Gündem

Merdan Yanardağ: İktidarıyla muhalefetiyle kurulan bir mutabakatı bozdum

Tutuklu gazeteci Merdan Yanardağ, BirGün'e gönderdiği yazıda savcılığın “terör örgütü propagandası” ve “suç ile suçluyu övmek” suçlarına kanıt olarak PKK yöneticisi Duran Kalkan’ın yaklaşık bir yıl önceki bir konuşmasıyla kendi sözleri arasında paralellik kurmasını ''tam bir deli saçması'' olarak niteledi. 

Tutuklu gazeteci Merdan Yanardağ, hakkında hazırlanan iddianameyi, "Tam bir Nazi hukuku oluşturma denemesi. Bu yöntemle toplumun yarısı yargılanabilir" sözleriyle değerlendirdi.

Yanardağ, Silivri Cezaevi'nden gönderdiği yazıda Savcılığın “terör örgütü propagandası” ve “suç ile suçluyu övmek” suçlarına kanıt olarak PKK yöneticisi Duran Kalkan’ın yaklaşık bir yıl önceki bir konuşmasıyla kendi sözleri arasında paralellik kurmasını ''tam bir deli saçması'' olarak niteledi. 

Yanardağ'ın Birgün'de yayımlanan "İslamcıların batıyla dansı-2: Hukuksuzluğa boyun eğmeyiz" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: 

İddianamede, ne benim AKP’nin Kürt politikasının eleştirisi var ne de bu partinin Diyarbakır Milletvekilinin sözleri… Bağlamından koparılan 62 saniyelik montaj video esas alınmış. Üstelik bu montaj videoda da 'suç' yok; ama ortaya şöyle bir tablo çıkmış: Bayram öncesinde ben durduk yere 'Gündem boş, şöyle Öcalan’ı öven bir program yapayım' demişim! Durduk yere. Gündem de değil, bağlamı yok, öylesine… Tam bir deli saçması!

Oysa gündeme de gelmiş, bağlamı da var. AKP Diyarbakır Milletvekili, 19 Haziran’da yeni bir 'çözüm sürecini' ima eden ve Selahattin Demirtaş’ı suçlayan, Öcalan’ı ise öven bir röportaj verince biz de konuyu 20 Haziran’da yani bir gün sonra ele aldık. Ancak iddianamede programın esasını oluşturan bölüm adeta gizlenmiş. O bölüm benim, devletin infaz yasasının herkese adil ve eşit şekilde uygulanmasını istediğim sözlerimden oluşuyor; çünkü Ensarioğlu (Galip), Öcalan’ın 'anlayışlı' olduğunu da söylediği röportajında, 'tecrit' uygulamasının da Kandil ve Demirtaş yüzünden olduğunu öne sürüyordu.

Bunun üzerine ben de 'O halde tecriti kaldırın, ailesi ve avukatlarıyla görüşün, kamuoyunda ne söylediğini öğrensin. İmralı’yı siyasal bir araç olarak kullanmaktan vazgeçin' dedim. Belli ki iktidarın elinden bir oyuncağı almış oldum. Bu tartışmayı da ilk kez geniş bir kesime yaydım. İktidarıyla muhalefetiyle kurulan bir mutabakatı bozdum. Kıyamet buradan koptu. Ancak savcılık, asıl konuyu bir yana bırakarak biraz da ironiyle söylediğim ve deyim uygunsa işin magazini olan tarafını önere çıkararak 'suç' üretmeye çalışmış; çünkü bir iktidara 'devletin infaz yasasını herkese adil şekilde uygula' demek suç değil ama gürültünün asıl nedeni bu!

Bu kumpası da bozacağız. Hukuksuzluk ve zorbalık karşısında boyun eğmeyeceğiz.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }