Teklifin en dikkat çeken maddelerinden biri, imar hakkı aktarımına yasal bir zemin oluşturulması. Bu düzenlemenin, mülkiyet problemlerini hızlı çözmek ve kentsel dönüşüme ivme kazandırmak amacıyla yapıldığı belirtiliyor. Ancak uygulamanın detayları tartışma yaratıyor. Alıcı ve verici parseller arasında getirilen yüzde 30 oranı, kentsel dönüşümün "rant odaklı" ilerleyeceği endişesini doğuruyor. Ayrıca, verici parselin kamuya bedelsiz devredilmesi şartı, mülk sahiplerini mağdur edebilecek bir hamle olarak eleştiriliyor.

Enerji Santrallerine Teşvik: Denetimsizlik Sorunu

Güneş ve rüzgar enerji santrallerinin yapı denetimi kapsamı dışına alınması, çevreye duyarlı enerji üretimini desteklerken, denetim eksikliğiyle ciddi riskler barındırıyor. Yapıların inşaat sürecinde uzmanlaşmış kişilerce denetleneceği belirtilse de bu uzmanların kimler olacağı ve sürecin ne kadar şeffaf yürütüleceği belirsiz. Enerji projelerinde denetimin tamamen kaldırılması, halk sağlığı ve güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Müteahhitlere Yetki: Kontrolsüzlük Endişesi

Yapı denetim kuruluşlarının seçimini müteahhitlerin inisiyatifine bırakılması, inşaat sektöründe yeni tartışmalara yol açtı. Daha önce yapı denetim sistemindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla gündeme gelen sektör, şimdi daha da kontrolsüz hale gelebilir. Bu düzenleme, müteahhitlerin denetim mekanizmalarını kendi lehlerine yönlendirebileceği endişesini artırıyor.

Vergi Muafiyetleri ve Değer Artış Payı Düzenlemesi

Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın arsa teslimlerinde KDV muafiyeti getirilmesi, projelerin hızlanması adına olumlu bir adım olarak görülebilir. Ancak, bu düzenlemenin gerçekten dönüşüm sürecini mi hızlandıracağı yoksa büyük inşaat firmalarına yeni bir ayrıcalık mı tanıyacağı tartışmalı. Değer artış payı oranlarının yeniden düzenlenmesi ve dağıtımın nasıl yapılacağına dair belirsizlikler de, vatandaşların hak kaybı yaşamayacağına dair güvence eksikliğini gündeme getiriyor.

Sonuç: Eksiklikler Giderilmeli

Köy Kanunu’nda yapılan bu düzenlemeler, kentsel dönüşüm, enerji ve mülkiyet sorunlarında çözümler sunmayı amaçlasa da uygulamaya yönelik eksiklikler ve belirsizlikler eleştirileri beraberinde getiriyor. Daha şeffaf, denetlenebilir ve vatandaşı merkeze alan bir yaklaşım benimsenmeden, bu kanunun hedeflenen faydayı sağlaması zor görünüyor. TBMM’nin, bu eleştirileri dikkate alarak daha kapsamlı ve adil düzenlemelere gitmesi gerekliliği açıkça ortada.