CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP İzmir İl Başkanlığını ziyaretinin ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı makamında ziyaret etti.
Ziyarette, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun yanı sıra, CHP Genel Başkan Yardımcıları Deniz Yücel, Murat Bakan, Ensar Aytekin, Burhanettin Bulut ve CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan da bulundu.
Ziyarette konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, şunları kaydetti:
'Seçimlerden sonra aşağı yukarı 2 ay geçti. Bu süre içerisinde yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Öncelikle seçim sürecinde şehrimize sağladığınız özel destek için… Tam 7 defa geldiniz ve o süreçte önemli katkılar verdiniz. Yürekten teşekkür ederim. Bu zaferin en önemli pay sahibi olarak sizleri her zaman dinlemeye ve sizin önderliğinizde çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. İzmir’de yeni nesil belediyecilik anlayışıyla güzel bir dönem başlattık. İki aydır yeniden yapılanma ve genel anlamda biraz yenilikçi uygulamaları belediyeye taşıdığımız bir dönem geçiriyoruz. Zaman zaman sizlere de bunlara ilişkin bilgiler iletiyoruz. Bu güzel ekibin bir parçası olmak bizim için bir onur.
ÖZEL'İN SÖZLERİ...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’de CHP’ye karşı yürütülen karşı çalışmalara rağmen önemli bir başarıya imza attıklarını belirterek şöyle konuştu:
İzmir bu seçimlerde 31 gösterdiğimiz belediye başkanından 29’unun seçildiği bir başarıyı elde etti. Seçimden önce Adalet ve Kalkınma Partisi buraya kendisi açısından çok önemli çok yüksek düzeyde bir önem atfetti. Maddi yönü ve karşılığı çok büyü bir kampanyayı burada yaptılar. Bir algı yaratmaya çalıştılar. İzmir’deki çok takip edilen sosyal medya hesaplarına gösterdikleri özel ilgiden başlayarak görülmemiş bir kampanaya bütçesi ayırdılar. Nedeyse İstanbul kampanyasından daha pahalı bir kampanyayı İzmir’de yürüttüler. Onların kampanyasının maddi gücüyle rekabet edecek ne halimiz ne niyetimiz ardı. Çünkü bizim kampanyamızın manevi tarafı çok güçlüydü. Bizim kampanyamız Atatürk’ün annesinin emanet edildiği kentte siyaset yapmanın sorumluluğunu taşıyordu. Bizim kampanyamız CHP’nin amiral gemisi olmanın, cumhuriyetin sancak gemisi olmanın sorumluluğu taşıyordu. Bu sorumlulukla birlikte hep beraber çalıştık ve sonradan aylarca inanamadıkları seçim sonucunu aldık.
İzmir’de CHP’nin kazanamadığı ilçelere de değinen Özel, ''Menemen’in satılan tüm varlıkları seçim odaklı bütçelendirmeyle harcandı. Ama bundan sonra ümit ediyorum bir yıl kadar sonra Menemen’in bir sonraki belediye başkanının ilan edip çalıştırmaya başlayacağız. Ben de kendisiyle düzenli olarak Menemen’de çalışacağım. Gelecek seçimlerin rekor oyunu Menemen’de alacağız. Gelecek seçimlerde İzmir’de hedef 31’de 31’dir. 30 ilçe belediyesi ve 30 ilçe. Zaten uzak bir yerde de değiliz'' diye konuştu.
