CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin TBMM'deki grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor
Özel açıklamalarında şunları söyledi:
Türkiye İttifakı ile Türkiye’nin birinci partisi olan, CHP’yi hep baba evi olarak nitelendirdik. Gazi Mustafa Kemal’in partisini hep birlikte Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında iktidar yapacağını söyledik. Şu anda İzmir milletvekili olan, bir isim geliyor ve ekonomi takımımızın gücüne güç katmaya, İzmir’deki gücümüze güç katmaya devam ediyor. Ümit Özlale’yi davet edelim.
Bundan sonra Özlale ile birlikte hem ekonomi takımımız daha güçlü hem İzmir'de daha güçlüyüz. Ailemiz büyümeye devam ediyor.
Pazar günü gençlik kolları kurultayını gerçekleştirdik. Gençosman Killik, görevi Cem Aydın'a devretti. Gençlere yürekten teşekkür ediyorum.
MADENCİLER ÖRGÜTLENMELDİR
Yarın Dünya Madenciler Günü. Yüzyıllar önce Roma İmparatorluğunda zorba bir bürokratın kızı babasından kaçarak madene sığınır. Onu madenciler korur, ama madenden ayrıldığında zor babası tarafından katlettirilir. O maden İzmit'tedir Kocaeli'ndedir. Bu topraklar dünya madenciler günü maalesef coşkuyla değil boynumuz büzük maalesef taziye tadında geçmektedir. Bizim bu topraklarımızda bu mesleğin fıtratında ölüm var lafı klişeleştirmeye çalışılıyor. Hans'ın fıtratında olmayanın Hasan'ın fıtratında olmayacağını, söylem ey devam edeceğim.
2002'den bugüne kadar tam 2 bin 79 madenci hayatını kaybetti. Soma'yı biliyoruz AKP döneminde 6 tane Soma yaşadık, teker teker. Kiminin üzerine tonlarca toprak kayarken, aslında hep birlikte en acı şekilde işçi sınıfına yapılan bir tavsiyeyi başka bir çıkış yolu olmadığını görüyoruz, o da örgütlenmek. Ölürken bile madenciler teker teker ölürse haklarını alamıyorlar, toplu olarak ölünce alıyordur. En kötü örgüt örgütsüzlükten iyidir, sendikalı olun mücadele edin.
Remzi başkanımızı bir gün askeri ücretle ilgili Bakan ile randevusunun olduğu gün götürdüler, gözaltında tutular gizlilik va dediler en nihayetinde tutukladılar. Neden gizli tanık var. Bu gizli tanık Ahmet Özer'de de var. Suç bulamadıkları herkeste var. Atılan iftiraların adı olmuş gizli tanık. Ve Remzi Çalışkan başkanımızı da bu kumpasla tutukladılar. Remzi Çalışkan yalnız değildir hepimiz arkasındayız.
Nasuh Mahruki tutuklu. sadece görüşlerini beyan etmiş Cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına aldılar. böyle birisinin hapiste tutulması içinde bulunduğumuz Saray Rejiminin bir diğer yanıdır.
"İSRAİL İLE TİCARET KINAMAK CUMHURBAŞKANINA HAKARET İSE TARAFI BU TARAF"
İsrail ile ticaret devam ediyor diyorlar, Özgür Filistin bayrağı açıyorlar, bu çocukları yaka paça dışarı attılar, demokrasi tepki ve protesto rejimidir. İnanılmaz bir şekilde 9 arkadaşımızı cumhurbaşkanına hakaret suçuyla tutukladılar cezaevine koydular. Erdoğan'a geçen hafta çağrı yaptım. Saygın bir anket şirketi Türkiye'ye sormuş, memleketin yüzde 79 AKP'lilerin yüzde 61'i ticaretin devam ettiğine inanıyor. Devam etmesin diyenler yüzde 82. Erdoğan'a dedim ki en güvendiğin şirkete sen sor. İsrail ile ticareti kınamanın cumhurbaşkanına neresi hakaret. Bunu hakaret kabul ediyorsa tarafı bu taraf zaten.
AKIN GÜRLEK TEPKİSİ: AVUKAT DA OLAMAZ
Kayyım siyasetinin Akın Gürlek denilen adalet celladınca yönetildiğini biliyoruz. Ben kınarken bırak bu işi dedim. Aslında o mesleği ve değerli avukatlık mesleğine dön demek istedim. Bazı barolar açıklama yaptılar, eleştiren eleştiriye açık olacak. Tamamen yanlış yere çekildi ben de üzüntü duyulduğumu ifade ettim.
