Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, CHP’nin Muğla’nın Milas ilçesi Akbelen mevkisindeki maden sahasındaki çalışmalarla ilgili genel görüşme yapılmasına ilişkin önergesini müzakere etmek üzere, olağanüstü toplandı.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Adana Milletvekili Tülay Hatımoğlulları Oruç, CHP’nin çağrısı üzerine Akbelen’deki ağaç kıyımı ile ilgili olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulu’nda, “Bizim bu linyit kömürüne çok mu ihtiyacımız var? Hayati bir önemde mi? Değil. Bununla ilgili uzmanların yapmış olduğu çalışma, iki buçuk sene devam edecek bu çalışmada sadece Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde bir buçuğu karşılanıyor. Kaldı ki enerji, zaten başka yerlerden karşılanıyor. Türkiye’nin şu an öyle bir çalışmaya ihtiyacı yok. Ama Limak’ın sermayesini büyütmeye ihtiyacı olduğu için AKP Limak’ın lehine bir karar alıyor” dedi.
Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Hatımoğulları Oruç, şu değerlendirmeleri yaptı:
Bugün muhalefet Parlamento’yu olağanüstü toplantıya çağırdı. Bunun aynısı 25 Temmuz’da Türkiye’de artan zamlar ve yoksullukla ilgili de olmuştu fakat şimdi belki kameralar göstermiyor değerli halkımıza ama AKP sıraları bomboş. Dışarıdan bakıyorlar; izliyorlar ve birazdan gelecekler, çoğunluğu elde edecekler ve diyecekler ki biz Akbelen sorunuyla ilgilenmiyorlar ve hadi kapatıyoruz deyip gidecekler. Ne yazık ki bunu defaatle yaptılar ve bugün de yapacaklar. Umarım ki bir ezberimizi bozarlar.
BİZDEN, BU HALKIN BİR BEKLENTİSİ VAR. AĞAÇ KESİMİNİN DURDURULMASINI, ORMAN YANGININ DURDURULMASINI İSTİYORLAR
Bu toplantı çağrısını esasen Akbelen halkı yaptı. Antakya Dikmece halkı yaptı. Cudi eteğindeki köylerde yaşayan halklar yaptı bu Meclis’e çağrıyı. Bizden, bu halkın bir beklentisi var. Ağaç kesiminin durdurulmasını, orman yangının durdurulmasını istiyorlar. Beklentileri sadece muhalefetten değil, Cumhur İttifakı’nda vicdan sahibi milletvekillerinden de beklentileri var. Biraz sonra yapılacak oylamada da Cumhur İttifakı mensubu olan milletvekillerinin ümit ediyor ki halkımız, kendi partilerinin resmi tutumu dışında bir tutum ortaya koyarlar, seçmenlerinin sesini dinlerler, ellerini vicdanlarını koyarlar ve burada bu oylamanın kaderini değiştirebilecek bir adım atabilirler.
TÜRKİYE’NİN ŞU AN ÖYLE BİR ÇALIŞMAYA İHTİYACI YOK. AMA LİMAK’IN SERMAYESİNİ BÜYÜTMEYE İHTİYACI OLDUĞU İÇİN AKP LİMAK’IN LEHİNE BİR KARAR ALIYOR
Bizim bu linyit kömürüne çok mu ihtiyacımız var? Hayati bir önemde mi? Değil. Bununla ilgili uzmanların yapmış olduğu çalışma, iki buçuk sene devam edecek bu çalışmada sadece Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde bir buçuğu karşılanıyor. Kaldı ki enerji, zaten başka yerlerden karşılanıyor. Türkiye’nin şu an öyle bir çalışmaya ihtiyacı yok. Ama Limak’ın sermayesini büyütmeye ihtiyacı olduğu için AKP Limak’ın lehine bir karar alıyor.
ORMANDAKİ AĞAÇLARIN KESİLMESİ DEMEK, AYNI ZAMANDA BODRUM’UN BEŞ MİLYAR DOLARLIK TURİZM GELİRİNİ DE ORTADAN KALDIRMAK DEMEK
Ormandaki ağaçların kesilmesi demek, aynı zamanda Bodrum’un beş milyar dolarlık turizm gelirini de ortadan kaldırmak demek. Yani bu iktidar, sadece bölgeyi susuz bırakmıyor aynı zamanda orayı, turizme açık olan bölgede de turizmi bitirecek. Yani tarımdan sonra sıra turizm sektörünü dolaylı yollarla bitirmek olacak.