İzmir özelinde seçimlere yönelik özeleştiri de yapan Özel şunları kaydetti:
Tabii İzmir’de kendi içimizde özeleştiri de yapıyoruz. Çünkü Manisa’da yüzde 60 oy alınan bir yerde İzmir’de alınan oy oranının konuşuyoruz. Elbette doğru bir stratejiyle neredeyse tüm belediyeleri kazandık. Bir başarısızlıktan söz etmek değil ama İzmir’in çok daha bu rakamların fevkinde rakamlara ulaşabilmesi için gayret göstereceğiz. Tabii şöyle bir haksızlık da yapmayalım. Geçen seçim yüzde 10’un üzerinde oyları olan partinin olduğu gerçeğini de görelim. CHP’ye karşı aday göstermeyip bu seçimde aday gösterdiklerini de görelim. CHP’ye karşı yürütülen sert ve acımasız kampanyaları görelim. Ama sonuçta yetki bundan sonra Cemil Tugay’da. Yetki diğer 28 belediye başkanımızda. Onlardan sadece kentte güzel işler yapmalarını beklemiyoruz. Elbette ki İzmir’in beklediği yüksek beklentilerine en iyi derede cevap verilmesi gerekiyor. Vatandaşımız belediye başkanlarımıza, ‘bunlar Türkiye’yi yönetmeye hazır mı’ diye bakıyor. Seçmen seçimde Cemil Başkan’ın cebine bir anahtar sıkıştırdı. Ona sıkıştırılan anahtar İzmir’in altın anahtarı, Büyükşehir Belediyesi’nin kapısının ya da kasasının anahtarı değildiler. O anahtar iyi, doğru, dürüst, şeffaf bir yönetimin sonucunda en geç 4 yıl sonra ya da ne zaman yapılırsa yapılacak genel seçimlerde Atatürk’ün partisinin iktidara gelmesinin anahtarıdır. Bu bilinçle çalışıyorlar, çalışmaya devam edecekler. Biz, bütün gücümüzle onları desteklemeye devam edeceğiz. SODEM ve SODEMSEN diye iki yapı çok doğru bir şekilde konumlandırıldı. Sosyal demokrat belediyelerin iş birliğini, güç birliğini, eşgüdümünü, eğitimini ve birliğini oradan yönetiyoruz. Çok önemli bir yapı var. Yapının başında Yılmaz Büyükerşen hocamız var. İçinde Türkiye’de alanının en iyileri var. Zaten bu farklılıkları hızla görmeye başlayacaksınız. CHP’de yönetim mimarisi ve CHP’nin baştan aşağıya kurumsal bir reform geçirdiğini, dijitalleştiğini ve yeni nesil siyaseti Türkiye’de değil dünyada en önde giden kuruluş haline geldiğinin şimdiden izleri var. Birkaç ay içerisinde heyecan ve dikkatle takip edeceksiniz. Gençler bu seçimlerde CHP’yi gençlerin en çok oy verdiği parti yaptıklarına pişman olmayacaklar. Aksine memnun olacaklar.
ÖZEL'DEN YENİ MÜFREDAT ELEŞTİRİSİ
Yeni müfredat üzerinden ülkedeki eğitim sistemini de eleştiren Özel şöyle devam etti:
Maalesef Türkiye kötü bir eğitim sistemine sahip. Almanya ile Türkiye arasında ihracat ve ithalat arasında inanılmaz bir dengesizlik var. Biz onlara çok basit ve üretmeyi düşünmedikleri ürünleri genle olarak ihraç ediyorken onlardan üst düzel teknoloji ithal ediyoruz. Almanlar dünyanın en çok bilinen dört büyük araba markasına sahipler ve üretiyorlar. Onların iki tanesi bize birini BAE’ye birini Suudi Kralı’na diğerini Katar’a satıyorlar. Kendileri mütevazi minibüslere biniyorlar. Çünkü Almanya’da demokrasi var. Liderler mütevazi halk zengin. Bu tarafta liderler itibardan tasarruf etmiyorlar. Halk fakir. Alman ekonomisi ve eğitimini çok iyi bilen biri olarak şunu söylerim. Üzerinde bir ulusal mutabakat sağlanmış olan eğitim sistemleri var. Herkesin rıza gösterdiği ve içinde olduğu bir eğitim sistemi var. Bizimkiler boyacı küpü gibi ‘müfredat yaptık, yedi gün içinde görüş bildirin’ diyor. ‘Yedi gün yeter mi’ deyince ‘yüzde 50 zam yaptım, 10 gün olsun’ diyen bir anlayışla yönetiliyor Türkiye Milli Eğitim’i. ÇEDES kapsamında yedi yaşındaki çocukların sınıfına tabut getirenlerden, arkadaşlarından birine kefen giydirip başında ağlatanlardan, Kabe’yi getirip tavaf öğretiyoruz diyerek aslında o çocukların Müslümanlığı öğretmek, İslamiyet’i tanımak açısından da yanlış yönlendirildikleri, pedagojiden uzak saçma sapan işlerle uğraşılan saçma sapan bir durum var. Karne bizim tarafımızdan verilmesin. Çok güvenilir anket şirketlerinin anket kuruluşlarında. AKP seçmeninin en az memnun olduğu kesim, AKP’li kadın seçmenin milli eğitim politikalarından memnuniyeti yüzde 18. AKP’ye oy veren seçmenin bile yüzde 82’si bu eğitim sisteminden rahatsız. Maalesef Türkiye’de bilimsel, çağdaş ve kaliteli eğitime erişim sınıfsal bir problemdir artık. Çocuğunu özel okula gönderemeyenler ve iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar kendi geleneğini sürdürmeye çalışan, zorlanan okulları kazanacak kadar yetkinliği olmayanlar, maalesef bilimsel, çağdaş eğitime, iyi eğitime ulaşmaktan uzaktırlar. Bu konuda atılması gereken çok önemli adımlar var. Bundan sonraki süreçte de eğitim konusunda duyarlılığımızı, sert eleştirilerimizi, yapıcı yön göstermemizi ve geleceğe dair önerilerimizi her daim dile getireceğiz.
