Türkiye, tarih boyunca pek çok kültürün kesiştiği önemli bir merkez olmuştur. Bu kültürel etkileşimler, ülkenin dil, sanat ve geleneklerine zenginlik katmıştır. Ancak son dönemlerde, özellikle turizm bölgelerinde ve büyük şehirlerde Arapça tabelaların yaygınlaşması dikkat çekici bir hâl almıştır. Bu durum, Türkçenin korunması gerektiğine dair tartışmaları yeniden alevlendirmiştir. Özellikle, İstanbul Eyüpsultan'da bir özel okul müdürü olan 74 yaşındaki İbrahim Oktugan'ın, Iraklı bir öğrenciye Türkçe konuşması konusunda yaptığı uyarı sonucu öldürülmesi, toplumda derin üzüntü ve endişeye yol açmıştır. Bu trajik olay, Türk dilinin sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda toplumu bir arada tutan temel unsurlardan biri olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Dil, bir ulusun kimliğinin temel taşıyıcılarından biridir. Türk dili, yüzyıllar boyunca Anadolu'da yaşayan pek çok topluluğun kültürünü, tarihini ve değerlerini taşımaktadır. Günümüzdeki globalleşme sürecinde, çok dilli ve çok kültürlü bir yapıya sahip olan Türkiye'nin, Türk dilini koruması ve yaşatması, kültürel kimliğimizin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır.

Türkiye'de dilin korunması için alınabilecek önlemler arasında, yerel yönetimlerin dil politikaları büyük rol oynamaktadır. Yerel yönetimler tarafından, özellikle turistik bölgelerde ve dilin yoğun olarak kullanıldığı alanlarda Türkçenin kullanımını teşvik edecek düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda, eğitim kurumlarında dil bilincinin artırılması, dilin doğru kullanımına yönelik kampanyalar ve programlar düzenlenmesi de önemli bir adım olacaktır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumların, Türk dilinin korunması ve geliştirilmesi için somut adımlar atması, dilimizin geleceği için elzemdir. Türk diline sahip çıkılması, yalnızca dilin kendisi için değil, aynı zamanda Türkiye'nin kültürel çeşitliliğini ve tarihini koruması açısından da önem taşımaktadır.

Bu bağlamda, her bir vatandaşa düşen sorumluluklar da bulunmaktadır. Günlük yaşamda Türkçenin doğru ve etkin kullanımına özen göstermek, dilimizi yabancı kelimelerin gereksiz yere kullanımından korumak ve genç nesillere dilimizin zenginliğini ve önemini aktarmak, bu sürecin önemli parçalarındandır.

Türk diline sahip çıkarak, kültürel mirasımızı koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğumuzun farkında olarak, dilimizin yalnızca bugününü değil, aynı zamanda geleceğini de şekillendirmemiz gerekmektedir. Bu bilinçle hareket etmek, dilimizin ve dolayısıyla kültürümüzün sürdürülebilirliği için şarttır.

Örneğin, dilin korunması adına önerilen ve uygulamaya konulabilecek bir diğer strateji ise, medya organlarının da bu süreçte aktif rol almasıdır. Televizyon programları, radyo yayınları ve çevrimiçi platformlar, Türkçenin doğru kullanımını teşvik eden içerikler üreterek geniş kitlelere ulaşabilir. Ayrıca, yerli dizi ve filmlerde Türk dilinin zenginliğini ve doğru kullanımını ön plana çıkaracak senaryolar, dilin korunması konusunda farkındalık yaratabilir.

Kamuoyu bilincinin artırılması amacıyla düzenlenecek dil festivalleri, dil yarışmaları ve kültürel etkinlikler de Türk diline olan ilgiyi ve sevgiyi pekiştirebilir. Bu tür etkinlikler, özellikle genç nesiller arasında dil konusunda bir merak uyandırarak onları Türkçenin doğru kullanılmasına teşvik edecektir.

Karamanoğlu Mehmet Bey'in Türkçeyi resmi dil olarak ilan ettiği tarih olan 13 Mayıs 1277, Türk dilinin ve kültürünün korunması açısından bir dönüm noktasıdır ve bu tarihi kararın 747. yıl dönümü büyük bir coşkuyla kutlanmalıdır. Bu karar, Türk dilinin devlet işlerinde ve eğitimde zorunlu olarak kullanılmasını sağlayarak, dilimizin gelecek nesillere aktarılmasının önemini vurgulamıştır. Bu özel gün, dilimizin zenginliğini ve tarihi değerini hatırlatarak Türkçenin önemine dikkat çekmektedir.

Bu bağlamda, Gaziosmanpaşa Belediyesi ve TOPLUMSAL gazetesi yazarı, aynı zamanda TOPLUMSAL ESENLİK DERNEĞİ'nin Başkanı olan İlahiyatçı Cemil Kılıç'ın iş birliğiyle düzenlenen Türk Dil Bayramı kutlamaları, dilimizin korunması ve geliştirilmesine yönelik önemli bir adımdır. 12 Mayıs Pazar günü Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi'nde düzenlenecek olan seminer ve kokteylde, Türkçenin güzellikleri öne çıkarılacak ve dilimizin eşsiz değerine dair konuşmalar yapılacaktır.

Karamanoğlu Mehmet Bey'in bu cesur kararı, dilimizin gelişiminde bir milat kabul edilirken, dil bilincinin ve milli kimliğin pekiştirilmesi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Bu anlamlı gün, dilimizin zenginliğini keşfetme ve bu zenginliği geniş çapta kutlama fırsatı sunarken, Türk dilinin ve kültürünün korunması ve tanıtılmasını amaçlayan çeşitli etkinliklerle taçlandırılmaktadır. Bu vesileyle, tüm yurttaşlarımızı, dilimizin ve kültürümüzün daha da güçlenerek gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak etkinliklere katılmaya davet ediyoruz.