DOĞA KIYIMI BİR TEK BURADA MI HAYIR. BAKIN CUDİ DAĞINDA GÜNLERCE YANGIN DEVAM ETTİ AMA BU PARLAMENTO’DA BİR KERE BİLE GÜNDEM OLMADI
Doğa kıyımı bir tek burada mı hayır. Bakın Cudi Dağı’nda günlerce yangın devam etti ama bu Parlamento’da bir kere bile gündem olmadı. Cudi Dağı’ndaki yangın ilk mi yaşanıyor? Hayır. Daha önce de defaatle yaşandı. Daha önce de korucular tarafından ağaçlar tek tek kesildi ve ağaçların ticareti yapıldı. Burada iki şey amaçlanıyor, bu yangında: Oradaki bölgeyi insansızlaştırmak, çoraklaştırmak, daha çok karakol, kalekol yapmak.
HİÇBİR ZEMİN ETÜDÜ YAPILMADAN BURADA DEPREM KONUTLARI ADI ALTINDA BİR DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞİMİNİN HEDEFLENDİĞİNE DAİR TOPLUMDA ÇOK CİDDİ BİR KAYGI VAR
Bu ceberut iktidarı ne yazık ki sadece bu bölgelerle sınırlı değil. Antakya Dikmece bölgesinde yine Akbelen’e benzer sorunları yaşadık ve orada yine değerli halkımız, askeri, polisin gazıyla ve copuyla karşı karşıya kaldı. İktidar ve kapitalizmin sömürü sitemi zalimliğini o kadar büyüttü ki deprem bölgesinden bile rant elde etmekte hiçbir beis görmedi. Deprem bölgesinde, depremin yaşandığı ilk günlerde seferberlik ilan etmeyip, OHAL ilan edip şimdiyse enkaz kaldırmak ve yeni inşaat yapmak için seferber olan inşaat şirketleri ve onların araçları ne yazık ki deprem günü bir tane kepçeye dahi ihtiyaç duyduğumuz zaman yanımızda değilken şimdi onların trafiğinden geçemezsiniz sokaklardan. Niye? Çünkü bu işin içinde rant var. Ama insan kurtarmak için bu iktidar bir seferberlik ilan etmedi. Şimdi Dikmece’de zeytinlik alanları keserek orada sözüm ona deprem konutları yapacaklar. Zeytinlikleri kesmek yerine daha elverişli topraklar araştırılarak, Hazine arazileri elbette kullanılarak bu konutlar yapılabilir. Bununla ilgili adres adreste çalışabiliriz. Bunun örnekleri bizde mevcuttur. Fakat bunu yapmıyorlar; zeytin kesmeyi tercih ediyorlar. Ama yine Antakya halkının şöyle bir serzenişi var: Depremde biz çok yalnız bırakıldık; sonrasında da yalnız bırakıldık özellikle Arap Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelerin hızla kamulaştırılmasında bir art niyet görüyorlar. Çünkü, bu iktidarın, devlet geleneğinin ne kadar ötekileştirici olduğunu bu toplum bizzat yaşayarak tanık olduğu için demografik yapıyı değiştirmek için özellikle hiçbir zemin etüdü yapılmadan burada deprem konutları adı altında bir demografik yapı değişiminin hedeflendiğine dair toplumda çok ciddi bir kaygı var. Bu kaygıyı gidermek de bu Parlamento’nun ana görevlerinden birisidir.
SORUNLAR ÇÖZÜLENE DEK BİZLER HEM PARLAMENTO’DA HEM DE PARLAMENTO DIŞINDA SİZLERLE YAN YANA OLACAĞIZ
Bugün Dikmece halkı, Akbelen halkı bizim gruplarımızı da ziyaret etti. Parlamento’yu da ziyaret etti. Sorunlarını bize aktardı ve bizler onlara söz veriyoruz. Bu sorunlar çözülene dek bizler hem Parlamento’da hem de Parlamento dışında sizlerle yan yana olacağız. Dayanışma içerisinde olacağız.”
