Her faşist kalkışmayı düzenleyen güç odakları, demokratik kuralları hiçe sayan popüler bir kişiyi bulup kalkışmanın başına lider yaparlar.
İşte şimdi günümüzde Amerika’da bu tanıma uyan Donald Trump’ı buldular.
Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihi incelendiğinde, ülke topraklarının faşizmin gelişmesine çok uygun olduğu görülür. Demokrasiyi yıkmak isteyenler her zaman yargıya, eğitim sistemine, seçme hakkına ve kadın haklarına saldırırlar.
Faşizm rejimi birden, ansızın gelmez!
Faşizm yavaş yavaş, adım adım iktidar olur.
Bir ülkede faşizm 10 adımda gerçekleşir. İşte o adımlar:
* BİRİNCİ ADIM: Ülke içinde bir düşman yaratılır. Bu düşman toplumun bir kesimi olabileceği gibi, muhalefet partisi de olabilir. Faşist Hitler, Yahudileri ve komünistleri düşman olarak göstermişti.
* İKİNCİ ADIM: İç düşman, yalnızlaştırılır..
* ÜÇÜNCÜ ADIM: İç düşman, şeytanlaştırılır.
* DÖRDÜNCÜ ADIM: İç düşman, ağır suçlarla suçlanır.
* BEŞİNCİ ADIM: Savcılar, yargıçlar, tüm yargı organları ele geçirilir.
* ALTINCI ADIM: İç düşmanın yandaşları, sempatizanları ve düşmanla aynı ideolojiyi paylaşanlar ağır suçlarla suçlanıp tutuklanır, hapse atılır.
* YEDİNCİ ADIM: Medyanın tümü ele geçirilir.
* SEKİZİNCİ ADIM: Medyadaki besleme yazarlarla ülkenin tarihi geçmişi, olağanüstü görkemli ve gerçek dışı palavralarla şişirilir.
* DOKUZUNCU ADIM: Medyadaki yalaka yazarlarla, faşist liderlerin ülkeyi yeniden görkemli günlere götüreceği algısı yaratılır.
* ONUNCU ADIM: Çağdaş, demokratik ve insan hak ve özgürlüklerine saygılı eğitim sistemi yıkılıp faşist yapılanmaya geçilir. Ne pahasına olursa olsun tüm muhalifler susturulur.
Donald Trump’a esir olmuş Cumhuriyetçi Parti uzun süredir faşist propaganda yapmaktaydı. Beyaz Saray’ı ele geçirdikten sonra da faşist kuralları parti programına işlediler. Irkçı çatışmalar sonucu ABD, hapiste tutuklu sayısı dünyada en yüksek olan ülke konuma geldi. Silahlandırılan polis, ırkçı ayrımcılığa karşı yapılan protestoları şiddet kullanarak bastırdı.
Amerika’nın güçlü işverenleri, kendi çıkarlarını düşünerek ırkçılıktan ve faşizmden yana oldular. Onların bu tutumu sonucu işçi sınıfı bölündü ve işçi hareketi parçalandı.
Yöntem olarak sürekli yalan söyleyen faşistler, en büyük yalanlarını, katmerli yalanlarını yenik çıktıkları 2020 genel seçimleri sonunda söylediler: “Oylar çalındı!”.
Yeniden Beyaz Saray’a gelir gelmez ilk işleri ise seçim yasalarını değiştirmek oldu! Ve faşizmin 10. basamağına adım attılar: NE PAHASINA OLURSA OLSUN TÜM MUHALİFLER SUSTURULACAK!
ABD’DE DEMOKRASİ NASIL YIKILIYOR?
Donald Trump’ın başkanlığı kazanmasından sonra faşistler kendi rejimleri için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya başladı.
Solcuların şiddet içeren protestoları ve kara derililerin baş kaldırıları 48 eyalette 230 yasa çıkarılarak yasaklandı.
29 eyalette çıkarılan yasalarla, okullarda ırkçılık ve cinsellik konularının işlenmesi kısıtlandı.