İstanbul Barosu'nun açıklamasını okurken, bir eksiklik yaptığımı fark ettim. "Avukatlık andına aykırı hakaret eden savcı ve yargıçların avukatlığa kabul koşulundan yoksundurlar. " yani diyorlarsa bir gün istifa ederse Baro'ya da kaydolamaz avukatlık böyle bir meslek değildir diyorlar. Bunu hatırlattıkları için İstanbul Barosu'na teşekkür ediyorum.
DEPREM BÖLGESİ'NDE MÜCBİR SEBEP UYGULAMASI
İki haftadır bir gölge bakanımız deprem bölgesinde ama mücbir sebebi kaldırdılar getirmiyorlar. Hadi bakalım vergi verin demeye başladılar. Bunu orada bir esnafım yolladı. Bu mücbir sebep derhal gelmezse bir kepenk kapatırız. Kepengin üstüne de şunu yazacağız mücbir sebep üzerine kapalıyız.
SURİYE'DE YAŞANANLAR HAKKINDA AÇIKLAMA
Suriye'deki son gelişmelere değinmek gerekir. Biz bu ülkenin kurucu partisiyiz. Bu partinin kurucusu biz vasiyet niteliğinde bir dış politika öğüt bıraktı. Birincisi komşularınla iyi geçin onların iç işlerine karışma. Toprak bütünlüğüne saygılı ol devlet dışı örgütleri muhatap alma. 2010'da bugüne kadar Emevi Camii'nde namaz kılmaya gitmeler. Esad'ı katliamcı ilan edip Suriye'yi bölmek üzerinden söylemler. Oradan bir takım grupları getirip eğitmek. Atatürk ne dediyse tersi yapıldı. Maalesef bunun sonucunda milyonlarca sığınmacı Türkiye'ye geldi, bizim gencimiz yerine ucuz iş gücü oluyorlar. Bizim yoksulumuz yerine sosyal yardım alıyorlar. Bizimkilerin maaşları yetmiyor. Bu ülkede ne huzurları var ne huzur veriyorlar. Bu süreçte halen daha birileri aynı yanlışta ısrar ediyor. Bu bölgenin en önemli aktörü Türkiye'dir ve ilk seçimde iktidarı devralacak partinin genel başkanı olarak ifade ederim ki. Biz bu yaşananlara kayıtsız kalamayız, soğuk kanlılığı elden bırakmamalıyız, ve dış politikaya yaz boz tahtası gibi bakmamalıyız.
İÇİŞERİNE KENDİ KARAR VEREN SURİYE'DEN YANAYIZ
Devlet kuran parti dış politikaya devlet ciddieyesi zaviyesinden bakmak durumundadır. Ne kendini akıntıya bırakmasını beklesinler. Ne de hareketsiz bir şekilde beklerken birden gelen sel atlamasını beklesinler. Burada devlete düşen başta Ana muhalefet partisi yarının iktidar partisi olmak üzere bu gelişmeler hakkında şeffaf samimi bir iletişimin partilerle kurulması. TBMM'nin bilgilendirilmesidir. Biz toprak bütünlüğünü korunan Türkiye'ye zarar gelmeyecek müddetçe içişlerinde kendi karar veren bir Suriye'den yanayız.
İSRAİL'İN GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI ANKARA'NIN ÖNCELİĞİ OLAMAZ
Türkiye sonu belli olmayan maceralardan uzak durmalıdır. Bugün HTŞ gibi terör örgütlerinin Suriye rejimini geriletme çabalarına aklı selimle yaklaşılmalıdır. İran'ın bölgede zayıflatılması mezhep savaşlarını körüklenmesi, İsrail'in hakimiyetinin artması ve güvenliğinin sağlanması Ankara'nın önceliği olmamalıdır. Asla olmamalıdır. Öte taraftan, Rusya'nın mevzi kaybetmemesi İran'ın yeniden toparlanması da Ankara'nın önceliği olamaz. Bizim safımız yurttaşlarımızın güvenliği ve esenliği. CHP ikinci Dünya Savaşı koşullarında bile bu memleketin evlatlarını ölüme gitmekten korumuş İsmet Paşa'nın partisidir. Bu macerada feda edilecek bir tane bile Mehmet'imiz yoktur.