BU UTANÇ HERKESE YETER
AKP ve MHP’lilerin toplantı yeter sayısına ulaşılmasının ardından salona girişlerini cep telefonuyla kaydeden CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, "Bakın, çoğunluğu sağladığımız için AKP milletvekilleri salona giriyorlar. Ne kadar üzücü bir durum. TBMM’de böyle bir tabloyla bu utancı yaşıyoruz. Bu utanç herkese yeter” dedi.
Meclisin ekonomik kriz gündemiyle 25 Temmuz’daki olağanüstü toplantısı sırasında da AKP ve MHP’li milletvekilleri yoklama bitene kadar Genel Kurul’a girmemişti.
MHP'Lİ AKÇAY'DAN "KAOS OLUŞTURMA" SUÇLAMASI
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, yaşam alanını, topraklarını savunan yurttaşlara "kaos oluşturma" suçlaması yöneltti.
Akçay, "Sandıktan umudunu yitiren ve kendi iç kavgalarını örtbas etmek isteyenler; sokakları karıştırarak, toplumsal konuları kaşıyarak kaos oluşturmaya, Akbelen'den bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bunların asıl amacının ağaç olmadığı açık ve nettir" sözlerini sarf etti.
Akçay, iklim değişikliğinin sebeplerinden olan termik santralleri "enerjide dışa bağımlılığın önlenmesi" bahanesini öne sürerek savundu. Ayrıca katledilen ağaçlar yerine yenilerinin dikileceğini söyledi.
Akçay, "Firmanın maden arama ruhsatı 2041 yılına, orman izni ise 2033 yılına kadar devam etmektedir. Akbelen'deki protestoyu organize eden grubun avukatları bile bu bilgilere sahip olduklarını itiraf etmektedir" ifadelerini kullandı.
Yurttaşları gaza boğan, darbederek gözaltına alan kolluk kuvvetleri için ise Akçay, "Sadece saha çalışmalarını engellemeye çalışan ve önleyici tedbirleri engellemek için kolluk kuvvetlerine saldıran bir grup provokatör gözaltına alınmıştır" ifadelerini kullandı.
SAADET PARTİLİ KAYA: MEVZUATA AYKIRI
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, Muğla başta olmak üzere Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisinin termik santraller, maden ocakları ve maden sahalarında yürütülen faaliyetlerin mevzuata aykırı şekilde yapılması olduğunu söyledi.
Türkiye'de Cumhuriyetin ilanından AKP'nin iktidara geldiği 2003 yılına kadar 1168 maden ruhsatı verildiğini kaydeden Kaya, 2003-2019 yılları arasında ise yaklaşık 150 bin maden ruhsatı verildiğini ifade etti.
İktidarın 2004'ten itibaren maden faaliyetlerini yabancı şirketlere verdiğini, ülke kaynaklarını sadece bir avuç insanı zenginleştirmek için kullandığını ifade eden Kaya, şirketlerin faaliyette bulunduğu alanların ağaçlandırılmadığını vurguladı.
İYİ PARTİLİ ERGUN: 2043'E KADAR 300 MİLYON TON KARBONDİOKSİT SALACAK
İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun da "Bölgede daha önce yine çam ağaçları kesilmiş, zeytin yasası yönetmelik değişikliğiyle delinmiş ve zeytin ağaçları kesilmişti" dedi.
Akbelen'de ekolojik dengenin bozulması göz ardı edilerek binlerce ağacın kesildiğini söyleyen Ergun, "Bu sorun, korunması gereken alanlar başta olmak üzere doğayı ve doğal kaynaklarımızı feda etmek uğruna belirli kesimlerin menfaat elde etmesi noktasında tükenmeyen ısrarın yansımasıdır" diye konuştu.
Akbelen Ormanı'ndaki ağaçların kesilmesine neden olan Yeniköy Termik Santrali'nin 1986'da, Kemerköy Termik Santrali'nin ise 1994'te devreye alındığını anlatan Ergun, bir araştırmaya göre 1992-2017 yılları arasında Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin yaklaşık 360 milyon ton karbondioksiti atmosfere saldığının hesaplandığını söyledi.
Ergun, bu santrallerin 2043 yılına kadar çalıştırıldığı takdirde yaklaşık 300 milyon ton karbondioksiti atmosfere salacaklarının tahmin edildiğini belirtti.