Geçtiğimiz günlerde Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, örgütlü olarak 'İhaleye Fesat Karıştırma' ve 'Resmi Belgede Sahtecilik' suçlarından aralarında eski Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak ile mevcut belediye görevlilerin de bulunduğu 21 şüpheli, yapılan operasyonla gözaltına alınmışlardı.

Handan Toprak’ın da aralarında bulunduğu 11 kişi FETÖ’nün belediyeler imamı olduğu gerekçesiyle tutuklanan Erkan Karaaslan ile irtibatlarının olduğu iddia edilerek tutuklandılar. Diğer 10 şüphelinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarına karar verilmişti.

Şimdi birçoğunuzun "bunları biliyoruz" dediğini duyar gibi oldum. Evet, 1 Nisan’da yapılan bu operasyon ülke gündemine oturmuştu. İktidar medyasının olayı daha da köpürtmesinin de etkisiyle duymayan kalmamıştı.

Biraz daha geçmişe giderek küçük bir hatırlatma yaptıktan sonra konumuza geleceğim... Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma ile sahtecilik ve 'FETÖ'nün belediyeler imamı' olmak suçlaması ile Erkan Karaaslan hâkim karşısına çıktığında ülkeyi derinden sarsacak iddialarda bulunmuştu.

Karaaslan’ın iddiasına göre, 14 Mart 2019'da cezaevinde ziyarete gelen kişilerin, başta Özlem Çerçioğlu, Ekrem İmamoğlu ve CHP’li başkanlar hakkında beyanda bulunması halinde o gün itibariyle tahliye olacağı teklifi yapıldı, aksi takdirde hüküm giyeceği tehdidinde bulunuldu. Daha sonrası tahliye olmuştu.

Ben de Yurt gazetesinde muhabir olarak çalıştığım süre içerisinde Karaaslan ile ilgili birçok habere imza atmıştım… Bu haberler arasında Avcılar Belediyesi başta olmak üzere daha birçok CHP’li belediyeye danışmanlık adı altında kestiği faturaları gündeme getirmiştim.

Neyse daha fazla lafı uzatmadan konumuza gelelim. Karaaslan cezaevinden tahliye olduktan sonra bir dostum aracılığıyla benimle görüşmek istediğini iletti. Ben de aracı olan dostumun da görüşmede olması şartıyla kabul ettim ve Kağıthane'de bir kafede görüştük.

Tabii ki Karaaslan yöneltilen suçlamaları kabul etmeyip, kendisine tuzak kurulduğunu anlatarak konuşmaya başladı. Ardından da CHP’li birçok belediye başkanının, meclis üyelerinin ve belediye müdürlerinin kendisine ihanet ettiğini, ortada bırakıldığını ve paralarına el konularak çöküldüğünü anlatmıştı. Mali olarak çok zor anlar yaşadığını ifade ederken de bu saydığı başkanlardan bir gün mutlaka intikam alacağını söylemişti. Ancak bir kişi vardı ki onu çok sevdiğini ve o kadar kişinin içerisinde bir tek onun kendisine ihanet etmediğini ve o kişinin cesurca sosyal medyasından kendisi için şöyle bir paylaşım “Sizi gözaltına değil, el üstünde tutmalılar” diye bir destek paylaşımı yaptığını anlatmıştı. İlerleyen günlerde o paylaşımı da kamuoyuyla paylaşacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü o destek mesajı da ayrı bir makale konusu.

Şimdi gelelim asıl meseleye... Karaaslan, söylediği gibi iş yaptığı CHP’li belediye başkanlarından intikam almaya kalkarsa CHP bu işten çok zarar görür. Ve bu işin başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu olmak üzere CHP’li birçok belediye başkanının başını ağrıtacağı kaçınılmaz.

İktidara yürürken CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı bileşenlerinin bu konu üzerinde daha dikkatle durmaları gerekiyor. Bir an önce Karaaslan ile iş tutan başkan ve başkan vekillerinden kurtulmaları gerekir diye düşünüyorum. 

Asıl tehlike, iktidar sıkışmışken Karaaslan gibi birini itirafçı yapabilirse CHP’li belediyelere operasyonların ardı arkasının kesilmemesi ve CHP’li belediyeler için o meşhur baharın kışa dönmesi.

Benden uyarması…