanlarımız, çoğu da maskesiz bir şekilde, sosyal mesafeye uymaksızın, marketler önünde, iç içe uzun kuyruklar oluşturmuş, hatta bazı yerlerde bıçakla yaralamaya varıncaya kadar kavgalar yaşanmıştır. Sokağa çıkma yasağından muaf olan kişi, kurum, kuruluş ve işletme listesi de eş zamanlı açıklansaydı 2 saatte ortaya çıkan tablonun en azından çok azı yaşanırdı." diye yasağa tepkisini dile getirmişti.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de 2 gün havalar sıcak gideceği gerekçesiyle sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini vurgulayarak, "Doğru yapılabilseydi çok doğruydu; ama o kadar planlamadan yapıldı ki 48 saatlik bulaşı 48 dakikada bütün Türkiye'ye yaydık. Marketlerde metrekarenin 10'da biri sınırlaması doğru iş; ama dün marketler hınca hınç. Fotoğraflarda, videolarda maskeli kişi sayısı 1 tane, 2 tane. Plansız fırlayan gitmiş markete, ne bulursa alıyor. Tabii, o gidenlere kimse suç bulmasın. Bu şekilde olmaz!" diye eleştirilerini sıralarken HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş da benzer şekilde eleştirilerini sıralıyordu.

Ardından eleştirilere yanıt veren AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, Bilim Kurulu’nun almış olduğu kararlar, tavsiyeler çerçevesinde hükümetin erken adımlar atma gayreti içerisinde olduğunu savunarak eleştirilere yanıt verirken şu ifadeleri kullanıyordu:

"Dün gece başlayan sokağa çıkma yasağı işte bu çerçevede alınan kararlardandır. Covid-19 salgını nedeniyle önleyici tedbirler kapsamında olup sadece 48 saatliğine yani bu hafta sonu için 30 büyükşehrimizde ve Zonguldak'ta uygulanmaya başlanmıştır. Bilindiği gibi sosyal izolasyon, corona salgınını tez zamanda başımızdan savmak için en önemli tedbirlerdendir. Yetkililerimizin de ifade ettiği gibi, bu süreçte, fırın, eczane, hastaneler, benzin istasyonları gibi vatandaşlarımızın acil ve temel ihtiyaçlarının karşılanacağı yerlerde faaliyetler devam edecektir. Yine bu illerimizde Vefa Sosyal Destek gruplarına, büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin oluşturacağı destek hatlarına, kamu kurumlarının hatlarına gerekli ihtiyaçlarını bildirmeleri vatandaşlarımızca rica olunur. Milletimizin paniğe kapılmadan sükûnetle alınan tedbirlere uyması, kendilerinin ve vatandaşlarımızın sağlık ve tedbirler açısından önem arz etmektedir."

Sokağa çıkma yasağıyla ilgili gün boyu yapılan açıklamalar ve tartışmaların ardından bir üzücü haber daha gelmişti: Dünyada 200'den fazla ülkeye yayılan corona virüsle ilgili verilerin paylaşıldığı Worldometers verilerine göre Türkiye, vaka sayısı artışında ABD ve İngiltere'nin ardından 3. sırada yer aldı. Son 24 saatte ABD'de 18 bin 166 vaka, İngiltere'de 5 bin 233 vaka, Türkiye'de 5 bin 138 vaka, İtalya 4 bin 694 vaka, İspanya'da ise 3 bin 579 vaka görüldüğü bildirilmekteydi.

Bir taraftan da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de corona virüs salgınıyla ilgili son verileri açıklamaya başlamıştı. Açıklanan verilere göre Türkiye'de son 24 saatte 5 bin 138 yeni korona virüs vakası teşhis edildi. 95 kişi ise salgın dolayısıyla hayatını kaybetti. Böylece ülkemizde korona virüs vaka sayısı 52 bin 167'ye ölüm sayısı bin 101'e yükselmişti.

İnsanoğlu işte! Vakaları ve ölümleri ne de çabuk kanıksıyoruz! Bu salgının yarın yakınlarımızı tehdit etmeyeceğini ve kendi kapılarımızı çalmayacağını bilemiyoruz. Bu düşünceden uzak hareket ederek halen birtakım siyasi parti liderleri ve temsilcilerinin ağzıyla ortak akıldan uzak konuşmaları akıl fikir işi değil diye düşünüyorum.

Yine Küçük İskender’in mısralarında dediği gibi:

de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir

sevgi, bitmiştir güven!

güven bana gülüm!

sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır

hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!