Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa'nın Soma ilçesinde düzenlenen Yırca Zeytin Şenliği'ne katıldı. Burada konuşan Özel, 


“Bugün siyasi hayatımda az yaşadığım, bundan sonra çok yaşayacağımı ümit ettiğim bir günü yaşıyorum. Siyasi hayatımız, CHP’nin geçmişteki Manisa milletvekilleri, Türkiye’deki bütün milletvekilleri, mücadelelerle, direnişlerle mağdurun, mazlumun, çevrenin, doğanın, hayvanseverlerin yanında geçti. Bazen başardık, bazen başaramadık. Bazen kaybederken kazandık. Bazıları kazanırken kaybettiler. Ben Yırca’da bir söz vermiştim, ‘Göreceksiniz. Bir gün Soma’yı alacağız. Manisa Büyükşehri alacağız. Yırca’ya geleceğiz ve burada zeytin festivali yapacağız’. İşte o gün bugün arkadaşlar” dedi.

Özel, sözlerinin devamında ise şunları söyledi:

"1910’da Hayırsızada utancı var Türkiye’de. İstanbul’daki bütün köpeklerin toplandığı, açlıktan birbirlerini yiyerek, uğultular, iniltiler halinde süren, yıllarca etrafında kokusu devam eden bir utanç. Türkiye’ye Osmanlı’da gelenler, Osmanlı’da sokak hayvanlarına duyulan saygıyı anlatırlar yabancı gazeteciler, hikaye anlatıcıları, yazarlar. Böyle bir kültürden geliyoruz. 1910 utancı ile yüzleşiyoruz ama buradan Türkiye’deki herkese, Türkiye’de bir sokak hayvanları sorunu var. Bu sorun biraz da sınıfsal bir sorun. Hali vakti yerinde olanlar, güvenlikli sitede olanların, çocukları özel okula servisle gidenlerin, evladını, eşini araba ile işine bırakanların çok göremediği bir sokak hayvanları sorunu var. Sabah servise gidenlerin, erkenden camiye gidenlerin yaşadığı, servissiz öğrencilerin yaşadığı, servise yürüyen kadınların, genç işçilerin yaşadığı böyle bir sorun var. Bununla akılcı mücadele etmek lazım. Bunun kaynaklarını hep beraber bulmak lazım. İktidar, muhalefet el ele vermek lazım. Ama asla ve asla cana kıymamak lazım. Bunu buradan bir kez daha hatırlatıyorum. Bir kez daha çağrıda bulunuyorum."

Hepimizden para kesecekler

"Bakın şimdi Tayyip Erdoğan’ın bunu niye yaptığının kanıtı çıktı ortaya. Geçen hafta eğer gel kapalı oturum demesek, o televizyonlarda savaş filmleri dönmeye devam etse. Kapalı oturumda hiçbir bilgi veremediler. Korkmayın, savaş yok. O gündemden çıkın, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik bu memleketin gerçek gündemine dönün demesek, işleri daha kolaydı. Şimdi dün bir kanun teklifi vermişler. Savunma Sanayi Destekleme Fonu, bu fona hepimizden para keseceklermiş. Bu kanun teklifini veren AKP Grubunun Başkanı Abdullah Güler diyor ki, ‘Bu kanun İsrail’in Türkiye’ye saldırma tehdidine karşı milli güvenliğimizi güçlendirmek için verildi.’ Ne yapacakmışız? Her gün vergi veriyoruz ya muhtarım, verdiğimiz vergi beyannamelerinin türüne göre, hepimiz 308 lira ile 604 lira arasında Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na ilave vergi verecekmişiz. Sosyal Güvenlik Kurumu’na beyanname veriliyor ya, yanında birisi çalışıyorsa veriyor. Beyanname başına 228 lira, her verişimizde vergi verecekmişiz. Gümrük idarelerine verilen beyannamelerde 624 lira verilecek. Kredi kartı olanlar belli bir limitin üstündeyse 750 lira vergi verecek. Gayrimenkul alıyorsun, şu köyde bir tane ev alıyorsun. 750 lira ilave vergi vereceksin. Sıfır araba alanlar 3 bin lira. İkinci el araba alanlar bin 500 lira. Her türlü vergi beyannamesi, gümrük beyannamesi, SGK’ya verilen beyannamede damga vergisi tutarı kadar daha damga vergisi. Kol saati alanlardan da ilave vergi alacaklarmış. Aynı teklifte motorlu taşıtlar vergisi düzenlemesi var. 100 santimetre küpün altında olan motosikletlerden, motorgücü 6 kw olan motosikletlere MTV yoktu biliyorsunuz. En küçüğüne. Bunlara motorlu taşıtlar vergisi gelmiş. Bunun yanında bu vergilerin yüzde 20’si de ayrıca savunma sanayine aktarılacakmış. Yani neymiş? Geçen hafta ‘İsrail saldıracak’ diye laf ortaya attılar. Bizden, ev alandan, araba alandan, vergi verenden, sigortalı çalıştırandan, her türlü beyannameden, hepimizden 70 milyar vergi toplamak için böyle bir söyleme girişmişler."

