Sabiha Sertel;

“Ölürsem görmeden ümit ettiğim feyzi,

Yazılsın seng-i kabrime;

Vatan mahzun ben mahzun!” der.

*****

İşgal döneminin gazetecilerindendir Sabiha Sertel. Birinci Dünya Savaşı galiplerinin İstanbul’u işgaline karşı yapılan bütün protestolara katılır. Anadolu Kurtuluş Hareketine (Milli Mücadele) ile dayanışma amacıyla “Büyük Mecmua” adlı dergiyi yayınlar. Ancak İngilizlerin baskısıyla İstanbul Sarayı tarafından kapatılır.

Eşi, Zekeriya Sertel’dir.

Karı koca olarak başlarına bir şey gelmemesi için, Halide Edip (Adıvar) onları İstanbul’dan uzaklaştırır. Bulduğu bir burs ile New York Colombia Üniversitesi’ne gönderir.

Serteller orada da boş durmazlar. Mühendis Hamdi, Salih Zeki, Taşköprülü İsmail ve Naci beyler ile Türk Teavün Cemiyeti’ni kurarak Anadolu Hareketi ile dayanışmayı sürdürürler. Cemiyet’in başkanı; tek kadın kurucu ve üye olan Sabiha Sertel’dir.

Cemiyet olarak topladığı 92 000 lirayı Anadolu’ya gönderir.

New York’ta Müslüman Mezarlığı kurar.

“Birlik” adlı gazete çıkarır; Anadolu’nun sesini dünyaya duyurur.

Türk Teavün Cemiyeti, Amerika’da kurulan ilk Türk sivil toplum örgütüdür. TBMM Devleti kuracak harekata lobi çalışmaları yapar.

Amerika’da Türk nüfusu artmaya başlayınca; New York’ta Türk Kültür örgütlemesine girişir. Örgüt sayısının artmasına öncülük eder. Nitekim Muhittin AKDİK başkanlığında Türk Cemiyetleri Federasyonu kurulur

(AKDİK; Missouri Üniversitesi mezunudur. Milli eğitim Bakanlığının çeşitli kademelerinde görev yapmış. 1960 yılında davet edildiği Teksas Üniversitesi Mezuniyet Günü bir konuşma yapar. New York’ta bir TÜRK EVİ kurulmasını önerir. Ki bunun üzerine Türk örgütleri uygun bir yer satın almak amacıyla para toplamaya başlar.)

*****

Günümüze ulaşan şekliyle Türk-Amerikan ilişkileri, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlar. NATO ile stratejik özellik kazanır. 1967’de Kıbrıs Harekatı sürecindeki Johnson Mektubu ile ciddi yara aldı. Amerika destekli 12 Mart 1971 darbesi ile Amerika karşıtı gençlik ezildi. Soğuk Savaş’ı sürdüren AmerikaNATO, “Kominizm önleme” gerekçesiyle “ileri karakol” konumuna sürüklediği Türkiye’nin gençlerini birbirine kırdırdı. 12 Eylül 1980 darbesine giden taşlar döşendi…

Ecevit’in haşhaş ekimini yasaklamayı ret etmesi ve sonra da Kıbrıs Barış harekatı gerçekleştirmesi üzerine ipler koptu. Amerika Türkiye’ye ambargo uyguladı. Türkiye’deki muhalefetin de istismar ettiği “benzin” ve “margarin” kuyrukları oluştu. Bu yolla hükümete diz çöktürülmeye çalışıldı!

Tam da bu aşamada, Amerika’da Türk Evi oluşturmak önerisi, yeniden gündeme geldi. “Türkiye 70 Cent’e muhtaç” diyen Demirel’in Dışişleri Bakanı İhsan S. Çağlayangil, 1977 yılında devlet adına projeyi gerçekleştirdi. New York Manhatton’da 2.3 milyon dolara 45 m yüksekliğindeki 12 katlı TBM’ın (bilişim teknolojisi merkezi) binası satın aldı.

(“70 Cent’e muhtaç” sözü, bir İspanyol firmasının 70 Cent alacağı için Merkez Bankası’nın yurt dışındaki hesaplarına yargı kararıyla el katması nedeniyle gündeme gelmişti. Demirel de, Türk Evi binası alınması için yapılan özveriyi anlatmak için ifade etmişti. 2021 yazından itibaren de Cent’e muhtaçlık anlamına gelen Merkez Bankası yedek rezervinin eksi 45 milyar dolara düşmesi nedeniyle gündem oldu. Muhalefet’in “128 miyar dolar nerede” sorusunda AKP hükümeti yanıt bulamaz oldu. Türkiye’nin yüzde 9 faizle bile kredi bulamadığı bir aşamada Türk Evi binasının yıkılıp yeniden inşa edilişi israf olarak yorumlandı. Üstelik hükümetin başı, kargo uçaklarıyla taşıdığı otomobillerle New York sokaklarında pahalı bir konvoyla Şarklılığın gösterisinde bulundu).

yılında inşa edilmiş olan bu bina; 3 Ekim 1977 tarihinde Türk Evi olarak hizmete açıldı. Dünya Finans Merkezi, BM, Empire Stat binaları ile Times Meydanı’na komşu bir konumdadır.

Açılış; Dışişleri Bakanı İhsan S. Çağlayangil ile Maliye Bakanı Cihat Bilgehan tarafından gerçekleştirildi. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle ilk büyük bir resepsiyona sahne oldu. BM Genel Sekreteri Kurt Waldehim, 149 devletin temsilcileri, Amerika Kongresi (parlamento) üyeleri, Oscar ödüllü Joan Fontaine gibi ünlü oyuncu ve sanatçılar katıldı.

