Sol ve sosyalist partiler, Suriye'de HTŞ öncülüğündeki cihatçı grupların Şam ve diğer kentlerde kontrolü ele almasına ilişkin açıklama yaptı.
Açklamalar şöyle:
Sol Parti: Büyük Orta Doğu Planı Yeni Mevzi Kazandı
"Suriye’de bugün cihatçı çetelerin ellerinde göndere çekilen Amerikan bayrağı olmuştur. IŞİD ve El-Kaide artığı cihatçı çetelerin hakimiyeti altında Suriye’nin etnik ve mezhepsel parçalanması, Amerika ve İsrail çıkarları etrafında yeni bir Ortadoğu düzeninin kurulmasının bir sıçrama noktası olmuştur. Büyük Orta Doğu Planı yeni bir mevzi kazanmıştır. Tükenmiş rejimini sürdürebilmek için, ülkeyi ateşe atmaktan bir an olsun geri durmayacak olan iktidar, bu amaçla BOP Eş Başkanlığı görevinde yeni roller peşinde koşmaktadır. Açılımlarla başlayarak sürdürülen Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolu açma oyunun merkez üssü de Suriye olmuştur. Bugün emperyalizmin Afganistan’da başlattığı orta çağ Suriye’yi de yuttu. SOL Parti, ABD ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda kurulmaya çalışılan yeni düzene karşı mücadele eden ve etmeye devam edecek halklarla omuz omuza kavgayı sürdürecektir.
TKP: Kazananlar ABD ve İsrail'in Müttefikidir
Suriye’de İsrail ve ABD cihatçıları kullanarak geçici bir zafer kazandı. İsrail, ABD ve cihatçılık Türkiye’de yenilmelidir. Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz. Bu bir oyun değil. Ülkemizi, geleceğimizi önemsiyorsak, nasıl ayağa kalkıp bu barbarlıktan kurtulacağımızı konuşmamız ve gereğini yapmamız gerekiyor. Suriye’de yaşananlar, mezhepçiliğin, dinciliğin, milliyetçiliğin, sırtını yabancı güçlere dayamanın nelere yol açacağının kanıtıdır. Türkiye var olmaya devam edecekse değişmek zorundadır. Sömürünün, eşitsizliğin, adaletsizliğin kol gezdiği bir ülkede birlik olmaz. Suriye’deki gelişmelerden sonra “genişleme”yi düşleyen Yeni Osmanlıcı çevrelerde yaşanan sevincin dizginlenmesi zorunludur. Bu yaklaşım yalnızca sömürü, eşitsizlik ve adaletsizliği fetihçilikle perdelemeye kalkmak anlamına gelmez, Türkiye’nin dağılmasına yol açacak bir planın yürürlüğe girmesine de neden olur. Ülkemiz ve yurttaşlarımız büyük bir sınavla karşı karşıyadır. Ya bu ülkeyi uçurumun eşiğine getiren sömürücü, dinci, Amerikancı zihniyeti yeneceğiz ya da o uçuruma yuvarlanacağız. Biz kendimize, halkımıza, insanlığa güveniyoruz. İsrailcilerin sevinci yarım kalacak.
TİP: Bölgemiz Düne Göre Daha Büyük Risklerle Karşı Karşıya
İktidar destekçilerinin, sözde muhaliflerin söylemlerine itibar etmeyin. Bölgemiz ve ülkemiz düne göre daha büyük risklerle karşı karşıyadır. ABD ve İsrail ile iş tutmak tüm halklara zarar verir. Türkler, Kürtler, Araplar, Acemler ve tüm halklar daha büyük bir ateşin ortasına itilmek isteniyor. Emperyalistlerin planlarından barış gelmez, huzur gelmez. Emperyalistler bölgemizde siyasal İslamcılığı kullanır; etnik ve mezhebi farklılıkları derinleştirerek halkları birbirine düşman eder. Biz buradayız. Emeğin, özgürlüklerin, laikliğin ve barışın savunulması için her zamankinden daha büyük bir sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. AKP iktidarı başta olmak üzere gerici ve emperyalizmin güdümündeki aktörlerden ülkemizi ve bölgemizi kurtarmak için mücadeleye daha kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
TKH: AKP 'Şeriat Emirliğini' Ülkemize Komşu Etti
AKP iktidarı İsrail’in ve Amerika’nın çıkarlarına hizmet ederken ayrıca yanı başımızda kurulan “şeriat emirliğini” ülkemize komşu etmiştir. Suriye’de bundan sonra emperyalizm ve cihatçıların kontrolünde kaotik bir süreç karşımızdadır.
Suriye’de “BAAS rejiminin” devrilmesine sevinenler, başını HTŞ’nin çektiği cihatçı çetelerin kuracağı şeriatçı rejimin ve emperyalizme bağımlı bir Suriye’nin daha özgür olacağını yalanını uyduruyorlar! Emperyalizme bağımlılıktan ve dinci karanlıktan özgürlük geleceğini propaganda etmek büyük bir aldatmacadır.Ortadoğu’da Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra emperyalist işgal siyasetinin bir benzeri, İngiliz-Fransız askerlerin postallarıyla değil cihatçı çetelerin tekbir sesleriyle yürütülmektedir!
EMEP: Suriye Halkı Kendi Kaderini Tayin Etmeli
Emperyalistler ve Türkiye dahil yabancı askeri birlikler Suriye’den derhal çekilmelidir. Farklı ulusal kimlik ve inançlardan oluşan Suriye halkı kendi kaderini kendi tayin etmelidir. Suriye’nin bugünü ve geleceği ancak antiemperyalist barışçı demokratik bir halk egemenliği ile garanti altına alınabilir. Aksi her türlü girişim iç savaşın devam etmesi demektir. Ortadoğu’nun ve bölgenin giderek daha fazla savaş bataklığına çekildiği koşullarda tüm emek ve demokrasi güçlerine düşen görev daha fazla birleşmek ve mücadeleyi ortaklaştırmaktır."