ESAD'A ÇAĞRI YAPTI
Yurttaşlarımızın güvenliği Suriye’deki istikrarı mı gerekli kılıyor CHP orada durmaktadır. Esad’la görüşülsün derken temel gayemiz Türkiye’deki sığınmacı sorununun çözümüdür. Esad’a çağrımızdır, herkes gittiğinde biz burada olacağız. Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak sizin menfaatinizedir. Bugün Türkiye'yi yöneten yönetimle geçmişteki gerilimler haklı haksız diyaloglar ne olursa olsun, Suriye'nin toprak bütünlüğü için yeni bir sayfa açılmalı diyalog başlatılmalıdır. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi Üzerine ne düşüyorsa tam da oradadır.ERDOĞAN'A UYARI
Sayın Erdoğan'ı uyarıyorum. Geçmişten ders alın. Çökmüş Suriye politikanızın üzerinde yeni yıkıntılarla bir inşaat kurmaya çalışmayın. Temelsizdir, yeniden çökecektir. Suriye'de karmaşaya müdahil olmaya fazla heveskarlar. Troller, sözde uzmanlar yorumcular Suriye'de Türkiye adına adeta bir fetih harekatının başladığını anlatmaktalar. Bir kez daha Erdoğan'a sesleniyorum. Gaziantep'te yurttaşlarımızı Hatay'daki yurttaşlarımızın acılarını hatırlayın 10 Ekim katliamını hatırlayın. Bu maceradan geri dönün.
SENİN GÜCÜN 3 ÇOCUĞA MI YETİYOR
Alman öğrencilerden bilgi aldım. Dedim ki Suriye yok mu. 91 ülke gelecekti bir tek Suriye gelemedi. 3 çocuk bir öğretmen Beyrut büyükelçiliğime başvurmuşlar ret almışlar. Behey Allah'ın adamları, çocukla düşmanlık olur mu. Suriye'den 4 kişi vize istemiş gelmeye kalkmış sokmamışsın 4 milyon Suriyeli yalın ayak girdi içeri onlara da engel olamamışsın. Senin gücün üç tane çocuğa mı yetiyor.
DEVLET BAHÇELİ'YE: SENİN İSTEDİĞİN ŞEYLERİN KONUŞULMASI DÖNEMİ GERİDE KALDI
En öneli kısım şu Devlet bunları konuşalım diyor. Ben Devlet Bey'e inat ( Özgür Özel elindeki kağıtları yırttı, Asgari ücret ve altın hesaplarına ilişkin pankartları çıkardı)) Devlet Bey'e inat, senin istediğin zaman senin istediğin şeylerin konuşulması, Erdoğan'ın işine gelen gündemlerin peşine takılması dönemi çok gerilerde kaldı çok gerilerde.
ÖZGÜR ÖZEL BİR ARABA İÇİN BİR BAVUL PARAYI KULE YAPTI ERDOĞAN'A HESAP SORDU
Devlet Bey arabalara meraklı, bu da Devlet Bey'e hediyem olsun bugün kulaklarım çınlamış onun da kulakları çınlasın. Bursa'da yerli bir firma 2009 yılında 26 bin liraydı. Bakın 130 tane 200 liraya alıyordunuz. Şimdi Devlet Bey'e hediyem olsun. (Bavul çıkardı) Devlet Bey o yerli ve milli arabayı almak için (elindeki paraları tek tek kürsüye koydu) Tayyip Bey ver bakalım kulenin hesabını. Bavulu Devlet Bey isterse yollayabilirsiniz.
Erdoğan para kulelerinin hesabını ver dedi, güzel bir bina alacağız. Türkiye'de biliniyor şu kadarını bankaya bu kadarını elden vermesen satmam diyor. Elden verilen paraların görüntülerini seçime alet ettiler. Arada dönüyor para kulelerinin hesabını ver. Ama Tayyip bey sen şu para kulesinin hesabını ver. Bir yerli araç 90 deste parayı bavulla götürmen lazım. Ülkeyi bu hale getirenler bizi kendi gündemlerine mahkum edemezler.
Asgari ücret talebimiz bunun altında yokuz. Talebimiz bu kadar net.