Gündem

Sadettin Tantan: "Türkiye, Suriye ile ilişkileri normalleştirmeli"

Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, İsrail-Lübnan savaş hattına vurgu yaparak Türkiye ve Suriye ilişkilerinin normalleştirilmesi gerektiğini paylaştı.

İsrail savaş uçakları, Beyrut'a düzenlediği hava saldırısında birçok bölge ve binada yangınlara ve yıkıma yol açarken, Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, yaşanılan bu yıkımların bölgemiz için riskli olduğunu sosyal medya hesabı üzerinden şu sözlerle açıkladı:

"İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları bölgemiz için risk teşkil etmektedir. Türkiye bölgede kalıcı barış ve istikrarın korunması için kilit ülke konumundadır. Lübnan’daki saldırıların bölgede yeni bir kaosa sebebiyet vermemesi için Türkiye’nin Suriye’yle ilişkileri normalleştirmesi ve geliştirmesi önem arz etmektedir. Bugün; Dışişleri Bakanı’nın TRT’de yaptığı açıklamalarda Lübnan’daki saldırılardan endişe duyduğunu ifade etmesi ve Cumhurbaşkanı’nın Lübnan’a yönelik saldırıların sonlanması için yaptığı uluslararası çağrı da bunu teyit etmektedir. Ancak unutulmaması gereken nokta; Türkiye’nin çağrı yapmaktan daha fazlasını yapabileceği gerçeğidir."

Tantan, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Türkiye; siyasi, askeri ve ticari olarak bölgenin en güçlü ülkesidir. Bölgede; siyasi irade istediği takdirde Türkiye’ye rağmen hareket edilemez. Türkiye öncelikle Kafkasya’da kalıcı barışı sağlayarak Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’ı içine alan bir kalkınmaya öncülük etmelidir. Böylece; Ermeni sorunu Türkiye tezlerine göre çözüme ulaştırılabilir. Irak, Suriye, Lübnan’ı içine alan bir kalkınma hamlesi yapılması da elzemdir. Türkiye bunu sağlayarak İsrail’in yayılmacılığını engelleyecek ve bölge ülkeleriyle gelişecek olan ticaret sayesinde hem siyasi hem de mali yönden kazanım elde edecektir. Bir başka önemli husus da Mısır ile Libya’yla olduğu gibi deniz yetki alanlarının belirlenmesine ilişkin ikili anlaşmaların yapılmasıdır. Bu anlaşma ile Doğu Akdeniz’de Türkiye siyasi açıdan Yunanistan’ın egemenlik iddialarının önüne geçecektir. Ege’de, Marmara Havzası’nda (Gümülcine, Selanik dahil), Kafkasya’da, Musul- Kerkük’te, Kıbrıs’ta etkin olunamazsa Türkiye yaşam sahalarını kaybeder. Bu coğrafya Türkiye’nin yaşam sahası olup siyasi, askeri ve ticari ilişkilerin belirleyici gücü Türkiye olmalıdır. Daha önce de defaatle kamuoyuyla paylaştığım bu görüşlerin hayata geçirilmesi için tek gereksinim “siyasi irade”nin varlığıdır. Bu varlık, tıpkı Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin aldığı gibi bir Misak-ı Milli kararının ilanıyla tüm Dünya’ya ilan edilerek Türkiye’nin nüfuz bölgesindeki sosyo-ekonomik egemenlik bölgesine müdahale edilmesine müsaade edilmemelidir." dedi.