Değerli okuyucularım,
Bugün bayram…
Faturaların, icra tebligatlarının gölgesinde, sofraların kıyısında hâlâ bir umut yeşeriyorsa, bilin ki o umut hâlâ bizimle.
Bayram geldi… Ama eskisi gibi mi, orası tartışılır. Eskiden çocuklar sokak sokak şeker toplarken, şimdi anneleri market raflarında fiyat kıyaslıyor. Bayram temizliği yapan kadınlar, bir yandan cam silerken bir yandan “Doğalgazı açsam fatura ne olur?” diye düşünmekten kendini alamıyor. Erkekler çarşıdan kıyma alırken önce cebindeki son paraya, sonra kasabın gözlerine bakıyor, mahcubiyet içerisinde.
Ama yine de, bugün bayram…
Birlikte olmanın, aynı sofrada oturmanın değerini yeniden hatırlamak için bir fırsat belki de. Çünkü bu ülkede artık o sofrayı kurmak bile başlı başına bir emek, bir başarı.
Geçtiğimiz günlerde bir belediye, emeklilere bir kilo kıyma dağıttı. Sadece bir kilo et… Düşünebiliyor musunuz değerli okuyucularım? Otuz yıl devlete hizmet etmiş bir büyüğümüz, torununa etli yemek yapabilmek için yardım kuyruğuna giriyor. Bu tablo kimin ayıbı?
Ve yine de o emekliler, bayram sabahı camiden dönerken komşusuna gülümsüyor, torununu yanaklarından öpüyor, televizyonda yine aynı bayram filmini açıyor. İşte bizim asıl gücümüz burada saklı. Her şeye rağmen hâlâ birbirimize sarılabiliyor olmamızda.
Her şeye rağmen…
Hatay’da çadırda bayram sabahına uyananlar var. Aradan bir yıl geçti ama hâlâ konteynerlerde yaşam mücadelesi veren depremzedeler… Onlar için de bayram, dayanışma demek. Gidenin ardından kalanlarla tutulan bir yas, ama aynı zamanda birlikte ayağa kalkma çabası.
Üniversite öğrencileri… Yurt bulamadıkları için memlekete dönemeyenler… Bayram mesajlarını telefondan atıp, bir simitle çalıştıkları kafede günü bitiren gençler… Onlar da bu toprakların evladı. Onlar da bir sofra özlemi taşıyor içinde: Annesinin dolması, babasının sessiz tebessümü, kardeşinin takıldığı şakalarla dolu bir masa…
Bayramlar, bizleri birbirimizden uzaklaştırmak isteyenlere karşı en içten cevabımızdır. Çünkü bu halk hâlâ birbirinin gözlerine bakabiliyor. Cebimizde farklı hikâyeler taşısak da, yarınlara dair umutta buluşabiliyoruz.
Bir birimize sarılma zamanı
Küskünlükleri, kırgınlıkları, ayrılıkları bir kenara bırakıp yeniden birbirimize sarılmanın, yan yana durmanın tam vaktidir.
Çünkü bu memleket, biz birbirimize tutundukça güzel.