Habbe, imame, nişane, püskül, hatime...
Tespihin parçalarından, bilirsiniz.  

Bir zamanlar bir tespihin parçaları gibiydik...
Mesela 33'lük bir imame ve  iki nişaneyle ayrılmış üç bölümlü, kehribar üstelik...

Demokrasi, Cumhuriyet, Hürriyet gibi kavramları fazla da konuşmaz, kafamızda fazla da sorun olarak görmezdik, bazen sekteye uğrasalar da...

Mesela,
Cumhurbaşkanlığı.. 
TBMM, Cumhuriyet Senatosu...
Yasama, Yürütme ve Yargı organları.. 
Her biri kendi içinde görev ve sorumluluk taşıyan, denetim yapan, neticede kamu düzenini sağlayan kurumlar, kuruluşlar Türk milletinin varlığını sürdürdü...

Bazen püskülünü kamçı gibi sallayan ve çözülemez düğümler atanlar olsa da huzur ve güvenliği üç aşağı beş yukarı sağladılar...

100 yılı geride bıraktık, geldiğimiz yer ise "Ah Annem!" diyen çocuğu , belki de isyanını duvara yazan geleceğimizi linç noktası olmuş...

Neden?
Yürütme organı.. 
Cumhurbaşkanı ve bakanlarıyla toplumun huzur ve güveninde başarılı olamadılar...
21. yüzyıl çağdaşlığında neden yokuz...
85 milyon insan neden insanca yaşayamıyor...
İnsanî vasıflarımızı, mesela vicdanımızı neden kaybediyoruz!
Yoksa hakkımız yok mu, düzgün nefes alıp vermeye ...
Başta TBMM'nin, bakanların birşeyler yapma vakti gelmedi mi?...

Kısaca, demem o ki üç tarafımız deniz, dört tarafımız düşman ile çevrili bu topraklarda... Yüzyıllardır süregelen vatan, millet, bayrak aşkını da Atatürk'ün ışığını da yaksın artık, tüm seçtiklerimiz...
Daha ne olmalı! 

Gelelim tespi(t)h meselesine...
Esasen o 33'lük tespihin her bir habbesi yani tanesi tek tek bir boncuktan ibaret, kehribardan olsa da... Bütünü oluşturmasının yolu mumlu ipe dizilmesidir...
O iptir ki, ona sıfat veren, anlam veren...
O ipin ucundaki imame de o zaman değerli olur...
O ip, bizleriz...
Ucunda kimin olması gerektiğine bizler karar veririz...
Ama bir sorun var,
İp...
Mumlu mu, mumsuz mu!
Mumlu ise yakarsan, ışık saçarsan, aydınlatırsan ne âlâ...
Mumsuz ise, 
Aç, susuz kaldığı gibi,  alabildiğin kadar ya da verebildiğin kadar nefesin olur...
'Hayatım nasıl  geçer!' diyorsan
aydınım, sanatçıyım, yazarım çizerim diyerek ,
sen bilirsin kardeş.. .
Netice ortada,
İpsiz sapsız, bence...