Milli takımımız, EURO 2024 sürecine girdi. Toplam 180 dakika, iki maç oynadık ama bu 180 dakikanın en fazla 25 dakikası güzel oyun ve sistem görebildik.
TFF 1. Lig seviyesinde olan Ermenistan’ı bile zar zor bireysel yeteneklerle yendik. Üstelik saçma sapan bir golle az kalsın yeniliyorduk.
Gelelim ezeli ve sürekli rakibimiz olan Hırvatistan’a... Hırvatistan deyince herkesin akıllara doğal olarak Euro 2008 Çeyrek finali geliyor. 119’da gol yiyip 120+1’de atmıştık. Avrupa Şampiyonası tarihinin en büyük 2. süprizine imza atmıştık. (Birincisi Danimarka’nın 1992 şampiyonluğu) Ama o günden beri onlar ne kadar ileri gittiyse biz o kadar geri gittik. Hırvatistan maçının 2. yarısı, Türkiye o kadar sıkıcı bir top oynadı ki dakikalarca başka işler yaptım. O Hırvat takımıyla sonrasında defalarca karşılaştık ama o 2008 ruhunu bir türlü yaşayamadık.
O Hırvatistan takımı 1 kere Dünya ikinciliği, 1 kere Dünya üçüncülüğü yaşadı. Biz ise Dünya Kupası’nı evimizden izledik. Gelişen bir yönümüz olmadı. Gittiğimiz Avrupa Şampiyonları’nda ise takımı içi sorunları konuşmaktan saha içi başarısızlığı konuşamadık.
Kağıt üzerinde çok iyi duran Merih-Çağlar tandemi aslında sahaya yansıyınca o kadar iyi olmadığını defalarca gördük. Bundesliga lideri Dortmund’da harika işler yapan Salih Özcan saha içinde kayboluyor. Hakan, Arda, Kerem ve daha niceleri aslında kağıt üzerinde taktik yapıp menajerlik oyununda bu kadroyu kursan nice zaferler elde edersin ama gerçek futbol ve menajerlik oyunu çok farklı.
Milli takımızın hocası Kuntz ve Milli Takım Sorumlusu Hamit Altıntop, Dünya’nın en iyi futbol sistemi olan Alman futbol ekolünden geliyorlar. Ama Alman ekolünden bir o kadar uzaklar.
Milli takımın hocası sadece Süper Ligi değil alt yaş gruplarını bile izlemeli kulüp hocalarıyla sürekli koordine halinde olmalı. Kuntz ise Süper Lig maçı olduğu gün Bundesliga yorumluyor. Türk futbolunun başrolü Milli takımın hocası olmalı. Ama Kuntz şu an futbolumuzun içinde filmde arkadan geçen adam rolünü bile oynamıyor.
Bu kadar genç yeteneğin olduğu ve sağlam bir futbol seyircisinin olduğu takıma lider ruhlu, gençlere iyi anlaşan ve başkasının sözünü dinlemeyen bir hoca lazım.