Sonraki süreçte Şakir Eczacıbaşı, Fikret Mualla gibi birçok Türk sanatçı sergiler açtı.

Burada bir de Atatürk Ortaokulu açıldı. Ki 12 Ekim 1980 tarihinde ASALA’nın saldırısına uğradı ve 4 kişi yaralandı (Emin Çölaşan, 23 Eylül 2021 günlü Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde bu binanın alınması ile ilgili belirsizlik ve söylentilere vurgu yaptı).

2006 yılında bu binaya yakın olan bir başka bina, 5.5 milyon dolara satın alındı. 2007 yılında bu iki bina yıkılarak 1100 m2’lik alanda 36 katlı ve 171 m yüksekli olacak yeni bir inşaata başlandı.

*****

Yeni bina, 291 milyon dolara mal edildi. Partili Cumhurbaşkanı tarafından, yurt içi ve yurt dışında kaybedilen hükümet prestijini yükseltme gösterisi halinde, 22 Eylül 2021 günü hizmete yeniden açıldı.

“Trump Tower binası taklidi” bir proje olduğu belirtiliyor. Lale motifli olduğu iddiasının, Perkins adlı bir ticari mimarlık bürosu ürünü olduğu anlaşıldı.

okulun açılıp açılmadığı açıklanmadı. Ama içinde çeşitli ofislerin, lojmanlar, toplantı salonları, misafirhaneler vs bulunmaktadır.

Açılışa Türkiye’yi başarılarıyla onurlandıran ve Amerika’da bulunan hiçbir Türk davet edilmedi. Örneğin;

. Siera Nevada Corparation adlı uzay şirketinin sahibi Eren Özmen,

. NASA’nın evrende yaşam izleri bulma amacıyla kurduğu “astrobiyoloji ekibi” lideri Prof. Betül Kaçar,

. Harward Üniversitesi “genetik hastalıklar” bölüm başkanı Prof. Gökhan Hotamişligil,

. Harward Üniversitesi ile Massachusetts Teknoloji Enstitüsü bel kemiği durumundaki Prof. Dani Rodrik ile Prof. Daron Acemoğlu,

. Harvard Üniversitesi ile Massachusetts Enstitüsü’nde kanser cerrahisinde çığır açan Prof. Mehmet Toner,

. Çeşitli alanlarda Türkiye’nin onurları olan Selçuk Atlı, Egemen Taş, İsmail Sabo, Barış Gültekin, Kerim Baran, Emecan Doğan, Eren Bali, Tantek Çelik,

. Vehpi Koç ile Nobel ödülleri sahibi Prof. Aziz Sancar ve benzeri niceleri,

Çağrılmadılar!

Bunlar davet edilmedi de kimler davet edildi?

*****

Prof. Aziz Sancar; Savurlu okuma yazma bilmeyen bir ana-babanın oğludur. Dişiyle tırnağıyla bilim merdivenlerini tırmanmış. 44 yıl önce gittiği Amerika’da çektiği sıkıntılar içinde en çok barınma sıkıntısını unutmamış olmalı. O nedenledir ki 40 yıldır evli olduğu Amerikalı eşi Prof. Gwen Sancar ile bütün birikimlerini okumak için gelen Türk öğrencilerinin barınma sorununa çözüm getirmek için harcamış ve harcamaya devam ediyor.

Kuzey Carolina Chapel Hille’de bir Türk Evi açtı.

Nobel Ödülü’nden 8 yıl önce, Vehbi Koç ödülünü almıştı. Takdim edilen 100 bin doları, Türk Evi bütçesine ekler ve eşiyle biriktirdiği bir milyon dolar ile birleştirip Chapel Hille’de 260 m2’lik bir villa satın alır. 19 Mayıs 2008 günü, Türk Evi olarak hizmete koyar. Kapılarını, okumak için Amerika’ya gelen Türk çocuklarına ücretsiz yurt ve kültür merkezi olarak sunar. Türkçe ve Türk Mutfağı kursları, kütüphane, kongre salonu açar. Gönüllü olarak Türkiye’nin tanıtımını yapar. Türklerin buluşma ve kaynaşma koşullarını yaratır.

Kimya dalında Nobel ödülünü 2015 yılında aldı. Bu nedenle verilen 325 bin dolar ile eşiyle birikimi olan 1.5 milyon doları eksiksiz olarak Türk Evi’ne verir: 8000 m2’lik bir arazı satın alır. Burada mastır ve doktora için gelen öğrencilere ücretsiz yurt ve Amerika’daki Türk örgütlerine ofisler sağlayacak bina inşaatını başlatır. Böylece Türk Evi’ni daha büyütmeyi amaçlar.

Prof Sancar; Nobel ödülünü aldıktan sonra Türkiye’ye geldi. Anıtkabir’i ziyaret etti. Saygı duruşunda bulundu, çiçek sunup dua etti. “Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde aldım” dediği ödülünü; Anıtkabir’de sergilenmek üzere Genelkurmay Başkanlığına teslim etti. “Bu ödülü Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde kazandım. Vefa borcumu ödemek için Atatürk ile cumhuriyeti kuranlara armağan ediyorum” dedi.

“İtibarda tasarruf olmaz” diyenler; bu ülkeye gerçekten itibar sağlayan Atatürk ve Cumhuriyet evlatlarını, taammüden 23 Eylül’de düzenlenen Türk Evi açılış töreninden uzak tuttuğu görüldü!