Savaş çıkarsa bu memleketi biz koruruz

Peki bu savunma sanayinde para yok mu? Varmış da bitmiş. Bizden 70 milyar istiyor, daha yeni 3 milyar lira para varmış burada. O parayı, 3 milyar lira parayı 2017’nin şubat ayında Varlık Fonu’na bedelsiz devretmişler. Savunma sanayindeki paraya ihtiyaç yok demişler, kendi yönettiği fona yollamış. Şimdi bizden oraya yeni vergilerle para istiyor. Buradan açıkça söylüyoruz. Bu ülkede emeklilerin geçim sorunu var. 12 bin 500 liraya geçinmeye çalışıyorlar. Bu para sefalet ücretidir. Asgari ücrete zam yapmadılar. 17 bin lira ile insanlar geçinemiyorlar. Geçenlerde tarım mitingi yaptık. Manisa’nın üzümü, pamuğu, buğdayı, darısı, zeytini, kavunu… Para kazanmıyor bunu üretenler. Devlet vermesi gereken desteklemeleri vermiyor. Yıllarca Vehbi Başkan ile Ballıca’da başladık. Zeytine prim olsun. Zeytinyağının primi artsın diye bugün itibariye zeytinyağına 100 kuruş, 1 lira dane zeytine yıllardır 20 kuruş prim veriyorlar. Bunların 10 katına çıkması lazım. Yani zeytinyağına, litresinde 10 lira. Dane zeytine kilosunda 2 lira prim verilmesi lazım. Bunları vermek yerine şimdi tehlike büyük, İsrail gelecek diye cebinize, kazandığınız paranıza el atmaya çalışıyorlar. Onun için buradan bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Bu ülkenin güçlü bir ordusu var. O ordu ihtiyaç duyulduğunda her birimiz o ordunun neferiyiz. Bu ülke zor günlerden birlikte çıktı. Ama ülkeyi kötü yöneten ve bu kötü yönetiminden dolayı ekonomiyi perişan eden, işsizliği çözemeyen, enflasyonu tek hanelilerden yüzde 80’lere kadar çıkaran ve o çok eleştirdiği enkaz devraldığım dediği rahmetli Ecevit’ten, yüzde 30’larda enflasyon devralıp onun politikalarıyla düşerken kendi yanlış politikalarıyla yüzde 85’lere çıkaran, bugün yüzde 50 enflasyonu, daha aşağı çekemeyen, hayat pahalılığında hepimizi ezen bu iktidar şimdi, ‘Savaş çıkacak, sesinizi çıkarmayın’ diyor. Onlara inanmayın.

"Savaş çıkarsa bu memleketi biz koruruz. Savaş filan çıkmayacak. Sen yoksullukla savaş, işsizlikle, hayat pahalılığı ile savaş. Savaş çıkacak korkusu ile memleketin gerçek sorunlarının konuşulmamasını isteyen Tayyip Erdoğan, bu ülkedeki insanlara yalan atmaktadır, kandırmaktadır. Yetkisi, makamı gereğince elde ettiği bilgileri kendisinde var olduğunu söylediği bilgileri çarpıtarak, abartarak, olmayanı söyleyerek yoksulluğun üzerini örtmeye çalışıyor. Bunun için mücadele edeceğiz. Bunun için hep birlikte olacağız ve eninde sonunda biz yoksulluğu da işsizliği de kayırmacılığı da bu zengin sevip yoksulu ezen anlayışı da mahkum edeceğiz. Biz, size inanıyoruz. Yırca ruhuna, köylümüze, çiftçimize, işçimize inanıyoruz. Biz, Türk halkına, Türkiye’de yaşayan herkese inanıyoruz. Biz haklıyız. Biz başaracağız, biz kazanacağız. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”