'ÇÜNKÜ BİZ ADİLİZ, PAYLAŞIMCIYIZ'
Türkiye Belediyeler Birliği bütçesinin adil dağılımına vurgu yapan CHP Genel Başkanı Özel, şu görüşlere yer verdi:
'CHP olarak 31 Mart’ta kazandığımız çok iyi sonuca, 47 yıl sonra birinci parti olmak… Bu bir siyasi başarıdır ama bir zaferden çok bir görev ve sorumluluk olarak görüyoruz. O yüzden kimseyi ötekileştirmeden, itmeden, kakmadan, çok önemli görevler yapacağız. Birazdan Sayın Belediye Başkanımızla ki bu kadar yoğun görevlerinin yanında Sağlıklı Kentler Birliği’nin Başkanlığını da bir hekim olarak kabul etti. Kendisi ile Ege Belediyeler Birliği’ne de gideceğiz. Türkiye Belediyeler Birliği seçimleri, bugün İstanbul’da yapılan Tarihi Kentler Birliği seçimleri, Ege Belediyeler Birliği seçimleri. Hepsi CHP’nin yönetim anlayışını gösteren, çok önemli örnekler. Paylaşımcılığını gösteren çok önemli örnekler. Geçmişte AKP, MHP ile çoğunluğu sağlayıp bütün yönetimi alıyorken, biz tek başımıza çoğunluğu sağlayıp yarısını biz alalım, yarısını geri kalan alsın. Biz hakkımızdan azını alalım dedik. AKP, MHP, DEM, İyi Parti, Yeniden Refah ve Büyük Birlik Partisi’ne, yedi partiye ki en çok delegesi olan altı parti, ayrıca İyi Parti’nin de iki delegesi var. Onları da dışarıda bırakmadan görev teklif ettik. Bu görevi Yeniden Refah, İyi Parti ve DEM kabul etti. Cumhur İttifakı karşımıza aday çıkardı. Fiilen Yeniden Refah, Cumhur İttifakı'nda değil, bizim yanımızda yer aldılar. Bundan sonraki süreçte ne olur bilinmez ama bizim kucaklayıcı tavrımız, Cumhur İttifakı'nın bir kısmı tarafından benimsendi. Bize bir koltuk vermeyen, AKP’ye dört koltuk teklif ettik. MHP’ye koltuk teklif ettik. 'Birlikte yönetelim' dedik. Kendi adaylarını çıkardılar. Kaybettiler. Ama birçok AKP’li belediye başkanı bize oy verdi diye AKP’de şimdi soruşturma açıldı. Çünkü biz adiliz, paylaşımcıyız.
'BİZ YÜZDE 50+1 ALIP YÜZDE 100 YETKİ KULLANMAYI DEMOKRATİK BULMUYORUZ'
Eskiden 100 liralık bir bütçenin 98,5 lirasını Cumhur İttifakı'na, 1,5 lirasını da cumhur ittifakına gelir mi diye muhalif belediyelere ışık yakmaya kullananlara karşı, biz ne kadarsa ekonomideki gücümüz o kadar ekonomik kaynak kullanacağız. Gerisini de diğer arkadaşlarımız, belediye başkanlarımızla birlikte paylaşacağız. Çünkü biz yüzde 50+1’i alıp, yüzde 100 yetki kullanmayı demokratik bulmuyoruz. Biz bir kişinin her şeye karar vermesini, bir partinin her şeyi yapmasını doğru bulmuyoruz. Bu konudaki yaklaşımımız mutlaka bundan sonra da devam edecek. Ben bir kez daha Cemil Başkana, seçilen bütün belediye başkanlarımıza, hangi siyasi partiden seçilmiş olursa olsun hem ilçelerde hem de büyükşehirdeki belediye meclis üyelerine başarılar diliyorum. Bundan sonraki süreçte de CHP olarak Cumhuriyetin gözbebeği bu kente, Atatürk’ün gözbebeği bu kente gözümüz gibi bakmaya, canımız gibi sahip çıkmaya devam edeceğiz. İzmir’de yüzler daha çok gülecek. İzmir’in en çok yüzü yine önümüzdeki genel seçimlerin akşamı ümit ediyorum saat 21.00’i bulmadan bütün Türkiye ile birlikte en çok İzmir’in de yüzü gülecek.