Demokrasinin temel işlevi seçmenin bilgilendirilmesi, biliçlendirilmesidir. Bilgilendirilmiş seçmen ABD’deki adaletsizliği tüm boyutlarıyla bilir. Beyazlarla kara derililer arasında korkunç bir gelir uçurumunun farkındadır. Polisin şiddet uyguladığını, hapishanelerin ağzına kadar dolu olduğunu görür. Toplumsal sorunlarla yüzleşmeyi reddeden yöneticilere karşı siyasi baş kaldırılarını doğal karşılar. Oysa tüm bu gerçeklerle ilgili bilgisi olmayan seçmen, olup bitenleri kavrayamayacak, kara derililerin siyasi baş kaldırışlarını şaşkınlık, kaygı ve korkuyla karşılayacaktır.
Faşistler, seçmenlerin bilgili, bilinçli olmasını istemez!
Faşistler, bilgisiz, bilinçsiz seçmenleri tercih eder.
Faşistler, erkeklere öncelik tanır, kadınların özgürlüğünü kısıtlar.
Faşist ideolojiye göre erkeklerin kadınlardan üstün olması “doğal düzenin” gereğidir.
Dünyada aşırı-sağın otoriter liderleri, örneğin Brezilya.da Bolsonaro ve Macaristan’da Orban, cinsiyetçi ideolojiyi hedeflediler, tıpkı Nazilerin feminizmi hedeflediği gibi.
Eğer demokrasiye paydos demek istiyorsanız, mahkemeleri ele geçirmeniz gerekir. Yüksek Mahkeme’nin toplam yargıçlarının üçte birini Donald Trump atadı.
Bunlardan üçü genç, aşırı-sağcıydı. Bu yargıçlar onlarca yıl koltuklarını koruyacaklar.
Donald Trump sadece kendi gücünü ve parasal çıkarını düşünen bir TEK ADAM’dır.
Donald Trump diğer faşistlere neleri yapmanın mümkün olduğunu gösterdi. Ancak faşist hareket artık Donald Trump’ı aştı. ABD’de faşist süreç Trump’tan çok daha uzun ömürlü olacaktır. Çünkü Amerikan tarihinde derin kökleri olan faşist ideolojiden beslenmektedir.
Sonuçta faşizmin kazanamayacağını sanmak çok ciddi bir yanlış olur.
Değerli Dostlar,
Ülkemizde sözde muhalif televizyon kanallarında konuşan sözde uzmanlar, ağız birliği içinde, Donald Trump’ı şöyle tanımlıyorlar:
“Adam deli!”
“Adam çıldırmış!”
“Adamın ne yapacağı hiç belli değil!”
Bu yakıştırmaların tümü yanlıştır!
Bu yanlış tanımlarla halkımız kandırılmakta, uyutulmaktadır!
Somut gerçekler şudur:
Trump, akıllı olmanın ötesinde zeki ve çok kurnazdır!
Trump, yeteneklerini sınırsız kullanmaktadır!
Trump, halkın oylarıyla seçilmiş bir Faşist Başkan olarak tüm yaptıklarını bir plan ve program içinde gerçekleştirmektedir!
Değerli Dostlar,
Donald Trump’ın akıllı, zeki ve çok kurnaz olduğunu göstermek için size bir anımı anlatayım.
Yıllar önce İsviçre’de büyük bir fabrikanın sahibiyle makamında sohbet ediyorduk.
Konuşurken gözüme duvarda çerçevelenmiş bir yazı takıldı. Kalkıp çerçevenin önüne geldim, yazılanı okudum:
“If you are so clever why aren’t you rich?”
Türkçesi:
“Eğer o kadar zeki isen neden zengin değilsin?”
Patron gülerek sordu:
“Doğru değil mi?”
Ben kapitalistlerin bu atasözünün daha sonraları birkaç patronun odasında da duvarda asılı olduğunu gördüm.
Donald Trump çok sayıda malı mülkü olan bir dolar milyarderidir.
Yani kapitalist ölçütlere göre, çok akıllı, çok zekidir.
İzninizle sizlere şu öneride bulunuyorum:
Sözde muhalif televizyon kanallarında boy gösteren sözde uzmanların akılsız söylemlerini umursamayınız…